Yılın son ayına girerken yeni senenin heyecanı hepimizi sardı. Gelecek yıl için kurduğumuz hayalleri ve yaşanacakların coşkusunu yüreğimizde hissediyoruz. Bu yılki Noel’i yurt dışında geçirmek istiyorsanız sayısız seçenek var. Biz bu sınırsızlık içinde 3 tane rota seçtik. İşte sizin için hazırladığımız kutlamaların “en” ülkeleri listesi…
Yeni yıl ruhunu sonuna kadar yaşamak isteyenler Lapland’ın merkezi Finlandiya’da buluşuyor. Rovaniemi, Noel Baba’nın köyü olarak bilindiğinden her yıl buraya sayısız turist akını oluyor. Sibirya kurdu kızakları, kar motosikletleri, Ren geyiği motifleri, safariler… Kuzey Avrupa’nın mucizevi Kuzey Işıkları’nın altında eşsiz bir yılbaşı geçirmek için ihtiyaç duyduğunuz her şey var.
Fransa, kutlamaların “en” ülkesi listesinde asla atlamayacağımız bir ülke. Burası, “Noel pazarlarını gezeyim, buz pateni yapayım, şehrin ışıl ışıl sokaklarını arşınlayayım, sıcak çikolatamı içeyim” diyenlerin adresi. Özellikle Strazburg, 1570 yılından beri yaşayan en eski Noel pazarlarından birine ev sahipliği yapıyor. Christkindelmärik’in yeni yıl coşkusunu yaşamak ve sevdiklerinize hediye almak için uygun bir destinasyon olduğunu düşündük.
Önceki yılı geride bırakmak ve gelecek için yeni bir kapı açmak için Makedonya da harika bir seçenek. Yeni yılı yurt dışında karşılamak ama bunu yaparken bütçenizi zorlamamak istiyorsanız Balkan ülkesi Makedonya oldukça uygun. Üsküp Meydanı’nda kocaman bir çam ağacı, ışıl ışıl sokaklar, Noel babalar, tatlı satıcıları ve yerel konserler… Sadece bunlar bile Makedonya’yı kutlamaların “en” ülkeleri listesinde baş sıraya koyuyor.
Yılbaşı, farklı kıtalarda yaşayan insanları ortak noktada buluşturuyor. Noel’i bu kadar heyecan verici yapan evrensel olarak hissettiğimiz umut ve mutluluk duygusu. Geçmiş yılda yaşananları geride bırakmak istiyoruz ve gelecek yeni günlere karşı içimizde hoş bir sıcaklık var.
Tatili hayalinizdeki rotada yaparken kıymetli vaktinizi sadece sevdiklerinize ve eğlenceye ayırmanızı istiyoruz. Yola çıkmadan önce Tada!’nın yetkin şefleri tarafından hazırlanan özel lezzetleri çantanıza atmayı unutmayın.
Herkese sevgi dolu, mutlu, coşkulu ve hayallerin gerçekleştiği eşsiz bir yıl dileriz. Mutlu yıllar!
Yeni yıl, bütün sürprizleri ile kapıda bekliyor. 2023’ü uğurlamaya çok az bir zaman kala içimiz yeni heyecanlar ve umutlarla dolu.
Yılbaşı neşesi sizi de sarmaya başladıysa ve o özel geceyi nasıl kutlayacağınızı düşünüyorsanız sizin için harika yılbaşı önerilerimiz var. İster çekirdek ailenizle evde sakin bir akşam planlayın, isterseniz bütün arkadaşlarınızla bir araya gelin; her koşulda yılbaşı gecesini yeni yıl lezzetleri ve yeni yıl müzikleri ile unutulmaz hale getirmek çok kolay.
Yeni yılı sevdiklerinizle kalabalık ortamlarda karşılamayı sevenlerdenseniz yapabileceğiniz bir sürü plan var.
Birçok belediye yılbaşı gecesi için birbirinden keyifli aktiviteler düzenliyor. Özellikle yılbaşı konserleri en çok ilgi gösterilen etkinliklerden. Konserlerin yanı sıra sahne gösterileri, festivaller, yılbaşı pazarları da yılbaşı neşesini sokaklara, caddelere taşırıyor. Siz de bu neşeden üzerinize düşeni almak için şehrinizin merkezi noktalarında düzenlenen yılbaşı etkinliklerini takip etmeyi ihmal etmeyin.
Otel ve restoranlar da yeni yıla sevdiğiniz sanatçıyla girme fırsatı sunan yerlerden. Birçok şarkıcı yılbaşını sahnede kutlamayı tercih ediyor. Bakarsınız sizin favori sanatçınızın da böyle bir planı vardır? Bu sebeple yeni yıl akşamını dışarıda geçirecekseniz ilk önce mutlaka şehrinizde bulunan otel ve restoranların yılbaşı programını inceleyin. En sevdiğiniz şarkıyla gireceğiniz bir yılın kötü geçme ihtimali olamaz, değil mi?
Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak ve dingin bir yılbaşı gecesi geçirmek isterseniz de en sevdiğiniz tatil yöresinde tüm sevdiklerinizle kısa bir tatil planlayabilirsiniz. Aile üyeleriniz ve arkadaşlarınızla kiralayacağınız bir villa, size hem arzu ettiğiniz sakinlikte hem de sevdiklerinizin oluşturduğu neşeli kalabalıkta bir yılbaşı kutlaması sunuyor.
Yılbaşı demek kalabalık sofralar, lezzetli yemekler ve eğlenceli yeni yıl müzikleri demek. Siz de bu yılbaşını unutulmaz bir halde getirmek için bütün sevdiklerinizi evinize davet edebilir, onlara eşsiz bir sofra kurarak sevginizi el lezzetinizle bir kez daha belli edebilirsiniz.
İştah kabartan yılbaşı mezeleri ve yeni yıl sofralarının demirbaşı olan lezzetli hindi menüsüyle hiçbir davetlinizin yeni seneye mutsuz girme şansı yok.
Bütün tatsızlıkları geride bıraktığınız, hayallerinizin gerçeğe dönüştüğü, unutulmaz bir 2024 yaşamanızı diliyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da tada! olarak sofralarınıza lezzet katmaya devam ediyoruz.
En güzel sofraların hazırlandığı senenin son akşam yemeğini birbirinden özel tariflerle zenginleştirmek mümkün. Lezzetli başlangıçlar, renkli mezeler ve damak çatlatan ana yemekler eşliğinde yeni bir yıla merhaba demek ne güzel olur. Şık ve gösterişli yılbaşı masalarını zengin menülerle süsleyerek yeni yıl coşkusunun tadını doyasıya yaşamak kim istemez ki? Sevdiklerimiz ve ailemiz ile iyi vakit geçirmek için harika bir fırsat olan yeni yıl sofralarını tada! ürünleri ile şenlendirmek mümkün.
Zengin çeşitlerle donatılan masalar yeni yılın geleneği haline gelir. Hem lezzetli hem de pratik tariflerin ön plana çıktığı bu özel gecede hemen her menüye dahil olabilen çeşitler şöyle sıralanabilir:
• Hazır yemekler içinde bulunan ve annelerimizden miras özel tarifli sıcacık çorbalarla senenin son akşam yemeğine lezzet katmak elimizde. Hazır olarak sunulan yayla, düğün ya da domates çorbası ile başlangıç menüsü kısa sürede hazır olur.
• Yeni yıl sofralarının olmazsa olmazı meze çeşitlerini hazırlamak oldukça kolay. Kırmızıbiber ve patlıcan salatası, yaprak sarma, barbunya pilaki gibi her damağa hitap eden lezzetlerle masanız anında hazır. Pratik ve lezzetli çözüm olan mezeler ile yılbaşı sofraları kısa sürede tamamlanır.
• Ara sıcak ve soğuk tabağı olarak zeytinyağlı kuru patlıcan dolması, biberiyeli haşlanmış patates tercih ederek sağlıklı ve pratik tariflerle yeni yıl sofrası donatılabilir.
• Birbirinden özel tariflerin sunulduğu yeni yıl sofralarında ana yemek olarak geleneksel lezzetler iyi seçenekler arasında yer alır. Nohut pilav, sebzeli bulgur pilavı, etli nohut ya da salsa soslu patatesli tavuk ile ana yemekler şık servis tabaklarıyla sunulabilir. Ayrıca yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi olan hindili bulgur pilavını da menülere dahil etmek iyi bir fikir.
• Glutensiz atıştırmalıklarla seneyi tatlı yiyip tatlı kapatmak mümkün. Glutensiz kakaolu ve portakallı, kahveli ve fındıklı, kayısılı ve bademli kurabiye çeşitlerinin yanı sıra biscotti veya pirinç patlağını tatlı menülerine dahil edilebilir.
Bu sofrayı yeni yıl konseptli tasarımlarla donatarak unutulmaz sunumlar da yapabiliriz. tada’nın sağlıklı ve pratik lezzetleriyle muhteşem bir yeni yıl sofrası hazırlamak mümkün! Mutlu yıllar :)
Türkiye'nin en bilinen kayak merkezlerine ev sahipliği yapan ve yıllardır popülaritesinden hiçbir şey kaybetmeyen Uludağ, her seviyeden kayak tutkununa elverişli kayak pistleri, alternatif aktivite olanakları ve dağ atmosferini doyasıya yaşayacağınız olanakları ile kış tatilinin en gözde adreslerinden…
Ünlü sanatçıların ve DJ'lerin canlı performanslarına sahne olan renkli kış festivalleri ile soğuk günlerde içinizi ısıtacak bir tatil için sizi bekliyor. Gündüz kayak ve snowboard'un tadını çıkardıktan sonra, akşamları muhteşem partiler ile heyecan ve eğlence dolu bir kayak tatili geçirebilirsiniz.
Beyaz cennet olarak adlandırılan Kartalkaya, ülkemizdeki popüler kayak merkezlerinin arasında yer almaktadır. Bolu sınırları içerisindeki Kartalkaya, Köroğlu Dağları’nda, 2 bin 200 m rakımlı zirvede konumlanıyor.
Kar kalınlığının yıl içerisinde 3 m’yi bulduğu beldede, hem amatör hem de profesyonel kayakçılar için kolaylık la pist bulmak mümkün. Muhteşem çam ormanlarının çevrelediği Kartalkaya’da dağ havası almak, kış sporlarının adrenalin dolu dünyasında eğlence dolu anlar geçirmek istiyorsanız Kartalkaya’da pek çok tesis sizi bekliyor.
Pistlere yakınlığı ile dikkat çeken Golden Key Kartalkaya Otelini ise tercihleriniz arasına ekleyebilirsiniz.
Türkiye’nin en yüksek şehri olarak bilinen Erzurum’da bulunan Palandöken, sadece ülkemizin değil dünyanın da önemli kayak merkezlerinden biri olarak tanınıyor. Kasım ve nisan ayları arasında kayak yapmayı mümkün kılan uzun kayak sezonu sayesinde yıl içerisinde pek çok misafir ağırlayan Palandöken; kar kalitesi ve pistlerinin uzunluğu ile kış turizminin önemli lokasyonlarından biridir.
Uluslararası Kayak Federasyonu tarafından da tescilli pistlerinde, uluslararası yarışmalara da ev sahipliği yapan Palandöken’de snowboard, yamaç paraşütü, dağcılık snowtube ve paintball gibi birçok aktivite unutulmaz bir kış tatilini mümkün kılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 85. yılında büyük özlem ve minnetle anıyoruz.
Türk milletinin kaderini değiştiren, umutsuzluk içindeki bir halkı azim ve kararlılıkla ayağa kaldırıp tarihinin en büyük zaferini hediye eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 85 yıl önce hayata gözlerini yumdu. Eşi benzeri görülmemiş bir kurtuluş mücadelesine liderlik ederek halkına özgürlüğü armağan eden Ulu Önder, parçalanmış bir ülkenin küllerinden yeniden doğmasını sağlayarak modern, çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Hayatını, aziz milletini layık olduğu uygar medeniyetler seviyesine çıkarmaya adadı. Sağlık problemleri yaşadığı son dönemlerinde dahi halkının umudunu ve iradesini kırmamak için hastalığını gizledi ve ülkesinin sıkıntılarıyla ilgilenmeye devam etti.
Ülkemizin kurtarıcısı, muzaffer komutanı Mustafa Kemal Atatürk hem sivil hem askeri hayatında zaman zaman bazı hastalıklar yaşasa da 1937 yılı itibariyle şikayetleri daha da artmaya başlamıştı. Ömrünü halkına ve ulusuna adayan Büyük Önder, bu dönemde sık sık rahatsızlanmaya, yorgunluk ve halsizlik belirtileri göstermeye başladı.
1938 yılının başında Atatürk’ün bilinmeyen rahatsızlığına teşhis konuldu, hastalığının karaciğer kaynaklı olduğu doktorlar tarafından belirlendi. Uygulanan tedaviler sayesinde şikayetlerinde iyileşme olan Atatürk önerilen istirahat süresini tamamlamadan devlet işleri nedeniyle önce Bursa’ya, daha sonra ise İstanbul’a geçti. Bu gezi sırasında ise zatürreye yakalandı.
Gündemde olan Hatay meselesi de kendisini üzüyor, dış ülkelere karşı güçsüz görünmemek ve halkının umudunu kırmamak için hastalığını gizlemeye devam ediyordu. Atatürk, mutlak istirahat verilmesine rağmen 19-24 Mayıs tarihleri arasında Hatay meselesi ile ilgili olarak Mersin ve Adana gezisine çıktı. Hastalığının iyice ilerlemesi neticesinde sonraki tedavilerinin yapılması için Temmuz 1938’de Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi.
Eylül itibariyle Atatürk’ün hastalığı ciddi bir hal almışsa da devlet işlerinden geri durmadı, resmi görüşmeler yapmaya devam etti. Cumhuriyet’in 15. yıldönümünde Ankara’daki resmi törenlere katılmayı ne kadar arzulasa da bu ziyaret doktorlar tarafından riskli bulundu. Nihayetinde Atatürk de durumun ciddiyetini anlayarak bu arzusundan vazgeçti.
16 Ekim 1938’deki ilk koma halinin ardından 8 Kasım’da ikinci bir koma hali başladı. 9 Kasım sabahı devam eden koma halinin ciddiyeti Türk halkı ve dünya kamuoyuyla paylaşıldı. Ardından 10 Kasım 09.05’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu hayata gözlerini yumdu.
Atatürk’ün 10 Kasım’a değer katan, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü doğrultusunda 10 Kasım’da tüm Türkiye’de çeşitli anma programları gerçekleşir. Resmi kurumlar tarafından geçit törenleri düzenlenirken Atatürk’ü kabri başında anmak isteyen Türk halkı ise Ankara’ya gelerek Anıtkabir’i ziyaret eder.
Türk milletinin çok şey borçlu olduğu Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak sadece onun mücadelesini anmak değil, aynı zamanda onun ilkelerine ve düşüncelerine sadık kalarak manevi mirasını ve kurduğu özgür cumhuriyeti yaşatmaya devam etmek demektir.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve düşünceleri halen milletimize yol göstermektedir. Her 10 Kasım’da bizler de büyük önder Atatürk’ü sevgi, saygı ve minnetle anıyor, izinden yürümeye devam ediyoruz.
Buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten bazı kişilerde hassasiyete neden olabilir. Gluten hassasiyeti ve buğday alerjisi olan kişilerin yanı sıra son zamanlarda daha sağlıklı bir sindirim sistemi, vücut şişkinliğini azaltmak ve kilo kaybetmek gibi nedenlerden dolayı da birçok kişi gluten tüketimini sınırlandırmış durumda.
Siz de bu grupta yer alıyor ve glutensiz yeni menülerle damaklarınızı şenlendirmek istiyorsanız sizin için harika bir magnolia tarifi hazırladık.
Malzemeler:
Bisküvili harç için:
• 2 paket tada! Glutensiz Hindistan Cevizli Kurabiye (200 gram)
• 100 gram eritilmiş tereyağı (eritilmiş)
Kreması için:
• 1 litre süt (glutensiz ya da bitkisel süt tercih edebiliriz)
• 2 yemek kaşığı mısır nişastası
• 2 yemek kaşığı pirinç unu
• 1/2 su bardağı toz şeker
• 2 yumurta sarısı
• 1 vanilya çubuğu, vanilya özütü, 1 paket şekerli vanilin
Üzeri için:
• Taze meyveler (çilek, frambuaz, muz, kivi gibi)
• İsteğe bağlı olarak fındık parçaları, damla çikolata, kakao tozu veya Hindistan cevizi tozu
Yapılışı:
• İlk önce tada! glutensiz Hindistan cevizli kurabiyeleri mutfak robotundan geçirerek ya da streç filmle sarıp bir rulo yardımıyla ezerek ufaltıyoruz.
• Ufalanmış bisküvilere eritilmiş tereyağını ekleyerek iyice karıştırıyoruz.
• Sütümüzü tencereye dökerek ısıtmaya başlıyoruz. Bu sırada ayrı bir kapta mısır nişastası, pirinç unu, toz şeker ve yumurta sarılarını karıştırıyoruz. Toz vanilya kullanıyorsak vanilyayı da eklemeyi unutmuyoruz.
• Isınmış sütten bir miktar alarak yavaşça yumurtalı karışıma döküyoruz. Biraz daha karıştırdıktan sonra sütün tamamını yavaş yavaş karışıma ekliyoruz.
• Karışımı koyulaşıncaya kadar pişiriyoruz. Topaklanma olmaması için sürekli olarak karıştırmayı ihmal etmiyoruz.
• Toz vanilya yerine vanilya özütü kullanacaksak bu aşamada vanilya özütünü de ekliyoruz ve tencereyi ocaktan alıyoruz.
• Kaselerimize ilk önce muhallebiden bir miktar döküyoruz.
• İlk kat muhallebinin üzerine ufaltarak toz haline getirdiğimiz ta!da! glutensiz Hindistan cevizli kurabiyeleri serpiştiriyoruz.
• Bisküvilerin üzerine bir kat daha muhallebi ekliyoruz.
• Üzerine dilediğimiz meyveleri de koyuyor ve en az 3-4 saat buzdolabında dinlendiriyoruz.
• Servis sırasında isteğimize göre Hindistan cevizi, kakao, damla çikolata ya da fındık parçaları ile tarifimizi süslüyoruz.
Beş çaylarına da yemek sofralarına da çok yakışacak bu lezzetli ve pratik tarifle sevdiklerimizi mutlu etmek çok kolay. Sağlıklı atıştırmalık peşinde koşanların gönlünü çelen tada! en tatlı anlarınızda hep yanınızda!
Lezzetli ve bereketli olmasının yanı sıra nar, vücudumuz için de faydalı meyvelerden biri. Sonbahar ve kış mevsiminde soframızdan eksik etmediğimiz nar hem metabolizmamızı destekler hem de cildimizin canlı ve parlak görünmesine yardımcıdır. Aynı zamanda antioksidan özelliğiyle de kışın vazgeçilmezleri arasında yer almayı başarır. Peki narın diğer faydaları neler? Hazır tam da mevsimiyken, narın faydalarına gelin birlikte göz atalım.
Sonbahar ve kış mevsiminde sofraların vazgeçilmezi olan nar, tatlılardan salatalara ve içeceklere kadar pek çok tarifte lezzet katmak için kullanılır. Nar hem taneli olarak hem de meyve suyu haline getirilerek tüketilebilir. Tam mevsiminde tüketilen narın vücuda da pek çok faydası vardır.
Kolesterolün Dengelenmesinde Etkilidir
Vücudumuz için en faydalı meyvelerden biri olan nar, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeninde yer aldığında LDL kolesterolün azaltılmasına yardımcı olabilir.
Sindirimi Destekler
Nar tüketiminin önemli faydalarından biri de sindirim sistemi üzerinde etkileridir. Nar lif içeriği bakımından zengin bir meyvedir. Lifli gıdaların fazla tüketimi ise vücudun sindirim sistemini harekete geçirir, besinlerin hazmına yardımcı olur.
Cilde Canlılık Kazandırır
Nar meyvesi C vitamini açısından oldukça zengin içeriğe sahiptir. Bu nedenle, cildin canlı ve parlak görünmesini sağlayabilir. Aynı zamanda, cilt kırışıklıklarını geciktirmeye ve yaşlılık belirtilerinin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Kan Şekerini Dengeleyebilir
Kan şekerinin yüksekliği veya düşüklüğü oldukça önemli bir sağlık sorunudur. Nar çekirdeğindeki zengin lif oranı ise kan şekerinin düzenlenmesini sağlayabilir. Ancak diyabet hastalığımız varsa mutlaka nar tüketimini sınırlamalıyız.
Antioksidan Özelliği ile Bağışıklığı Destekler
Nar A, E ve C vitamini açısından besin değeri yüksek bir meyvedir. Aynı zamanda antiviral, antioksidan özelliklere sahiptir. Bu özellikleri sayesinde vücut bağışıklığını destekleyebilir, hastalıklara karşı direncimizi artırabilir.
Sağlıklı bir yaşam için düzenli ve dengeli beslenmeli, tüm besinlerden yeterli miktarda tüketmeliyiz. Aynı zamanda vücut sağlığımızı korumak için tükettiğimiz gıdaları da özenle seçmeliyiz.
Kasım ayındaki okul tatili yurt içi seyahatler için kaçırılmaz bir fırsat. Hem ailece keyifli vakit geçirmek hem de günlük yaşam telaşından uzaklaşmak için sevdiklerimizle tatil keyfi yapabiliriz. Peki kasım ayında yurt içi seyahat için nerelere gidebiliriz? Ülkemizde gezmek için hangi mekanları tercih edebiliriz?
Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. yılı. Görkemli bir kutlama ile 29 Ekim’i geride bırakarak 10 Kasım’a doğru yaklaşıyoruz. Yurt içi seyahat rotalarımızı da bu bilinçle planlayabiliriz. Bizim için tarihi önemi yüksek, değerli mekanlara seyahat ederek çocuklarımıza bu bilinci aşılayabiliriz. Kasım ayında görülmeye değer mekanlara yolculuk için önerilere gelin birlikte bakalım.
10 Kasım yaklaşırken en ideal yurt içi gezi rotalarından biri şüphesiz Anıtkabir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması için önemli mücadeleler veren ve kahramanlıklar gösteren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün istirahatgahı. Türk ulusu için değeri ve önemi yüksek olan Anıtkabir’i ziyaret etmek için tam zamanı.
Anıtkabir, Ankara’nın Çankaya ilçesinde yer alır. Yapı özgün mimarisi ile de öne çıkar. Kasım ayında görülmeye değer mimarilerden biri olan Anıtkabir’i Cumhuriyet Dönemi mimarları Orhan Arda ve Emin Onat tasarlamıştır.
Anıtkabir’e Aslanlı yol güzergahından geçerek ulaşabiliriz. Güzergah adını yol üzerinde yer alan 24 aslan heykelinden alır. 24 aslan heykeli 24 Oğuz boyunu temsil eder. Anıtkabir, Barış Parkı ve Anıt Blok’tan oluşur. Barış Parkı Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesini temsilen tasarlanmıştır. Park içerisinde pek çok farklı ağaç ve bitki türü yer alır. Anıt Blok’ta ise İstiklal, Hürriyet, Mehmetçik, Barış, Zafer, 23 Nisan, Misak-ı Milli, İnkılap ve Cumhuriyet Kuleleri yer alır.
29 Ekim, 10 Kasım tarihlerinin anlam ve önemine binaen Kasım ayında ziyaret edebileceğimiz rotalardan biri de Çanakkale. 1. Dünya Savaşı’nda tarih yazılan, kahraman şehitlerimizin bulunduğu yer. Çanakkale’de Gelibolu turu yaparak 1. Dünya Savaşı istihkam ve siperlerini gezebiliriz.
Aziz şehitlerimiz anısına inşa edilen Şehitler Anıtı’nı ziyaret edebiliriz. Şehitler Anıtı, 1. Dünya Savaşı’nda kahramanlık gösteren şehitlerimiz adına İkinci Anafartalar Zaferi’nin yıl dönümünde 21 Ağustos 1960 tarihinde açılmıştır. Çanakkale Şehitliği’ni gezerek atalarımızın bizler için yaptığı fedakarlıkları daha iyi anlayabiliriz.
Tüm seyahatlerde ise birbirinden farklı lezzetleriyle ta!da! her zaman yanınızda.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yılın 1-31 Ekim tarih aralığı, Meme Kanseri Farkındalık Ayı ilan edilmiştir. Dünyada en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, genç yaşlardan itibaren kadınları tehdit eden ve tedavi edilmezse ölümcül olabilen bir hastalıktır. Erken teşhis ve tedavi, hastalığın iyileşmesi, hayatta kalım oranlarının artması ve yaşam konforunun artırılması adına büyük fayda sağlar.
Memelerde bulunan süt bezleri ve süt kanallarında meydana gelen tümör oluşumlarına meme kanseri adı verilir. Meme kanseri tümörleri, sadece memede bulunan bu dokuları köken alarak oluşmaz. Vücudun farklı bölgelerden odaklanan meme kanseri oluşumları da mevcuttur.
Kadınların büyük bir çoğunluğu meme kanserini tesadüfen ya da rutin taramalarda fark eder. Meme uçlarından kanlı ya da yeşilimsi sıvı gelmesi, memede veya koltukaltında ele gelen yumrular, meme kanserinin erken tanısında fark edilen belirtilerden bazılarıdır. Meme kanserlerinin önemli bir bölümü, herhangi bir biçimde ağrı olmaksızın ortaya çıkar. Ağrı oluşumunu takip etmek meme kanserinin teşhisini geciktirebilir. Bu nedenle her kadının 20 yaşından itibaren banyo yaparken elle meme ve koltukaltı muayenesi yapması önemlidir.
Aile geçmişinde birinci derece yakınlarında meme kanseri öyküsü olanlar, düzenli ve sıkı bir kontrol takvimiyle erken tanıyı sağlayabilirler. Anne, abla, kız kardeş gibi ailede birinci derecede kanser öyküsü olanların meme MR ve diğer görüntüleme yöntemlerini 6 ayda bir düzenli olarak takip etmeleri gerekir. Ailede birinci ve ikinci dereceden herhangi bir kanser öyküsü yoksa her kadının 40 yaşından itibaren yılda bir meme ultrasonu, 2 yılda bir mamografi çektirerek ve ayda bir kendi kendine el ile muayene yaparak meme kanserine karşı önlem alması yeterli olacaktır.
Dünyada gelişen tıp teknolojileri, meme kanserinin tedavisini de kolaylaştırmıştır. Sağlıklı yaşam koşullarını oluşturmak ve vücuduna gereken özeni göstermek hastalığın oluşmasını önlemede büyük fark yaratır. Gerek genetik aktarım yoluyla gerekse çevresel faktörlerle meydana gelen meme kanserinin tedavisi, damardan ilaç alımı (kemoterapi), hormon tedavileri, cerrahi müdahale, ışın terapisi (radyoterapi) gibi farklı yöntemlerle yapılır.
Sağlıklı bir yaşamın ilk adımı sağlıklı besin tüketmekten geçer.
Kahve, dünyanın her yerinde pek çok insanın güne başlama ritüellerinin başında gelir. Ayrıca sosyal buluşmalarımızın vazgeçilmez içeceğidir ve yoğun çalışma saatlerimiz adına da bir kurtarıcıdır. Nitekim kahve sadece enerji vermekle kalmayıp bazı sıra dışı özelliklere de sahiptir. Gün içinde bir fincan kahve içmek bizi canlandırır. Bunun yanı sıra, sağlığımıza ve zihinsel faaliyetlerimize de olumlu etki eder. İşte kahveyle ilgili pek bilinmeyen ve şaşırtıcı 5 özellik.
Vücudumuzun en önemli organlarından biri olan karaciğerin birçok işlevi bulunur. Nitekim, özellikle aşırı alkol tüketimi gibi çeşitli nedenlerden ötürü karaciğerimiz zarar görebilir. Birçok araştırma ise düzenli kahve tüketiminin siroz riskini azalttığını ve karaciğer enzimlerinin sağlıklı seviyelerde kalmasına yardımcı olduğunu gösterir.
Depresyon birçok insanın hayatını olumsuz etkileyebilir. Nitekim bir fincan kahve içmek, depresyon riskini azaltmada etkili olabilir. Araştırmalar, düzenli kahve tüketiminin depresyon olasılığını düşürebileceğini gösterir. Depresyon tedavisi karmaşık bir konu olmakla birlikte, tek başına kahve içmekle tedavi olunması tabii ki güçtür.
Kahvenin zihinsel performans üzerinde de etkisi yüksektir. Günün her saati içebileceğimiz bir bardak kahvedeki kafein, dikkat, odaklanma ve reaksiyon sürelerimizi artırır. Bu sebeple pek çok kişi, çalışma saatlerinin yoğunluğunda ya da sınavlara hazırlanırken kahve içmeyi tercih eder.
Sıcak bir filtre kahve, spor salonuna gitmeyi alışkanlık haline getirenlerin en yakın dostudur. Çünkü kafein, vücutta yağ yakımını hızlandırır ve spor yapan kişinin performansını artırır. Spor öncesi bir fincan kahve içerek daha yüksek bir enerji seviyesi elde edebiliriz. Ayrıca kafein sayesinde egzersiz sırasındaki dayanıklılığımız da artabilir. Böylece acı hissimiz azalabilir. Bu nedenle pek çok sporcu ve atlet, antrenman öncesinde kahve içmeyi tercih eder.
Antioksidanlar, vücudumuza zarar veren serbest radikalleri etkisiz hale getiren çok önemli bileşiklerdir. Kahve, antioksidanlar açısından oldukça zengin bir içecektir. Kahve içmek yaşlanma sürecini yavaşlatabilir ve kronik hastalıkların riskini azaltabilir.
Kahve, yalnızca enerji artırıcı bir içecek değildir. Sağlığımız ve zihinsel durumumuz üzerinde de olumlu etkilere sahiptir. Yine de kahve tüketiminde dengeli olmamız gerekir. Aşırıya kaçmamak ve sağlıklı bir yaşam tarzıyla kahveyi birleştirmek, bu içeceğin faydalarını en iyi şekilde değerlendirmemizi sağlar. Bir fincan Sahure Hanım Türk Kahvesi’nden sonra kendimizi daha zinde hissedebiliriz :)
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı keyifli bir tatille taçlandırmak ne güzel olur! Sonbaharda en güzel Anadolu destinasyonları ile Cumhuriyetin yeni yaşını kutlamak, unutulmaz tatil anılarına bir yenisi daha eklemek mümkün.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda gezilip görülmesi gereken yerlerin başında hiç şüphesiz başkent Ankara yer alır. Şehir, sonbaharda ayrı güzellikte olan şehir müzelerinden camilerine, restoranlarından parklarına kadar gezilecek pek çok farklı seçeneğe sahiptir. Sadece Ankara’nın değil Türkiye’nin en çok ziyaret edilen simgesel yapılarından Anıtkabir, günün anlam ve önemini bir kez daha hatırlatır. Anıtkabir’in içinde yer alan Aslanlı Yol, Tören Meydanı, Mozole, Barış Parkı, İsmet İnönü, Lahti ve Anıtkabir Atatürk Müzesi de ziyarete açıktır.
Şehrin görülmesi gereken diğer önemli müzeleri arasında; Ankara Etnografya Müzesi, Alagöz Karargah Müzesi ve Ankara Kurtuluş Savaşı Müzesi yer alır. Ayrıca şehirde Türkiye’nin ilk olma özelliğine sahip Kelime Müzesi’ni de ziyaret ederek keyifli zaman geçirmek mümkün. Ankara Kalesi, Estergon Kalesi, Kızılay Meydanı, Gençlik Parkı, Kuğulu Park hem tarih hem de doğal güzellikleriyle büyüleyici bir atmosfere sahiptir. Keçiören Şelalesi, Seğmenler Parkı, Karagöl Tabiat Parkı, Soğuksu Milli Park ve Mogan Gölü gibi doğal güzelliklerin bulunduğu şehir eşsiz güzellikleriyle dikkat çeker.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kapadokya’yı ziyaret etmek oldukça iyi bir fikirdir. Doğal güzellikleriyle büyüleyici atmosfere sahip Kapadokya önemli gezi yerleriyle dikkat çeker. Göreme Milli Parkı, Yeşilöz Theodoro Kilisesi, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri ve Soğanlı Arkeolojik Alanı mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden bazılarıdır. Ayrıca Uçhisar’da Kapadokya’nın en güzel manzarasına karşı közde Türk kahvesi içerek keyif yapmak da mümkün. Ayrıca turistik bölge farklı konaklama seçeneklerine de sahip.
Hem tarihi hem de doğal güzellikleri 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatili için son derece keyifli rotalar arasında Eskişehir de bulunur. UNESCO Miras Listesi’nde bulunan Odunpazarı Evleri gezilip görülmesi gereken önemli duraklardan biridir. Ayrıca Porsuk Çayı’nda her gün gerçekleşen gondol ve bot turları vardır. Balmumu Heykeller Müzesi ve Odunpazarı Modern Müze şehirde mutlaka görülmesi gereken diğer önemli tarihi mekanlar arasında yer alır. Şehir, Kent Park ve Eskişehir Hayvanat Müzesi ile de hem eğlenceli hem de doğal güzellikler sunar.
Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Sivas, tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi bekleyen önemli rotalar arasında bulunur. Köprü, müze, cami ve medreseleri ile tarihin her dönemine tanıklık eden şehir, üç ayrı medeniyete ait yapılarıyla büyüleyici bir atmosfere sahip. Sivas Ulu Cami, Gök Medrese, Kurşunlu Hamam, Aşık Veysel Müzesi, Sivas Kalesi ve Sarissa Antik Kent gezilecek tarihi yerler arasında ilk sırada yer alır. Lota Gölleri, Gölova Önemli Doğa Alanı, Eğriçimen Yaylası ise şehrin görülmesi gereken doğal güzelliklerinden sadece bazılarıdır.
Tüm seyahatlerde lezzetiyle damaklarda eşsiz tat bırakan tada! ise her zaman yanınızda!
Her gün yediğimiz yiyeceklerin sağlığımıza olan etkisi yüksektir. Bu nedenle, ne tükettiğimize dikkat etmemiz ve vücudumuzu doğru besinlerle beslenmemiz gerekir. Yine de bazı insanlar için bu süreç biraz daha karmaşık olabilir. Özellikle gluten intoleransı veya buğday alerjisi bulunan kişiler günlük beslenmelerine daha fazla dikkat etmek zorundadırlar. Neyse ki, glutensiz diyet programı sürdürenler için birbirinden harika baklagiller bulunur. Hem lezzetli olan hem de besleyici özellikleri bulunan bakliyatlar, sağlığımıza fayda da bulunmanın lezzetli bir yolunu sunar. İşte onlardan bazıları ve faydaları!
Mercimek, glutensiz bir bakliyattır. Yüksek miktarda protein, lif, demir ve folik asit içerir. Hızlı şekilde pişerek pek çok yemekte değerlendirebilirsiniz.
Nohut, glutensiz ve besin değeri açısından oldukça zengin bir bakliyattır. Lif, protein ve folik asit içerir. Nohut ile humus, nohut köftesi, nohut dürüm gibi lezzetli yemekler yapılabilir.
Fasulye çeşitlerinin hepsi glutensiz besinlerdir. Et, balık kadar olmasa da protein bakımından zengin oldukları söylenebilir. Siyah fasulye, kırmızı fasulye ve beyaz fasulye gibi farklı türleri ile birçok yemekte veya salatada tercih edilirler. Özellikle vejetaryen ve vegan beslenmeye alışkanlık haline getirmiş bireyler için olmazsa olmazlardandır.
Soya fasulyesi yüksek miktarda protein içermesiyle vejetaryen ve vegan beslenenler için çok sık tercih edilen bir seçenektir. Glutensiz olmasının yanı sıra besleyiciliği de yüksektir. Ayrıca soya fasulyesi; tofu, soya sütü ve soya peyniri gibi birçok farklı ürünün de ham maddesidir.
Bezelye Türk mutfağının en sık kullanılan bakliyatlarından biridir. Glütensiz olmasının yanı sıra lif, protein, C vitamini ve demir açısından zengin bir besindir. Genellikle salatalarda, çorbalarda veya garnitür olarak kullanılır.
Gluten içermeyen tüm bu bakliyatlar, glutensiz diyet yapan veya buğdaya karşı hassasiyeti olanlar için mükemmel bir besin kaynaklarıdır. Bu besinler bizlere enerji sağlar ve sindirimimizi kolaylaştırır. Bu nedenle, glutensiz bakliyatları günlük diyetimize dahil etmek, sağlıklı yaşam tarzımıza bir adım daha yaklaşmamızı sağlar. tada! glutensiz ürünler ile de yanımızda! Bu lezzetli alternatifleri değerlendirerek, öğünlerimizi hem sağlıklı hem de lezzetli hâle getirebiliriz.
Eylül geliyor, sonbahar kapıda. Havalar soğumadan, sonbahar manzaraları eşliğinde sevdiklerimizle eğlenceli bir kamp yapma fikri kulağa gerçekten güzel geliyor. Peki nereye gitmeliyiz? Rotamız: Bozcaada ve Cunda. Çanakkale’nin ve Balıkesir’in iki güzel adası. Üstelik İstanbul’a oldukça yakın konumda. Kısa bir yolculuk ile hemen ulaşabileceğimiz mesafede. Öyleyse gelin, Bozcaada ve Cunda’yı birlikte keşfedelim.
Bozcaada’da sonbaharda, yeşilin her tonuna bürünen manzaralar eşliğinde ada kampı, kısa bir tatil için ideal. İstanbul’a yakın, sakin ve huzurlu ortamı ile şehirden uzaklaşmak isteyenler için birebir.
Çanakkale il sınırları içerisinde yer alan Bozcaada’ya ulaşım da oldukça kolay. Bozcaada’ya ulaşmanın en pratik yolu Çanakkale Geyikli’ ye giderek buradan feribota binmek. Ada aynı zamanda kamp alanları bakımından da oldukça fazla alternatife sahip.
Beylik Koyu, Pikamp Alanı ve Akvaryum Koyu Bozcaada’nın en popüler kamp mekanları arasında.
Polente Feneri, Bozcaada Kalesi ve Müzesi, Göztepe, Yel Değirmenleri, Yeni Kale, Alaybey Hamamı ve Cami, Ayazma Manastırı gibi turistik mekanları kamp tatilimiz süresince gezerek Bozcaada’yı keşfedebiliriz.
Cunda Adası, Balıkesir’in gözde turistik merkezlerinden. Sonbaharda ise daha sakin ve huzurlu. Yazın yoğunluğu ve yorgunluğundan arınarak kamp yapmak için ideal. Doğa içerisinde vakit geçirmek isteyenler için iyi bir seçenek. Cunda Adası’na ulaşmak için Balıkesir Bandırma’ya gitmek yeterli. Bandırma’dan feribot seferleri ile adaya kısa sürede ulaşmak mümkün.
Cunda Adası’nda Ortunç Koyu, Patriçya Burnu gibi farklı mekanlar kamp için ideal.
Cunda’da Despot Evi, Taksiyarhis Kilisesi, Saatli Cami, Çamlı Manastır, Ayışığı Manastırı gibi tarihi yapıları gezerek geçmişe tanıklık edebiliriz. Cunda Adası tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Ayrıca, doğal güzellikler açısından da önemli turistik mekanlara sahip. Aşıklar Tepesi, Çataltepe Plajı, Sobe Plajı, Ortunç Koyu bu mekanlardan sadece birkaçı.
Gökçeada ve Cunda, eylül kampı için ideal rotalardan. Üstelik Marmara Bölgesi’nde bulunmaları nedeniyle farklı merkezlere de oldukça yakın. Kamp tatilinizde akşam yemeklerinizde ta!da! her zaman bizimle. Bunun için birbirinden lezzetli ve taze tada! Outdoor ürünlerini kamp çantamıza atmayı unutmayın!
Okulların açılması, sabah telaşlarının kapımızı çalmaya başlaması demek. Özellikle çocuklar için sağlıklı ve pratik bir beslenme çantası hazırlamak sabahın erken saatlerinde başlayan koşuşturmacanın içinde ekstra bir zorluk olabiliyor. Peki, hem hızlı hem de lezzetli bir beslenme çantası nasıl hazırlanır? İşte tada! konserveleriyle hazırlayabileceğimiz leziz taşımalık sandviç tarifleri!
Önemli not: Bu tarifler konserve tavuk ve ton balığı içerdiğinden hazırladıktan sonra 4-5 saat içerisinde tüketilmesine dikkat edilmeli. Özellikle sıcak havalarda bu süreyi daha da kısaltmak gerektiğini unutmayın.
Leziz tavukla baharatların uyumu birleşiyor ve hem pratik hem de besleyici bir sandviç bu tarifte bizi bekliyor!
Malzemeler
• 1 kutu (80 gr) tada! Hazır Tavuk Konservesi
• 2 dilim ekmek
• Kırmızı toz biber
• Karabiber
• 1 çay kaşığı kekik
• 1 yemek kaşığı yoğurt
• İnce dilimlenmiş salatalık
• Marul
Yapılışı
1. tada! tavuk konservesini bir kaseye alıp içerisine yoğurt, baharatlar ve bir miktar tuz ekleyip karıştırın.
2. Ekmek dilimlerini az yağlı tavada arkalı önlü kızarttıktan sonra karışımı arasına sürün.
3. Karışımın üzerine ince salatalık dilimlerini de koyarak diğer ekmekle kapatın ve beslenme çantasına koyun.
Avokadonun aromasıyla ton balığının doyuruculuğunun birleştiği bu tarif, öğle aralarının vazgeçilmezi olmaya aday.
Malzemeler:
• 1 paket tada! Zeytinyağlı Ton Balığı
• 1 adet olgunlaşmış avokado
• 2 dilim çavdar ekmeği
• Limon suyu
• Karabiber
• Tuz
Yapılışı:
1. Avokadoyu ezerek püre haline getirin.
2. Avokado püresinin içerisine karabiber, tuz ve limon suyunu ekleyin.
3. Çavdar ekmeklerini kızarttıktan sonra bir dilimin üzerine püreyi sürün.
4. Pürenin üzerine ton balığı ekleyin.
5. Ekmeği kapattıktan sonra sandviçi paketleyerek beslenme çantasına koyabilirsiniz.
Mısır ve tavuk ikilisini lavaş ekmeğiyle bir araya getirerek leziz bir tat yakalamak mümkün.
Malzemeler
• 1 kutu (80 gr) tada! Hazır Tavuk Konservesi
• 2 yemek kaşığı tada! haşlanmış mısır
• 1 tane lavaş
• 2 yemek kaşığı yoğurt
• 2 marul yaprağı
• Dilimlenmiş salatalık
• Pul biber
• Karabiber
• Tuz
Yapılışı
1. Tavuk konservesini mısır, yoğurt ve baharatlarla karıştırın.
2. Lavaşın içine marul yapraklarını dizin.
3. Üzerine salatalık dilimlerini koyun.
4. Tavuk karışımını da koyarak lavaşı her iki tarafını kapatarak dürüm yapın.
5. Tost makinesinde veya tavada lavaşın her tarafını kızartın.
6. Paketleyip beslenme kabına koyun.
Leziz ve besleyici bir ton balığı tarifi arıyorsanız bu sandviç tam size göre!
Malzemeler
• 1 kutu (75 gr) tada! Ayçiçek Yağlı Ton Balığı
• 2 dilim tam buğday ekmeği
• 8-10 adet doğranmış zeytin
• 1 adet tada! közlenmiş kırmızı biber
• 2 yemek kaşığı mayonez
• Birkaç damla limon suyu
• 1 çay kaşığı kekik
• Karabiber
• Tuz
Yapılışı
1. Ton balığını bir kaseye alıp üzerine mayonez, limon suyu, zeytin, doğranmış köz kırmızı biber ve baharatları ekleyin.
2. İyice karıştırdıktan sonra karışımı ekmek diliminin arasına sürüp üzerini kapatın.
3. Dilerseniz soğuk sandviç olarak dilerseniz de tost makinesinde kızartarak beslenme çantasına koyun.
tada! konserveleri ile daha birçok lezzetli ve doyurucu sandviçi hazırlamak mümkün. Öğle arasında, beslenme çantasında ya da açlık bastırdığında tada!’lı lezzetler hep yanımızda!
Türkiye hem doğal güzellikleri hem de tarihi yerleri ile oldukça ilgi çekici. Doğal anıtları, mesire alanları, şelaleleri, tabiat parkları, yaylaları ile pek çok farklı doğal güzelliğe sahip. Doğal anıtlar ise Türkiye’nin en fazla gezilen turistik alanları arasında. Doğal anıtları tabiat içerisinde belirli bir zaman içerisinde ortaya çıkan, turistik değeri yüksek yeryüzü şekilleri olarak tanımlamak mümkün. Türkiye’de oluşumları açısından birbirinden farklı ve özgün pek çok doğal anıt var. Bu doğal güzellikleri keşfetmek için gezi rotamızı oluşturmadan önce gelin, doğal anıtlar listesine gelin birlikte bakalım.
Pamukkale Travertenleri hem oluşumu itibariyle hem turistik değeri ile Türkiye’nin eşsiz doğal anıtları arasında. Denizli il sınırları içerisinde yer alan Pamukkale aynı zamanda doğal sit alanı. Ayrıca, Hierapolis Antik Kenti ile beraber tescillenerek UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alır. Pamukkale travertenleri, kaynaktan çıkan, içerisinde yüksek miktarda kalsiyum hidro karbonat içeren suyun havadaki oksijenle teması sonucunda yapısındaki karbonmonoksit ve karbondioksitin buharlaşması geriye kalan kalsiyum karbonatın çökelmesiyle oluşmuştur. Masal diyarlarını andıran etkileyici güzelliğiyle Pamukkale Travertenleri, Türkiye’de mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerden.
Damlataş Mağarası, Antalya’da yer alır. Şehrin önemli turistik yerlerinden olan Damlataş, her yıl pek çok turistin uğrak yeri olur. 1948 yılında keşfedilen mağara Türkiye’nin turizme açılan ilk mağarası olma özelliğini de taşır. Mağaranın oluşumunun 15.000 yıl önceye dayandığı yapılan araştırmalar sonucunda keşfedilirken, içerisinde yer alan eşsiz karstik şekiller ise görülmeye değer oluşumlardır. Mağarasının tavanında akan suların nem ve ısı etkisiyle çökelmesi mağaranın yapısındaki karstik şekillere bağlı olarak dikit, sarkıt ve sütunları oluşmuştur. Karstik oluşumlar bakımından zengin Damlataş Mağarası Türkiye’nin en çok ziyaret edilen doğal anıtlarından.
Türkiye’de doğal anıtlar denildiğinde şüphesiz akla ilk gelen yerlerden biri Kapadokya olur. Kapadokya’da doğal oluşumlu olarak meydana gelen Peri Bacaları gündüz ve gece manzaraları ile kartpostalları anımsatan bir silüete sahiptir. Peri Bacaları kum, tüften oluşan kayaçların akarsu ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Peri Bacaları hem tarihi hem de turistik değeri yüksek doğal anıtlar arasında yer alır. Kapadokya ve Göreme Milli Parkı 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.
Yaz aylarının enerji dolu, lezzetli ve mis kokulu meyvelerini hepimiz severiz. Bu meyvelerin sadece tatları değil aynı zamanda sağlığımıza sundukları faydalar da bir o kadar etkileyici. İşte yazın en çok sevdiğimiz, aromasıyla bizi kendine çeken meyveler ve bu meyvelerin sağlığımız üzerindeki etkileri!
Yaz aylarının ilk meyveleri arasında yer alan çileği sevmeyen neredeyse yok. Kıpkırmızı rengi, eşsiz aroması ve geniş kullanım alanı ile çilek, yaz boyunca hepimizin dolabında bolca yer alıyor. Bu eşsiz yaz meyvesinin faydaları da saymakla bitmiyor. En önemli faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
• İçeriğindeki C vitaminiyle bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye yardımcı olur ve hastalıklara karşı daha dirençli olmamıza katkıda bulunur.
• İçerdiği lif sayesinde sindirim sistemimizi düzenlemeye ve kalp sağlığımıza destek verir.
• B vitamini içeriği sayesinde hücre fonksiyonlarının gelişimini destekler.
Lezzeti kadar kokusuyla da herkesi mest eden kiraz, zengin C vitamini içeriği ile biliniyor. Yeri geldiğinde kulağımıza küpe bile olan kiraz, büyük küçük herkesin favori yaz meyvesi. Kirazın öne çıkan faydaları ise şunlar:
• Antioksidan bakımından zengin olan kiraz, hücrelerimizin stresle mücadele etmesine yardımcı olur.
• Antosiyanin içeriğiyle kiraz, bilişsel işlevin artmasını destekler.
• Kirazda bulunan melatonin, uyku kalitesini artırmaya yardımcı olur.
Enfes tadı ve kokusuyla şeftali, yazın en popüler meyveleri arasında. Bol su içeriğiyle bilinen şeftali, vitaminler ve mineraller bakımından son derece zengin. Şeftalinin en önemli faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
• Lif, potasyum, C vitamini ve çeşitli antioksidanlarla dolu olan şeftali, sindirim sistemimizi düzenlemeye yardımcı olur.
• Bağırsaklarımızdaki faydalı bakterilerin beslenmesini sağlar.
• Kan şekerini düzenlemeye olanak tanır.
Yaz sıcaklarında tüketilen bir diğer ferahlatıcı meyve kavundur. Kavun, bol miktarda su içerdiğinden, yazın dehidrasyon riskini azaltmaya olanak tanır. Kavunun en önemli faydaları ise şunlar:
• A ve C vitamini açısından zengin olduğundan göz sağlığımızı destekler.
• İçeriğindeki K vitamini, kanın pıhtılaşmasına yardımcı olur.
• Kavun, C vitamini içeriğiyle hastalıklara karşı daha iyi savaşmamıza olanak tanır.
Yazın en taze ve tatlı meyvelerinden biri olan ahududu, mis gibi bir koku yayarak hepimizi büyüler. Tatlı ekşi tadıyla bilinen ahududu, yaz tatlılarının da vazgeçilmezlerinden. Ahududunun en önemli faydaları şu şekilde:
• Lif, C vitamini ve mangan gibi değerli besin ögeleri açısından zengin olan ahududu, bağışıklığımızı güçlendirmeye yardımcıdır ve kemik sağlığımızı destekler.
• Ahududu, cildi besleyen vitamin ve mineraller açısından zengindir.
• Ahududu, kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur.
Yaz meyvelerinin her biri hem lezzetli hem de sağlığımız için çok değerli. Meyveler bu özellikleriyle yaz aylarında daha sağlıklı ve enerjik olmamıza yardımcı. Yazın keyfini çıkarırken acıktığımızda ise tada!’ nın taptaze lezzetleri hep bizimle!
Güneş yanığı, yaz aylarında yaşanan kaçınılmaz problemlerimizden biri. Yanık sonrasında neler yapmamız gerektiği konusunda birçok fikir olsa bulunuyor ancak ne yapmamamız gerektiğini anlamak daha önemli. Peki yaz aylarında güneş yanıklarından kaçınmak için neler yapılmalı? İşte güneş yanıklarımızda kaçınmamız gereken davranışlar…
Güneş yanığı olan cildimizi kaşıyarak anlık bir rahatlama yaşayabilir ancak daha büyük problemlere de davetiye çıkarabiliriz. Yanığın yarattığı rahatsızlık hissini gidermeye çalışırken cildimizdeki tahrişi artıran kaşıma davranışı, yanığın daha da kötüleşmesine ve iyileşme sürecinin uzamasına sebep olur.
Anlık bir rahatlama sağlayan ancak cildin daha da tahriş olmasına neden olan bir diğer davranış ise soğuk su ile duş almak. Cildin hemen soğutulması için önerilen bu davranış aslında cildi daha da tahriş ediyor. Aynı zamanda kaşımada olduğu gibi yanığın daha kötü duruma gelmesine sebep oluyor. Bu nedenle soğuk suyla duş almak yerine ılık suyla duş almayı tercih edebiliriz. Duş sonrasında yumuşak bir havlu ile kurulanarak da tahrişin önüne geçebiliriz.
Güneş yanığı sonrası oluşan kabarcıkların patlatılması ciltteki hasarı artıran davranışlar arasında yer alıyor. Bu da enfeksiyon riskini doğurabiliyor. Oluşan kabarcıklar, cildimizin kendini koruma mekanizmasının bir parçası. Dolayısıyla cildimizin kendi kendini tedavi etme sürecine müdahale etmememiz gerekiyor.
Güneş yanığı olan cildimiz ter ve sürtünme gibi ekstra stres faktörlerine karşı daha hassas hale geliyor. Bu nedenle yanıklar varken yoğun hareketler ve egzersizlerden kaçınmamız önemli. Birkaç günümüzü daha sakin geçirerek yanıkların düzelme sürecini hızlandırabiliriz.
Güneş yanığı sonucunda ağrı hissetmemiz son derece olağan bir durum. Doktor önerisi olmadan ağrı kesici veya benzeri herhangi bir ilaç kullanmak ise oldukça yanlış. Bazı ağrı kesiciler yanık cildimizin hassasiyetini artırabiliyor.
Güneş yanığı sonrasında cildimizi anlık olarak rahatlatan kremler sürmek ilk yaptığımız şey. Bazı kremler ise tahriş edici etkilere sahip olabiliyor. Özellikle parfüm veya alkol içeren kremlerden kaçınmak gerek. Mutlaka krem sürmek istersek aloe vera gibi doğal ve hafif nemlendiricileri tercih edebiliriz.
Güneş yanığı sonrasında yapmamamız gereken bu davranışlardan kaçınarak yanık sonrasındaki süreci daha kolay geçirebiliriz.
Meksika’nın en sevilen lezzetleri arasında yer alan Taco’nun en hafif ve sağlıklı halini sizler için yapıyoruz. İsterseniz iç harcında beyaz et, kırmızı et veya tamamen vegan seçenekler kullanabilirsiniz. Biz şimdi hem pratik hem hızlı olması için bu eşsiz lezzeti ton balığı ile deneyeceğiz.
Tortilla ekmeğinin arasındaki baharatlı malzemeler ve taze tada! ton balığı sayesinde farklı bir lezzet deneyimi yaşatan bu yemeğin malzemeleri şu şekilde:
• tada! Ton Balığı
• Göbek marul
• Maydanoz
• Havuç
• Mor lahana
• tada! haşlanmış mısır
• Tuz
• Süzme yoğurt
• Karabiber
• Pulbiber
• Lime
• Ekmeği kendiniz yapmayacaksanız hazır küçük lavaşlar
Vücut formunun korunması ve sağlıklı beslenmek için yaptığımız yemeklerin dengesine de dikkat etmeliyiz. Bu sayede hem sağlıklı kilo verirken hem vücut düzeninin dengeye girmesi sağlanır. Üstelik hafif ve sağlıklı beslenmek lezzetsiz yemek yemek anlamına gelmez. Şimdi size sadece atıştırmalık değil bizzat doyurucu ana öğün olan Taco tarifi veriyoruz:
• Taco’nun orijinalinde Tortilla ekmeği yenir. Fakat biz daha ulaşılabilir olduğu için küçük lavaşları tercih ettik. Ayrıca lavaşı kendiniz de Taco’yu hazırlamadan önce 1 su bardağı mısır unu, yarım su bardağı normal un, yarım su bardağı ılık su, 2 yemek kaşığı sıvı yağ ve 1 çay kaşığı tuzu ele yapışmayacak şekilde bir hamur elde edene kadar yoğurduktan sonra, dinlenen hamurdan bezeler alarak tavada arkalı önlü pişirebilirsiniz.
• Fakat hazır lavaş kullanacaksanız onun da püf noktasını veriyoruz: Küçük lavaşları fırın teline ters U şeklinde dizerek 160 derece fanlı fırında hafif kızarana kadar bekletebilirsiniz. Böylelikle çıtır çıtır taco ekmeğiniz hazır.
• Şimdi Taco’nun iç malzemelerine geçiyoruz. Öncelikle mor lahana ince doğranır. Üzerine bir çimdik tuz dökülerek ovulur.
• Sonrasında havuç rendelenir ve göbek marul da ince kıyılarak mor lahana üzerine eklenir.
• Bu karışım üzerine 1 yemek kaşığı süzme yoğurt ve çok az fresh bir tat vermesi için lime limon rendelenir.
• Karıştırılan iç malzeme lavaş arasına yarısına gelecek şekilde sürülür. Üzerine ton balığı konur.
• En üst kısma lezzeti artırmak ve süslemek için mısır eklenir.
Tarifin iç malzemelerinde kendi damak zevkinize hitap eden değişiklikler yapabilirsiniz. Aynı tarifi avokado, közlenmiş kırmızı biber, zeytin gibi malzemeler de koyarak çeşitlendirebilirsiniz. Sevdiklerinize sunduğunuz lezzetlerde size pratiklik kazandırması için tada! konserve ürünlerini tercih edebilirsiniz.
Yaz aylarının en sıcak günlerini yaşarken bunaltıcı havalardan kaçınmamızın en iyi yollarından biri evde hazırlayacağımız serinletici içecekler. Bu içeceklerle vücudumuzu ferahlatabilir ve vücudumuzun sıvı ihtiyacını daha keyifli bir şekilde karşılayabiliriz. Meyve hoşafları, taze sıkılmış meyve şerbetleri ve daha fazlası yaz günlerinde serinlememizi sağlayan sağlıklı içecekler arasında. İşte Anadolu'nun zengin mutfağından aldığımız ilhamla size sunduğumuz yaz aylarının sağlıklı içecekleri!
Hem lezzetli hem de serinletici olan bu içeceğimiz yaz aylarının vazgeçilmezi olmaya aday. Vişne hoşafı için gerekli malzemelerimiz şunlar:
• 500 gram vişne
• 1 litre su
• 1 su bardağı şeker
• İsteğe bağlı karanfil ve çubuk tarçın
Vişne hoşafı için öncelikle vişneleri çekirdeklerinden ayırıyoruz. Sonrasında tencereye alıp üzerine 1 litre su ve 1 su bardağı şeker ekliyoruz. Karışımı kaynatıp vişneler iyice yumuşayana kadar pişiriyoruz. Kaynama sırasında karanfil ve çubuk tarçın da ekleyebiliriz. İçeceğimiz soğuduktan sonra bardaklara doldurup bol bol buzla servis yapıyoruz.
Yazın vazgeçilmez meyvesi karpuz, şerbetiyle de gönüllerde taht kuracak. Bu tarif için gereken malzemeler ise şunlar:
• 1 kilogram karpuz
• 1 su bardağı şeker
• Yarım limon suyu
• İsteğe bağlı gazoz veya meyve sodası
Karpuzu dilimleyip çekirdeklerini çıkardıktan sonra blenderden geçiriyoruz. Karışımı bir süzgeçten geçirerek meyve suyunu ayırıyoruz. Meyve suyuna şeker ve limon suyunu ekleyip güzelce karıştırıyoruz. Daha sonra bol buzla ve isteğe bağlı gazoz veya meyve sodasıyla servis yapıyoruz.
Tatlı ve ekşi lezzetleri bir arada sunan çilekli limonata, son derece ferahlatıcı bir lezzet. Çilekli limonata için ihtiyacımız olan malzemeler şunlar:
• 250 gram çilek
• 3 limon
• 1 litre su
• 1 su bardağı şeker
Bu tarif için öncelikle çilekleri yıkayıp saplarından ayırdıktan sonra blenderden geçirerek püre yapıyoruz. Çilek püresini süzgeçten geçirerek suyunu ayırıyoruz. Suyunu sıktığımız 3 limonu ve çilek suyunu buluşturuyoruz. Su ve şekeri ekleyip karıştırdıktan sonra afiyetle tüketiyoruz.
Yaz aylarında serinlemek için en iyi seçeneklerden biri de ayran. Hazırlaması son derece kolay olan bu tarif, şekerli tatları sevmeyenler için kurtarıcı. Gerekli malzemeler ise şunlar:
• 1 litre yoğurt
• 2-3 su bardağı su
• Birkaç sap taze nane
• Bir tutam tuz
Yoğurdu blender haznesine doldurup tamamen pürüzsüz olana kadar çekiyoruz. Pürüzsüzleşen yoğurdun içerisine nane yapraklarını da ekleyip küçük parçalara ayrılana kadar çekmeye devam ediyoruz. Suyu ve tuzu da ekleyerek karıştırdıktan sonra bol köpüklü ayranımızı buzla beraber servis edebiliriz.
Yaz aylarının serinleten tariflerini tada!’nın keyifli atıştırmalıklarıyla buluşturma zamanı! Glutensiz atıştırmalıklar ve sandviçlerle kendimize sağlıklı bir ana öğün veya ara öğün hazırlayabiliriz.
Ülkemizde son zamanlarda oldukça popüler olan kampçılık; doğayla baş başa vakit geçirmeyi sevenler, otel, plaj gibi klasik tatil anlayışından sıkılanlar için ideal bir alternatif olabilir.
Ülkemiz doğal güzellikleriyle pek çok farklı atmosfere sahip kamp rotalarına sahiptir.
Türkiye'nin farklı bölgelerinden en keyifli, kampların vazgeçilmezi rotaları sizler için araştırdık.
Muğla’ya bağlı Köyceğiz Gölü kuzeybatısında, Sultaniye Köyü sahilinde yerli kişilerin sahibi olduğu Cemil’in Yeri tatilde sakinlik arayanlar için harika bir yer. Doğal güzelliklerle dolu bu alan, tatilini gösterişten uzak, salaş bir mekanda geçirmek isteyen kişilerin vazgeçilmezi olacak türden güzellikte bir ambiyansa sahiptir. Ayrıca, kamp alanının bulunduğu Sultaniye Köyü, kaplıca ve çamur banyosuyla her yıl yerli ve yabancı tatilcilerin gözde mekanları arasında yer alır.
Kamp alanı, Muğla merkezine 40 km, Köyceğiz'e ise 22 km uzaklıktadır.
Edremit ilçesine bağlı Mehmetalan Köyüne 2 km uzaklıkta yer alan Hızır Kamp, bölge insanının işlettiği doğal güzelliklere sahip bir yer. Kamp alanında konaklama giderlerine kahvaltı ve akşam yemekleri de dahildir. Yemeklerde kullanılan malzemeler kendi bahçelerinin mahsulleri. Tertemiz, berrak suyu olan nehri ile insana hem huzur hem zindelik veren bir tatil imkanı sunar.
Kahramanmaraş il merkezi ve Andırın ilçesi arasında bulunan Başkonuş Yaylası, tertemiz orman havası ile doğaseverler için kampların vazgeçilmezi lokasyonlardan biri haline gelecek kusursuz güzellikte bir kamp alanı.
Tarihi çok eskilere dayanan bu alanda sedir, köknar ve ladin ağaçlarının gözalıcı güzellikleriyle karşılaşabilirsiniz. Ayrıca, kamp alanında geyikleri de görebilirsiniz.
Dört mevsim güzelliklerle dolu kamp alanında günlük ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz market de bulunur. Başkonuş Yaylası, Kahramanmaraş il merkezine 35 km, Andırın ilçesine 30 km mesafede yer alır.
Kayseri merkezine 147 km, Niğde il merkezine 61,9 km ve Çamardı bölgesine 12,9 km uzaklıkta yer alan kamp alanına vardığınızda yolculuğun yorgunluğunu unutturacak doğallığa sahip kamp alanıdır. Kamp alanına yakın mesafede trekking, dağ tırmanışı yapabileceğiniz yerler mevcuttur. Dilerseniz sertifikalı rehberleri ve özel turlarına da katılabilirsiniz.
tada! olarak, gıda sektöründeki gelişmeleri takip eden, değişen ihtiyaçlara cevap veren yenilikçi anlayışımızla, kampların vazgeçilmezi hazır yemeklerimiz, atıştırmalıklarımız, kahvaltılık gevreklerimiz, konservelerimiz, közlenmiş ürünlerimiz ve daha pek çok ürünlerimizle kamp tatilinizde de yanınızdayız.
Yaz mevsimi, çocuklarımız için enerjik ve eğlenceli bir dönemdir. Fakat yaz ayları bazı sağlık risklerini de beraberinde getirebilir. Sıcak hava yüzünden güneş yanığı, enfeksiyon ve böcek ısırığı gibi yaz hastalıkları ortaya çıkabilir. Bu da çocuklarımızın sağlığını olumsuz etkiler. Yine de bu riskleri düşürmek ve çocuklarımızın yazı keyifli bir şekilde geçirmelerini sağlamak için bazı etkili önlemler alabiliriz. İşte çocuklarda yaz hastalıklarına karşı alınabilecek 7 etkili önlem...
Yaz aylarında özellikle güneş de etkisiyle çocuklarımız sıvı kaybına daha yatkın olurlar. Yaz boyunca bol su tüketmeleri için onlara eğlenceli karakterle süslü suluklar ve mataralar alabiliriz. Oyunlarının arasında ve sonrasında su içmeleri için onları teşvik edebiliriz.
Çocuklar yazın güneşin zararlı UV ışınlarına daha çok maruz kalırlar. Bu da cilt sorunlarına davetiye çıkarır. Yaz geldiğinde çocuğumuzun cildine uygun güneş koruyucu sprey ya da kremlerle önlem almamız mümkün. Ayrıca şapka ve gözlük gibi güneş koruyucu aksesuarları kullanmalarını da sağlayabiliriz.
Sıcak havalarda bakteri ve enfeksiyon riski artar. Çocuklarımıza el yıkama alışkanlığını kazandırmamız her zaman olduğu gibi yazın da çok önemli. Ayrıca, oyuncaklarını ve oyun oynadıkları yüzeyleri temiz tutmak için dezenfektan kullanabiliriz.
Yaz mevsiminde çocuklara dengeli ve besleyici yiyecekler hazırlayarak bağışıklık sistemlerini destekleyebilir, hastalıklara karşı dirençli olmalarını sağlayabiliriz. Atıştırmalık istedikleri anda ise tada!’nın sağlıklı ve lezzetli ürünleri tatilde de yanımızda!
Çocuklarımızın uyku düzenleri yaz tatillerinde değişebilir. Fakat her gün en az 10-12 saat uyuduklarından emin olmalıyız. Rahatça dinlenmeleri için oda sıcaklığını doğru ayarlamayız. Ayrıca akşam yemeklerini geciktirmemeli, ağır ve yağlı yemeklere soframızda yer vermemeliyiz.
Yaz denildiğinde akla ilk gelen sivrisinekler ve diğer böceklerdir. Bunlar hem çocuklarımıza rahatsızlık verir hem de enfeksiyonlara neden olabilir. Sivrisinek kovucu spreyler veya losyonlar kullanarak tedbirimizi önceden alabiliriz.
Yaz geldiğinde çocuklar denizde ve havuzda sık sık vakit geçirir. Temiz olmayan sular birçok hastalığa davetiye çıkarabilir. Bu nedenle suyun derinliğine dikkat ettiğimiz gibi hijyenik olduğundan da emin olmalıyız.
Tüm bu önlemlerle yazın keyfini çocuklarımızla çıkarmamız mümkün! Tatildeyken acıktığımızda ise tada!’ nın lezzetleri en iyi eşlikçimiz olmaya hazır.
Yaz geldi, sıcaklar başladı. Sıcak günlerde ferahlamak, serinlemek ve yazın tadını çıkarmak için favori içeceklerimizden biri ise her zaman olduğu gibi limonata! Her yudumunda yazın tatlı serinliğiyle buluşturarak bizi enerjik ve keyifli bir yolculuğa çıkarır. Yazın vazgeçilmezi olan bu lezzetli içeceği sadece bir limon ve birkaç basit malzemeyle kolayca hazırlayabiliriz. Tatlı ve ekşi dengesini en iyi şekilde tutturabileceğimiz enfes bir limonata tarifi için gelin detaylara birlikte bir bakalım.
• 4 adet limon
• 1 su bardağı toz şeker (istenirse miktar artırılabilir veya azaltılabilir)
• 6 su bardağı su
• Buz
1. Limonları yıkayalım ve rulo şeklinde hafifçe masaj yaparak yumuşamasını sağlayalım. Bu işlem limonların daha fazla su vermesini sağlar.
2. Yumuşayan limonları keselim. Suyunu çıkarmak için bir limon sıkacağı veya elimizi kullanalım. Elde ettiğimiz limon suyunu bir süzgeç yardımıyla temiz bir kaba alalım.
3. Şekerin yarısını limon suyuyla karıştıralım. Şekerin tamamen erimesini sağlayalım.
4. Karışıma 6 su bardağı su ekleyelim ve iyice karıştıralım.
5. Limonatanın tadını kontrol edelim. İstediğimiz tatlılıkta değilse, kalan şeker miktarını ekleyerek veya azaltarak tadını ayarlayabiliriz.
6. Limonatamızı servis yapacağınız bardaklara buzla birlikte dökelim.
7. İsteğe bağlı olarak limon dilimleri veya nane yaprakları ile süsleyebiliriz. Afiyet olsun.
Limonatayı servis yapmadan önce iyice soğutalım. Buzdolabında bir süre bekletmek veya buz küpleri eklemek, limonatanın serin ve ferah bir şekilde sunulmasını sağlar. Daha fazla limon aroması için limonun kabuklarından da yararlanabiliriz. Bunun için de öncelikle limonların kabuklarını rendeleyip bir tencerede 2 su bardağı su kaynatalım. Limon kabukları kaynama noktasına geldiğinde ateşi kısalım ve yaklaşık 5-7 dakika daha kaynatmaya devam edelim. Ardından tencereyi ocaktan alalım ve limon kabuklarını suyun içinde 10-15 dakika demlemeye bırakalım. Süzgeç yardımıyla çıkaralım ve limon suyunu ekleyelim. Şeker ve gerekli miktarda suyu da ekleyerek daha aromatik bir limonata elde edebiliriz.
İştah açıcı bir sunum için limonata bardaklarına pipet veya ince bir dilim limon ekleyerek servis yapabiliriz. Ayrıca bu enfes limonatanın yanında ta!da! Hindistan Cevizli Kurabiye ile hem kendimizi hem de sevdiklerimizi mutlu edebiliriz!
Havaların ısınmasıyla birlikte yaz mevsimi kapımızı çalarken içimizi tatil heyecanı sarar. Tatilde eğlencenin tadını doyasıya çıkarmak, hastalıklardan korunmak ve aynı zamanda formumuzu korumak içinse sağlıklı beslenmemiz çok önemli. Çünkü sıcak havalarda bedenimiz artan terleme nedeniyle daha fazla nem kaybı kaybeder. Neyse ki, beslenme düzeninizi yaz mevsimine uygun hale getirmek hiç de zor değil! İşte, yaz aylarında beslenmemizi optimize etmemize yardımcı olacak 8 değerli beslenme önerisi...
Sıcak havada vücudumuzun daha fazla suya ihtiyaç duyduğu aşikâr. Bu yüzden günde mutlaka 2-2.5 lt su içmeyi unutmamalıyız. Bunu başaramıyorsak eğer su tüketimini artırmak adına doğal meyve suları veya bitki çaylarını da tercih edebiliriz.
Yaz aylarında serinletici salatalar tüketmek hem ferahlatıcıdır hem de vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve lifleri kazanmasına olanak tanır. Yazın renkli sebzeler, taze otlar ve hafif protein içeren bir salata hazırlayarak sağlıklı öğünler tüketebiliriz.
Yaz meyveleri doğal şeker içerikleri ve vitaminleriyle bizler için enerji kaynağı olurlar. Karpuz, çilek, kiraz, mango gibi meyveleri tüketerek sıcak günlerde ferahlayabiliriz.
Sağlıklı bir yaz geçirmek için bu aylarda ağır ve yağlı kırmızı etlerden olabildiğince uzak durmalıyız. Bunlar yerine tavuk, hindi, deniz ürünleri veya tofu gibi hafif protein kaynaklarıyla beslenmek yaz aylarında enerji seviyemizi yüksek tutmamızı sağlar.
Lifli besinler hayatımızın her anında olduğu gibi de yaz ayları geldiğinde de çok önemli. Lifli gıdalar tüketmek sindirim sistemimizin düzgün çalışmasına yardımcı olur. Tam tahıllar, sebzeler ve baklagiller gibi lifli gıdalar, tokluk hissi sağlarken sindirim sorunlarını da önler.
Sıcak günlerde serinletici smoothieler hazırlamak hem susuzluğumuzu giderir hem de besleyici bir içecek tüketmemize yardımcı olur. Yoğurt, taze meyveler ve bir avuç yeşil yapraklı sebze ile sağlıklı smoothieler hazırlayabiliriz.
Yaz aylarında ağır yağlı ve kızartma yiyeceklerden de kaçınmak gerekir. Bunun yerine, sağlıklı yağlar içeren avokado, zeytinyağı veya ceviz gibi besinleri tercih etmeliyiz.
Sıcak havalarda düzenli ara öğünler tüketmek metabolizmamızı aktif tutar ve kan şekerimizi dengeler. Öğünler arasında hafif atıştırmalıklar olarak yoğurt, kuruyemiş veya meyve gibi seçenekleri değerlendirebiliriz.
Yaz aylarında sağlıklı bir beslenme için ne tüketeceğimizi bilemediğimizde tada! hazır yemekler her an yanımızda! Sağlıklı, hızlı ve lezzetli öğünler için yazın da tada! bizimle.
Ton balıklı salata, sağlıklı beslenmeyi tercih edenler için mükemmel bir seçenek olabilir. Bu nefis tarif ile denizden gelen lezzetli ton balığı taze sebzelerle buluşur. Ayrıca, ton balığının yoğun aroması ve salatanın hafif sosu birleşerek damakları şenlendirir. Hem hızlı hem de kolay bir şekilde hazırlanabilen bu salata, sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyen herkesi cezbedecek nitelikte. Yüksek protein ve Omega-3 içeriği sayesinde ise tokluk hissi verirken aynı zamanda zengin ve besleyici içeriğiyle de iyi bir alternatif. Öyleyse hem sağlıklı hem de pratik bir öğün için gelin ton balıklı salatanın tarifine bakalım!
• 1 kase karışık yeşillik (marul, roka, ıspanak vb.)
• 1 büyük domates (doğranmış)
• 1 salatalık (dilimlenmiş)
• 1 havuç (rendelenmiş)
• 1 kırmızı biber (dilimlenmiş)
• 1 kutu tada! konserve ton balığı (süzülmüş ve parçalanmış)
• Yaklaşık 2 yemek kaşığı dolusu zeytinyağı
• 1 tam limonun suyu
• Taze otlar veya susam (isteğe bağlı)
• Tuz ve karabiber (zevke göre ayarlanabilir)
• Bir salata kasesine karışık yeşillikleri ekleyelim.
• Üzerine doğranmış domates, salatalık dilimleri, rendelenmiş havuç ve dilimlenmiş kırmızı biberi ilave edelim.
• Süzdüğümüz ve parçaladığımız ton balığını da salataya ekleyelim.
• Zeytinyağı, limon suyu, tuz ve karabiberi bir kasede karıştırarak salatanın sosunu hazırlayalım.
• Hazırladığımız sosu salatanın üzerine dökelim ve hafifçe karıştıralım.
• İsteğe bağlı olarak taze otlar veya susam serpebiliriz.
• Artık ton balıklı salatayı dilediğimiz zaman servis ederek afiyetle tüketebiliriz!
• Taze ve kaliteli malzemeler kullanmaya özen gösterelim. Sebzelerin tazeliği salatanın lezzetini önemli ölçüde etkiler. Mümkünse organik ürünleri tercih edebiliriz.
• Ton balığını süzdükten sonra iyice kurulamamız gerekir. Fazla suyu salatayı sulandırabilir. Ton balığını parçalamadan önce bir çatal yardımıyla ufalayabilir veya istediğimiz büyüklükte parçalar halinde kullanabiliriz.
• Sosu salataya eklemek için doğru oranı yakalamalıyız. Sosun miktarını damak tadımıza göre ayarlayabiliriz. Eğer salatayı hafif tercih ediyorsak, sosu azaltabiliriz. Daha yoğun bir lezzet istersek de sosu biraz daha fazla ekleyebiliriz.
• Salatamızı tüketmeden önce biraz dinlendirmemiz lezzetin daha iyi karışmasına yardımcı olur.
Malzeme seçiminde hangi ton balığını tercih edeceğimize karar veremediysek, tada! balık ailesi tam da bunun için var! tada!’ nın birbirinden lezzetli balıkları arasından seçim yaparak, hem kendimize hem de sevdiklerimize fit ve enfes salatalar hazırlayabiliriz!
Yaz aylarında keyifli bir tatil yapmak, unutulmaz anılar biriktirmek hepimizin hayali. Bunun için çok uzaklara gitmemize gerek yok. Yunan Adaları feribotla hemen ulaşabileceğimiz kadar yakınımızda. Bize ise sadece hazırlıklarımızı yapıp yola çıkmak kalıyor. Haydi gelin, yaz tatili yapabileceğimiz Yunan Adaları listesine gelin birlikte bakalım.
Midilli Yunanistan’ın en büyük üçüncü adası. Huzurlu bir tatil ve tarihi geziler için en iyi seçeneklerden biri. Ayvalık’a oldukça yakın konumda. Midilli’ye gitmek için Ayvalık’tan düzenlenen feribot seferlerini tercih edebiliriz. Midilli doğal güzellikleri, gezilecek birçok farklı destinasyonu, kültür sanat etkinlikleri ile yaz tatilleri için ideal. Midilli gezimize adanın başkenti olarak kabul edilen Mytilini’den başlayabiliriz. Mytilini’de yeşil bir tepede yer alan Midilli Kalesi destinasyondaki tarihi yapılardan biri. Adada Ortaçağ’dan kalma birçok tarihi eser mevcut. Midilli Arkeoloji Müzesi, Sappho Meydanı, Eski Çarşı, Antik Tiyatro, Morya Su Kemeri, Gera Plajı da bölgede gezebileceğimiz diğer mekanlar olarak öne çıkıyor.
Ege Denizi’nde yer alan 12 Yunan Adası’nın en büyüğü. Aynı zamanda 12 Ada’nın başkenti. Ada’nın tarihi antik çağlara kadar uzanır. Tarihte şövalyeleri ile meşhur olmuş, Ortaçağ’a ait birçok tarihi eseri ile ilgi çekici bir destinasyon Rodos. Meis Adası ile Yunanistan’ın doğusunda yer alır. Rodos’a Fethiye’den düzenlenen feribot seferleri ile ulaşmak mümkün. Rodos’ta gezebileceğimiz birçok farklı destinasyon mevcut. Kelebekler Vadisi, Rodos Kalesi, Hipokrat Meydanı, Şövalyeler Caddesi, Old Town Kalesi Rodos’ta mutlaka gezip görülmesi gereken yerlerden. Elbette mevsimlerden yaz olunca adada denizin ve güneşin keyfini çıkarmak için plaj gezileri de kaçınılmaz.
Sakız Adası Yunanistan’ın en büyük beşinci adası. Yel değirmenleri ile meşhur. Ada Türkiye’ye de oldukça yakın. Çeşme’nin hemen karşısında yer alan adaya ulaşım da son derece kolay. Çeşme’den kalkan feribot seferleriyle Sakız Adası’na ulaşabiliriz. Gezimize Sakız Adası Kalesi’nden başlayabiliriz. Arkeoloji, Tıp, Denizcilik, Jüstinyen ve Bizans Müzeleri adada yer alan başlıca tarihi eserler. Ayrıca, adada UNESCO tarafından tescillenmiş Neo Mani Manastırı da bulunur. Mesta Köyü, Olympi Mağaraları gibi doğal alanları da gezebiliriz.
Yaz aylarında ailece keyifli bir tatil için Yunan Adaları iyi bir seçenek. Adalarda farklı uygarlıklardan kalan eserleri gezerken tarihe şahitlik etmenin keyfi bir başka. Gezimiz sırasında ise acıktığımız her an tada!’ nın taze lezzetleri daima yanımızda!
Kurban Bayramı, sevdiklerimizle bir araya gelip bereketi ve sevgiyi paylaştığımız önemli bayramların başında gelir. Ancak bayram sürecinde, aşırı et ve tatlı tüketimi ile birleşen hareketsizlik gibi faktörler sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle, sağlıklı beslenme ve doğru et tüketimi konusuna daha fazla dikkat etmek gerekir. İşte, Kurban Bayramı'nda sağlıklı beslenme ve et tüketimi konusunda yaz aylarında özellikle dikkat etmemiz gereken bazı önemli uyarılar ve öneriler!
Kurban Bayramı boyunca dengeli bir beslenme düzeni oluşturmaya özen göstermek gerekir. Et tüketmenin yanı sıra sağlıklı yağlar, sebze, meyve ve tam tahıllar gibi besin gruplarını beslenme rutinimize dahil etmeliyiz. Bu, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinleri almasına yardımcı olur.
Özellikle Kurban Bayramı’nda et tüketimi için porsiyon kontrolümüzü yapmak da çok önemli. Aşırı et tüketimi, doymuş yağ ve kolesterol alımını artırabilir. Bu nedenle eti doğru porsiyonlarda tüketmek ve yanında bol miktarda salata ya da sebze yemeyi ihmal etmemek gerekir.
Kurban Bayramı boyunca hareketsizlikten de kaçınmalı, düzenli egzersiz yapmaya devam etmeliyiz. Yemeklerden sonra yürüyüşe çıkmak veya aile üyelerimizle aktif etkinliklerde bulunmak, sindirimi destekler ve enerji harcamamıza yardımcı olur.
Bayramlarda etin yanı sıra tatlı da sık sık sofralarda kendine yer bulur. Bu süreçte tatlı tüketimine de dikkat etmek gerekir. Şekerli ve kalorili tatlıları aşırıya kaçmadan tüketmeye özen göstermeliyiz. Daha sağlıklı alternatifler olarak meyveli tatlılara, kuruyemişlere veya sütlü tatlılar gibi seçeneklere yönelebiliriz.
Kurban bayramı pek çok insan için yoğun ve aktif geçebilir. Bu nedenle bayram boyunca yeterli miktarda su tüketmeye ekstra dikkat etmeliyiz.
Bazen kurban etlerini taze taze yemek isteyebiliriz. Fakat bu bazı sindirim rahatsızlıklara ve etin lezzetine etki edebilir. Bu yüzden eti en az bir gün boyunca dinlendirmek gerekir.
Kurban Bayramı’nda kalp/damar hastalıkları, gut, diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklara sahip olan kişiler et tüketimine muhakkak dikkat etmeliler. Kolesterolü yükseltebilecek yiyeceklerden uzak durarak, dengeli ve ölçülü porsiyonlarla beslenerek sağlıklı bir Kurban Bayramı geçirmek mümkün! Bayram zamanında sevdiklerinize sağlıklı ve lezzetli sofralar kurmak için ihtiyaç duyduğunuz pratik yemeklerle tada! her zaman yanınızda! İyi bayramlarrr…
Kahve bir içecekten öte çevresinde anıların oluştuğu bir deneyimdir. Kokusu, tadı ve verdiği keyifle insanların günlük rutinlerinde ve anılarında önemli bir yere sahiptir. Kahve hatıraları, anlatmakla bitmez. Türk kahvesi eşliğinde insanlar hem acılarını hem de neşelerini paylaşır. Bu nedenle ki bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
Türk kahvesi ve kahvenin yanında verilen çikolatalar ikramların vazgeçilmezleri arasında yer alır. Siz de bol köpüklü Sahure Hanım Türk Kahvesi ile misafirlerinize unutulmayacak bir lezzet sunabilirsiniz.
Kahvelerin belirli püf noktalara dikkat edilerek pişirilmesi daha lezzetli olmasına olanak sağlar. Gelin beraber Türk kahvesi yapmanın inceliklerine bir göz atalım.
Belirli püf noktalara dikkat ederek hem bayramlarda hem de diğer günlerde lezzetine doyum olmayan bir Türk kahvesi hazırlayabilirsiniz. Lezzetli bir kahve hazırlamak için dikkat etmeniz gereken püf noktalar şunlardır:
• Kahve seçimi yaparken kaliteli ve uygun büyüklükte çekilmiş olmasına dikkat etmeniz oldukça önemlidir. Sahure Hanım Türk Kahvesi, kaliteli kahve çekirdeklerinin ideal boyutta çekilmesiyle hazırlanır.
• Cezve türünün kahvenin tadına doğrudan etkisi bulunur. Genellikle en lezzetli kahveler bakır cezvede pişirilir.
• Kaynadıktan sonra kahveyi karıştırmayı bırakmalısınız. Böylelikle misafirlerinize ikram edeceğiniz kahvenin köpüğü bozulmamış olur.
• Türk kahvesi fincana döküldükten sonra kısa bir süre bekletilip servis edilmelidir. Böylelikle kahvenin tortusu dibe çöker ve içimi çok daha keyifli olur.
Son olarak bir püf noktaya daha değinecek olursak, kahvenizin köpüğünün daha fazla olması için içerisine bir miktar dibek kahvesi ekleyebilirsiniz.
Türk kahvesi aşka dair hatıralarda da önemli bir yere sahiptir. Çoğu kişi ilk buluşmasında bir kahve eşliğinde birbirini tanımaya başlar. Sonrasında da aşkla yapılan muhabbetlere Türk kahvesi eşlik eder. Siz de Sahure Hanım Türk Kahvesi satın alarak lezzetli bir kahve eşliğinde birbirinden güzel anılar biriktirebilirsiniz.
Tüm aile bir araya geldiğimiz, harika atıştırmalarımız, birbirinden keyifli filmlerimiz ile ortam daha da şenlenir. tada!’nın sağlıklı beslenmeyi önceleyen lezzetlerini yerken izleyebileceğiniz filmleri sizler için listeledik. Tada bülten adresinden tada! ürünleri ile hazırlayabileceğiniz tariflere ulaşabilir ve film aktivitenize eşlik edecek lezzetli yiyecekler hazırlayabilirsiniz.
Aynı adlı Richard ve Florence Atwater tarafından yazılan bir çocuk kitabından uyarlanan yapımda Jim Carrey başrolde yer alıyor. Bu eğlenceli komedi, hep birlikte izlenecek keyifli film seçeneklerinin başında geliyor.
Gülse Birsel’in senaryosunu kaleme aldığı, Ozan Açıktan’ın yönettiği bu harika komedinin başrollerini Engin Günaydın ve Demet Evgar paylaşıyor. Vizyona girdiği zaman oldukça ilgi gören ve beğeni toplayan filmi hala izlemediyseniz, bir haftasonunuzu ayırarak izlemek isteyebilirsiniz.
Sıradaki önerimiz Güney Kore’den geliyor. Komedi ve aksiyonu enfes bir şekilde harmanlayan film, temposunun düşmesine izin vermeyerek sonuna dek ilginizi uyanık tutmayı başarıyor. Verdiği mesaj ile yeri geldiğinde duygulandırmayı da başaran Midnight Runners, az bilinen ve izlediğinize memnun olacağınız türden bir yapım.
Bill Bryson’ın “Ormanda Bir Yürüyüş: Appalachian Patikasında Amerika'yı Yeniden Keşfetmek” isimli seyahat kitabından uyarlanan yapım; komedi, macera ve dram türlerini harmanlıyor. Doğa ile iç içe 3500 km uzunluğundaki bir patikayı tamamlamayı hedefleyen Bill Bryson’ın yol arkadaşı ile deneyimlediği zorlu ama eğlenceli macerasına ortak olabilirsiniz.
Sıradaki filmimiz, dram ve komedi türlerinde, Oscar da dahil olmak üzere bol ödül sahibi, tatlı mı tatlı bir yolculuk filmi. Ailecek izleyebileceğiniz bu sımsıcak yapımı izlerken yer yer duygulanacaksınız, yer yer yüzünüze kocaman bir gülümse yerleşecek.
Dilerseniz, film sırasında tüketebileceğiniz lezzet ve pratikliği bir arada sunan tada! ürünleriyle seyir keyfinizi katlayabilirsiniz.
19 Mayıs’a sayılı günler var. Tatil planı yapmanın tam zamanı… Peki 19 Mayıs’ta nereye gitmeli? Hem çocuklarınızla eğlenceli bir tatil geçirmek hem de onlara 19 Mayıs dolayısıyla küçük bir hediye vermek isterseniz tatil için gezebileceğiniz yurt dışı ve yurt içi rotalarına gelin birlikte bakalım.
Kısa süreli bir yurt dışı tatil yapmak ancak vize ve pasaport işlemleri ile uğraşmamak için ilk durağımız Türkiye’ye yakın yerler olabilir. Bosna Hersek, vizesiz gezip konaklanabilecek ilk rotalardan. Mostar Köprüsü ile meşhur. Öyle ki Mostar Köprüsü’nün olduğu Bosna manzaraları kartpostalları anımsatır. Bosna tatilinde Saraybosna’yı ve Mostar Köprüsü gezilebilir. Saraybosna’daki Vrela Bosne Parkı ise çocuklarla eğlenilebilecek mekanlardan.
Ülkemize yakın konumda, kolayca ulaşabileceğimiz rotalardan birisi de Gürcistan. Karadeniz’e oldukça yakın konumda, İstanbul’dan uçakla sadece 2 saat. Ali&Nino Anıtı ile hafızalarda yer alan Gürcistan hem yemyeşil doğası hem de doğal güzellikleri ile gezilecek birçok mekana sahip. Tiflis, Batum gibi şehirleri mutlaka gezilmeli. Batum Botanik Bahçesi ise çocuklarla vakit geçirebilecek eğlenceli mekanlardan.
Makedonya da Türkiye’den kolaylıkla ulaşabileceğimiz, üstelik vize istemeyen ülkelerden. Ortak geçmiş, kültürel benzerlik ise tatil için tercihin bir diğer sebebi. Üsküp’ün tarih kokan sokakları, arnavut kaldırımlı yolları ise Balat’ı hatırlatabilir. Makedonya’da şehirden uzak doğa içerisinde vakit geçirmek için Matka Kanyonu’nu öneririz. Çocuklarla eğlenmek için Üsküp Şehir Parkı ideal bir mekan olarak öne çıkar. Parkın içerisinde yer alan hayvanat bahçesinde çocuklar eğlenceli vakit geçirmenin yanı sıra eğlenerek öğrenebilir.
Tatil için önereceğimiz yurt içi rotalar ise Ağva, Kerpe, Assos. Ağva, Şile’nin hem şirin bir kasabası hem de sakinliği ile insana huzur veren bir mekan. İstanbul’a yakın konumda olması nedeniyle de ulaşımı oldukça kolay. Kerpe, Kocaeli Kandıra’da yer alır. Denize sıfır konumu ile eşsiz manzaralara sahip. Şehir yaşamından uzaklaşarak doğanın keyfini çıkarmak için ideal bir mekan. Assos ise ilkbaharda gidilebilecek en güzel mekanlar arasında. Çanakkale’de bulunan Assos denizi ve yeşili ile ziyaretçilerini hayran bırakacak güzelliğe sahip.
19 Mayıs kısa bir tatil için kaçırılmaz fırsat. Hem yurt içi hem yurt dışında çocuklarla eğlenilecek ve gezilecek keyifli tatil rotalarını tercih edebiliriz. Yeni yerler keşfederken sırt çantamıza tada! tarafından hazırlanan glutensiz lezzetleri ekleyebiliriz. tada! ile açlığımızı yatıştırırken bize sadece günün tadını çıkarmak kalır!
Ramazan ayı birlik ve beraberliği temsil eden huzurlu sofraları ile öne çıkar. Kalabalık aile sofralarında sevdikleriyle iftar yapmak herkese ayrı bir mutluluk verir. Ramazan’da iftar sofralarının vazgeçilmezi ise şüphesiz tatlılar… Ramazan tatlıları aynı zamanda kültürümüzün de bir parçasıdır. Kültürel olarak nesilden nesle aktarılarak günümüze ulaşan bu kadim gelenekler hala Ramazan sofralarında, iftarlarda yer bulur.
Tüm ailenin bir araya geldiği sofralar, misafirlerle şenlenen iftarlar, damak tadına uygun enfes lezzetler… Ramazan tatlıları iftar sofralarının en çok aranan tatları arasında. Lezzetli yemeklerden sonra hafif ve enfes tatlılar… Ramazan tatlıları denildiğinde aklımıza sütlü, kadayıflı, şerbetli birçok farklı lezzet gelir. Güllaç, sütlaç, kadayıf, revani, şöbiyet, künefe, muhallebi… Saymakla bitiremeyeceğimiz bu tatlıların her birinin tadı enfestir.
Güllaç: Ramazan’ın geleneksel tatlıları arasında en çok tercih edilenlerden biridir. Hafif ve lezzetli… Hem iftar sofralarının tatlı gereksinimini karşılar hem de midemizi rahatsız etmeyen hafif lezzetiyle ağzımızda enfes bir tat bırakır.
Muhallebi: Sütlü tatlılar arasında hem pratik hem de hafif olması ile en çok tercih edilenlerden. Fındık, ceviz, badem, Hindistan cevizi ile süslenerek servis edilen sütlü muhallebiler mideyi de rahatlatan tatlar arasında.
Magnolia: Şerbetli tatlılara göre daha hafif hissettiren sütlü tatlıların meyve ile buluşturulan enfes tarifi. Çilek, muz gibi meyvelerle hazırlayarak servis edebileceğimiz tatlılardan. Hem görsel sunumu hem de lezzeti ile misafirlerimiz için en iyi seçeneklerden.
İştah açan şerbetli tatlılara kimse hayır diyemese bile yükselen kan şekeri, fazla kilolar, mide şişkinliği, sindirim zorluğu gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Ramazan ayında iftarda ve sonrasında ölçülü bir şekilde yemek beslenme açısından oldukça önemlidir. Gluten duyarlılığı olan kişiler için ise hafif ve glutensiz Ramazan tatlıları da tercih edilebilir.
Bunlar arasında öne çıkan kahveli ve fındıklı kurabiye; pirinç unu ile yapılan kahveli ve fındıklı aroması ile ağızda kolayca dağılan bir tatlı çeşididir. Hafif ve glutensiz ikramlıklardan olan bu lezzetin yanı sıra çikolatalı veya meyveli muffin de misafirlerinize sunabileceğiniz hafif tatlılar arasındadır. Hem çikolatalı hem meyveli seçenekleri ile her damak tadına göre tercih edilebilir.
Glutensiz iftar sofrası yapmak isteyenlere özel enfes lezzetleri ile yanımızda olan tada! ürünlerini tercih edebiliriz. tada! tarafından özenle hazırlanan özel glutensiz Ramazan tatlıları sayesinde hem misafirlerimizi ağırlamak kolaylaşır hem de hafif tatlılarla formumuzu korumaya özen gösterebiliriz.
Birlik ve beraberliği temsil eden Ramazan Bayramı, İslam alemi açısından oldukça önemlidir. Aile üyelerimizin büyük sofralarda bir araya geldiği, akraba ziyaretlerinin yapıldığı Ramazan Bayramı mutluluk ve huzurun yansıması gibidir. Ramazan Bayramı’nın olmazsa olmazı ise geleneklerimizdir. Eski zamanlardan günümüze kadar gelen Ramazan geleneklerini yaşatarak bayramın tadını doyasıya çıkarabiliriz.
Kuşkusuz ki, eskiye dair en çok özlenen geleneklerden biri Ramazan eğlencelerimizdir. Ramazan eğlencelerinin en bilineni ise Hacivat ve Karagöz gölge oyunudur. Eskiden çeşitli yerlerde Ramazan boyunca sergilenen ve hem çocukların hem de yetişkinlerin ilgisini çeken bu oyun günümüzde yerini farklı tiyatro ve gösterilere bırakmıştır.
Yardımlaşmanın, eski zamanlardan beri toplumumuzda önemli bir yeri var. Osmanlı’dan gelmiş önemli bir gelenek de zimem defterleridir. Bakkallardaki borç defterleri olarak bilinen bu defterlerde yazılı olan borçlar maddi durumu iyi kişiler tarafından ödenirdi. Herkese ilan edilmeden yapılan bu yardım borcu olan kişileri mahcup etmezken, onların yükünü de biraz olsun hafifletirdi. Bu yardımlaşmaya, Ramazan ayında daha sık rastlanırdı.
Günümüzde bu geleneğimiz tamamen etkisini yitirmiş değil. Bakkallardaki borçların hayırsever insanlar tarafından ödenmesi, eskisi kadar sık olmasa da toplumumuzda halen devam eden bir yardımlaşma örneği.
Ramazan’ın en güzel ve en önemli yansımalarından biri de kalabalık iftar sofralarımızdır. Ramazan Ayı’nda sevdiklerimizi iftara çağırabilir; aynı zamanda onların davetine icabet ederek kalabalık bir sofra oluşturabiliriz. İftar sonrası Sahure Hanım Türk Kahvesi eşliğinde yapacağımız sohbetler, Ramazan akşamlarının oldukça keyifli bir şekilde sona ermesini sağlayacaktır.
Ramazan’ın geleneksel lezzetleri dendiğinde akla ilk gelenlerden biri güllaç tatlısıdır. Ramazan paketlerinin vazgeçilmezi, 30 gün boyunca kendisine bir kere bile olsa iftar sofrasında yer bulan güllaç; hafif olmasıyla da her yaştan insanın tüketebileceği bir tatlıdır. Yemek sonrası damağımızda güzel bir tat bırakacak olan bu tatlıyı çok kolay bir şekilde hazırlayabiliriz.
tada! olarak ev yemeklerinden salatalara, çorbalardan vegan lezzetlere kadar pek çok yemek çeşidi sunuyor; Ramazan Ayı’nda da sofralarınıza konuk olmaya devam ediyoruz. Hem lezzetli hem de pratik bir Ramazan geçirmek için tada! tam aradığınız yer!
Bahar mevsimi doğanın uyanmaya durduğu zaman dilimidir. Uzun kış mevsiminden sonra ilk cemre havaya düşer. Erik ağaçları çiçeklenir. Bembeyaz çiçekleri açmaya başlar. Doğa yeşillenir. Ardından ikinci cemre suya düşer. Sıcaklıklar artar. Ilık bahar rüzgarları eser. Rüzgar artık üşüten değil ısıtan cinstendir. Yedi gün arayla düşen cemrelerden en sonuncusu da tamamlanır. Üçüncü cemrenin toprağa düşmesiyle bahar mevsimine girilir. Toprak, su, hava ısınır. Kışın tortusundan arınarak yeniliklere açılır. Açan çiçekler bahar mevsiminin kokusunu harlar. Kiraz, ayva, erik ağaçları çiçeklenir ardından yeşile durur. Kırlarda rengarenk çiçekler baş gösterir. Kırmızı gelinciklerden, sarı papatyalara, beyaz güllere… Mimozaların kokusu ilerleyen bahar mevsimi ile erguvanlara, akasyalara, ıhlamurlara karışır. Baharın gelişiyle bayram olarak kabul edilen Nevruz kapımızı çalar. Kültürümüzde önemli yeri olan Nevruz bir nevi baharın gelişini müjdeler. Nevruz’dan Hıdırellez’e bahar mevsimi akar gider.
Baharın gelişi sadece doğa için değil aynı zamanda yaşamımız açısından da yeni başlangıçların kapısını aralar. Bahar mevsimi ile dışarıda daha fazla vakit geçirme isteği, hafta sonu tatili kaçamakları, günübirlik geziler… Kış mevsiminde ertelenen etkinlikleri hemen planlamaya başlarız. Gezi turları, yeni etkinlikleri yapılmak üzere listeleriz. Baharda havaların ısınmasıyla birlikte yapılacak en güzel aktivitelerden birisi de doğa kampıdır. İlkbahar tabiatla iç içe olmak, doğanın uyanışını izlemek için en iyi mevsimdir bahar. Yoğun iş temposu ve günlük hayat koşturmalarından sıyrılarak kendimize vakit ayırmak, yenilenmek, ruhen dinlenmek için idealdir.
Kendimize vakit ayırmak için en iyi seçeneklerden birisi de outdoor aktivitelerdir. Ilık havaların, yeni açan çiçeklerin, mis gibi kokan çimenlerin, masmavi denizin tadını çıkarmak için daha önce gitmediğimiz yerleri gezmek için planlama yapabiliriz. Sevdiklerimizle unutulmaz anılar biriktirmek için en ideal zamanlardan birisidir bahar mevsimi. Tazelenen baharla birlikte ruhsal ve zihinsel yenilenme için ertelediğimiz her şeye yeniden başlamak için tam sırası… Bahar aktiviteleri için birkaç tavsiye… Eşsiz doğa manzaralarını seyredeceğimiz gezi programları, arkadaşlarımızla kamping ve bisiklet turları, ailece keyifli bir piknik… Aktivitelerimiz sırasında ihtiyaca göre hızlı ve pratik yemek çözümleri ise tada! ile yanımızda olur! İsteğimiz ve damak zevkimize göre tada! tarafından özenle hazırlanan klasik yemekler, sandviçler, balık ailesi, haşlanmış ürünler, konserveler, dürüm veya çiğ köfte seçenekleri arasından tercih yapabiliriz. Geriye kalan ise sadece anı yaşamak ve sevdiklerimize vakit ayırmaktır. Böylece aktivitelerimizi unutulmaz anılara çevirebiliriz.
Çocukların yaratıcı olmalarını ve el becerilerini eğlenceli bir şekilde geliştirmelerini sağlayan oyun hamurları için kolay ve pratik bir tarifimiz var. Üstelik bu ev yapımı oyun hamuru tarifini 10 dakikadan az bir süre içerisinde hazırlayacağınızdan eminiz. Hızlı ve kolay bir şekilde uygulayacağınız bu tarifimiz herhangi bir pişirme aşaması gerektirmediğinden çocuklarınızı da oyun hamuru yapım aşamasına kolaylıkla dahil edebilirsiniz. Her mutfakta bulunan ürünlerle kısa sürede hazırlanan eğlenceli ve sağlıklı oyun hamuru hazırlamanın en pratik yolunu sizlerle bu yazımızda paylaşıyoruz.
Çocukları meşgul etmek ve oyalamak için hazır oyun hamurları satın almayı defalarca denemiş olsanız da kendi DIY projenizle eğlenceli ve renkli hamurlar ortaya çıkarmanın keyfinin çok başka olacağından eminiz. Üstelik bu pratik tarifimize çocuklarınızı da katarak oyuna başlamadan hamurun üretim aşamasından itibaren onların da bu aktiviteden keyif alacağına söz veriyoruz. Yapması kolay, ucuz ve çocukların doğal bir şekilde kullanabilecekleri bu oyun hamurlarını uzun süre saklayacağınızdan şüphemiz yok. Yapım aşamasına geçmeden önce tıpkı Ta!da! ürünleri kadar pratik ve güvenilir oyun hamuru tarifimiz için mutfağınızdan birkaç malzeme çıkarmanızı istiyoruz. Hazırsanız, 10 dakikadan kısa süre içerisinde dünyanın en eğlenceli, doğal ve sağlıklı oyun hamurlarını yapmanızı sağlayacak tarifimize başlayalım.
Oyun hamuru tarifimizin ana malzemeleri gerçekten oldukça basit. Hamur için mutfağınızdan çıkarmanızı istediğimiz temel malzemeler bir bardak un, bir bardak su ve bir miktar tuz. Bu tarifimize ayrıca en yumuşak ve pürüzsüz dokuyu oluşturmak için biraz yağ ve mısır nişastası eklemenizi öneriyoruz. Elbette gerçek bir oyun hamuru olması için çocuğunuzun en sevdiği renklerden oluşan gıda boyalarını eklemeyi de unutmayın. Ancak gıda boyasını eklerken ellerinize bulaşmaması için eldiven giymenizi tavsiye ediyoruz. Renk konusunda siz ve çocuğunuzun tamamen özgür olacağının sözünü veriyoruz. Zaten ev yapımı oyun hamuru hazırlamanın en keyifli yanı kesinlikle dilediğiniz gibi hareket etmek. Tüm malzemeleri birleştirip iyice yoğurduktan sonra işte pürüzsüz ve lastiksi oyun hamurunuz hazır. Oyun hamurunun uzun süre dayanması için ağzı kapalı kilitli poşette saklamanızı tavsiye ediyoruz.
Köklü geçmişi ve damaklarda bıraktığı kalıcı lezzeti ile tüm dünyada tanınan Türk kahvesi, kültürümüzde özel bir öneme sahiptir. Keyifli sohbetlerin en lezzetli eşlikçisi olarak kabul edilen Türk kahvesi, özellikle tatlılar ile eşsiz bir uyum sağlar. Özenle seçilen %100 Arabica çekirdeklerinden üretilen Sahure Hanım Türk Kahvesi ile yapılan, kahveli sufle ile misafirlerinize unutulmaz bir lezzet şöleni sunabilirsiniz. Haydi gelin, kahveli sufle tarifi için detaylara göz atalım.
• 3 adet yumurta
• 10 gram Sahure Hanım Türk Kahvesi
• 40 gram toz şeker (4 yemek kaşığı)
• 16 gram un (2 yemek kaşığı)
• 100 gram tereyağı
• 160 gram bitter çikolata
• 1 paket vanilya (5 gram)
• 120 ml (1 çay bardağı) sıcak su
• Pudra şekeri
• Sufleyi hazırlamadan önce tüm malzemelerin oda sıcaklığında olmasına dikkat etmelisiniz.
• Oda sıcaklığındaki tereyağı ile sufle kaplarını yağlayın ve ardından unla kaplayın.
• Türk kahvesini bir bardağa alın ve üzerine sıcak su ekleyerek bir süre soğumaya bırakın.
• Bitter çikolatayı benmari usulü eritin. Geniş bir tencereye su koyun ve ocağın altını yakarak kaynamasını bekleyin. Su kaynadıktan sonra ocağın altını kısın. Cam bir kâseye bitter çikolatayı alın ve sıcak suyun bulunduğu tencerenin içine yerleştirin. Ara ara karıştırarak çikolatayı eritin.
• Çikolata tamamen eridikten sonra 5-6 dakika soğumasını bekleyin.
• Çikolata soğurken derin bir kâseye yumurta ve şekeri alın. Çırpıcı yardımıyla şeker tamamen eriyinceye kadar karıştırın.
• Soğuyan çikolatayı yavaş yavaş şeker yumurta karışımına ekleyerek karıştırın. Ardından soğumaya bıraktığınız kahveden 10 tatlı kaşığı karışıma ekleyip karıştırmaya devam edin.
• Un ve vanilyayı ayrı bir kapta karıştırın ve yavaş yavaş karışıma ekleyin. Yeniden karıştırmaya başlayın ve tüm malzemeler homojen yani pürüzsüz bir kıvam aldığında yağlayıp unladığınız sufle kâselerine dökün.
• Sufleleri önceden 175 dereceye ısıttığınız fırına alın ve yaklaşık 8 dakika pişirdikten sonra fırından çıkarın. Eğer suflenin daha sert bir kıvama sahip olmasını isterseniz pişirme süresini birkaç dakika daha uzatabilirsiniz.
• Suflelerin birkaç dakika soğumasını bekledikten sonra üzerine pudra şekeri ekleyin. Kahveli sufle servise hazır!
14 Şubat yaklaşırken eşinize, nişanlınıza, sevgilinize ne sürpriz yapsam diye mi düşünüyorsunuz? Romantik sürprizler için en güzel günlerden birisi de Sevgililer Günü. 14 Şubat geldiğinde şaşırtıcı sürprizler yapmak isteyenleri tatlı bir heyecan sarar. Sürpriz bir tatil planı ise belki de sevgilinizi en çok heyecanlandıracak hediye olabilir. Peki romantik tatil rotaları için kararınızı verdiniz mi? Henüz nereye gideceğinizi belirlemediyseniz en popüler seyahat rotalarına bir göz atın. Seyahatinizde hızlı ve pratik yemek çözümlerine ihtiyacınız olursa da tada! yanı başınızda!
Sizin için tatil rotalarını yurt içi ve yurt dışı olarak ayırmak istedik. Eğer seyahat için yurt içinde kısa bir tatil planlıyorsanız listemize göz atmadan yola çıkmayın.
İğneada
Kırklareli, Demirköy’e bağlı İğneada, doğa tutkunları için vazgeçilmez mekanlar arasında. İstanbul’a yakın olması nedeniyle kısa tatiller açısından da oldukça popüler. Yoğun iş hayatı arasında romantik tatiller için sakinliği ve huzuru ile öne çıkıyor.
Avşa Adası
Balıkesir’e bağlı Avşa Adası güzel bir sahil beldesi. Marmara bölgesinin gözde tatil merkezlerinden. Kısa bir feribot yolculuğu ile Tekirdağ veya Erdek üzerinden Avşa Adasına kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz.
Kilyos
14 Şubat’ta İstanbul dışına çıkmak istemiyorsanız Kilyos, Polonezköy gibi yakın rotaları tercih edebilirsiniz. Sakin ve sessiz ortamı ile güzel bir inziva yeri. Başbaşa tatiller için birebir.
Romantik planlar ve kısa süreli tatiller için Abant, Sapanca, Kerpe, Alaçatı, Çeşme, Akyaka, Uludağ gibi popüler alternatif seyahat rotalarını da tercih edebilirsiniz.
14 Şubat’ta romantik kaçamaklar için yurt dışı tatil rotaları da oldukça popüler. Balkanlar, Avrupa ve Akdeniz en çok tercih edilen bölgeler. Henüz tatil planı yapmadıysanız, bu seçeneklere bir göz atın.
Venedik
Venedik, Akdeniz’de İtalya’da yer alır. Adriyatik kıyılarına açılan bu şehir, su şehri veya kanallar şehri olarak da bilinir. Gondol sefası Venedik’in en önemli simgelerindendir. Unutulmaz bir 14 Şubat için siz de Venedik’i tercih edebilirsiniz.
Atina
Kısa tatiller için en iyi yurtdışı rotalarından birisi de Atina. Hemen yanı başımızda olması ve doğal güzellikleri sayesinde en çok tercih edilen yerlerden. Üstelik 180 gün içinde 90 günü aşmayan seyahatler için de vizeye gerek yok.
Paris
Paris, yani aşıklar şehri! Fransa’nın kalbi olan bu şehirde sadece Eyfel Kulesi’ni görmek için bile kısa bir tatil yapmaya değer. Siz de sevgilinizle Paris’te masal gibi bir tatil yapabilir, bu 14 Şubat’ı unutulmaz kılabilirsiniz!
Kış aylarında soğuk havalardan etkilenerek hasta olma ihtimalimiz çok yüksek. Ancak bağışıklık sistemimiz güçlü olursa bu hastalıklara karşı da korunabiliriz. Dengeli beslenmek, bağışıklık sistemini güçlendirmenin en önemli yolu. Tüm besin gruplarını ve besin öğelerini içeren besinlere sofralarımızda yer vererek bağışıklık sistemimizi güçlendirebiliriz. Bu besinlerden bazıları şunlardır.
Antioksidan özelliği ile öne çıkan nar, C, E ve K vitaminleri bakımından oldukça güçlü. Ayrıca kalsiyum, potasyum ve magnezyum içerdiği için bağışıklık sistemini destekliyor. Taneleri ile birlikte narın kabuğunu iyice temizleyip demleyebilir ve çay olarak da tüketebiliriz.
Kış aylarının en sevilen besinlerinden olan bal kabağı, lezzeti kadar zengin içeriğiyle de öne çıkıyor. İçeriğinde bulunan A vitamini, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor. Böylece çeşitli enfeksiyon hastalıklarına karşı koruma sağlıyor. Salatalarda, çorba olarak, garnitür şeklinde ya da tatlı olarak bal kabağına sofralarımızda yer verebiliriz.
Güçlü bir antioksidan özelliğine sahip olan ayva, içeriğindeki C vitamini ve fitokimyasallar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Gün içinde direkt meyve olarak tüketebileceğimiz gibi pratik ve sağlıklı bir çay olarak da demleyebiliriz.
C vitamini bakımından çok zengin olan kuşburnu, bağışıklık sisteminin pek çok fonksiyonunda rol oynuyor. Ayrıca zengin polifenoller sayesinde soğuk algınlığına da iyi geliyor. Kuşburnunu sıcak suda 10-15 dakika demleyerek hem lezzetli hem de sağlıklı bir çay hazırlayabiliriz.
Beta karoten içeriği sayesinde havuç, bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarına katkıda bulunuyor. Ayrıca C vitamini, potasyum, çinko ve fenolik bileşikler sayesinde kış mevsiminde vücudu hastalıklara karşı koruyor. Zengin bir lif kaynağı olduğu için bağırsaklara da iyi geliyor.
C vitamini ve polifenoller bakımından zengin olan kivi, yetişkin bir insanın günlük C vitamini ihtiyacını karşılamaya yetiyor. Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmayı sağlayan bu meyve, aynı zamanda lif içeriğine sahip. Yani kış aylarında hastalıklara karşı koruma sağladığı gibi bağırsakları da çalıştırıyor.
Soğuk havalarda vücudumuzu hastalıklara karşı korumak için bu besinleri tüketmemiz oldukça önemli. Hem pratik hem de sağlıklı öğünler için tada!’nın bağışıklığı güçlendirici besinleri de oldukça öne çıkıyor. Sen de bu meyve ve sebzelerle çeşitli tarifler dene ve kış aylarında enerjik ol!
Kış mevsimi denildiğinde akla gelen ilk şey soğuk hava, rüzgar, yağmur ve karla mücadele. Evden çıkmak için kat kat giyindiğimiz bu günlerde üşüyüp hasta olmamak için herkes elinden geleni yapıyor. Elbette cildimiz de aynı özeni bekliyor. Çünkü kötüleşen ve nemini kaybeden hava, cildinizdeki nem oranının da azalmasına neden oluyor. Bu da cildin dış faktörlere karşı daha korumasız olmasına yol açıyor. Peki kış günlerinde cildi korumak için neler yapabiliriz?
Cildimizin kurumasını önlemek ve cilt bariyerini güçlendirmek için uygun nemlendiriciler kullanmalıyız. Duştan sonra, dışarıya çıkmadan ve gece yatmadan önce cildimize uygun el ve vücut kremleri uygulayarak cildimizi destekleyebiliriz.
Güneş koruyucular sadece bol güneşli yaz aylarına hitap etmiyor. Özellikle karlı ve buzlu günlerde de yüzümüze güneş koruyucu sürmek önem taşıyor. Çünkü güneşin kar ve buzdan yansıyan ışınları da cilt için zararlı.
Gece yatmadan önce ve sabahları uyandığımızda yüzümüzü yıkamayı ihmal etmemeliyiz. Gece uyurken cildimizde çeşitli bakteriler birikiyor. Sabahları uyandığımızda yüzümüzü yıkamadığımızda biriken bu bakteriler sivilcelenme, gözeneklerin tıkanması ya da diğer cilt sorunlarına neden olabiliyor. Bu nedenle sadece gece yatarken değil, her sabah da yüzümüzü kurutmayan ve cildimize uygun bir temizleyici ile yıkamak gerekiyor. Yüzümüzü yıkadığımız suyun ise ne çok sıcak ne de çok soğuk olmaması önemli.
Ayrıca sadece yüz yıkarken değil, duş alırken de çok sıcak su tercih etmemeliyiz. Ayrıca duş süresinin uzun olması ve çok sıcak suyla yıkanmak cildi kurutan ve etmenler arasında yer alıyor.
Kışın cildi korumanın en etkili yollarından biri de kendimizi sevmek. Nasıl mı?
• Beslenmemize özen gösterelim, bol bol su tüketelim, nem bakımından zengin meyve ve sebzelere her öğünde yer verelim. ta!da! sağlıklı atıştırmalıklar sağlıklı beslenmek için en büyük yardımcımız oluyor.
• Düzenli ve kaliteli uyku uyuyalım. Yeterli uyku, sadece güne zinde başlamamızı sağlamıyor, hücre ve doku onarımını da destekliyor. Biz uyurken cildimizin kendini onardığını ve yenilediğini unutmayalım.
• Stresten uzak duralım. Stresin sağlık için tehlike olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Akne, egzama, sedef hastalığı gibi bir çok cilt hastalığında stresin etkisi var. Kasvetli havalar ise stresi tetikliyor. Bu nedenle stresi yönetmemize yardımcı olacak hobiler edinebiliriz.
Soğuk kış günlerinin cildimize zarar vermemesi için sadece biraz özen göstermek yetiyor. Nemlendirici ve güneş kremi kullanmak, yüzümüzü ve cildimizi yıkarken ılık su tercih etmek, sağlıklı beslenmek, kaliteli uyku uyumak ve stresten olabildiğince uzak durmak cildi korumak için en etkili çözümler arasında yer alıyor.
Sabah Kahvenizi Nasıl Alırdınız?
Güne enerjik başlamanın basit ama etkili yolları var. Ilık bir duş, hafif bir kahvaltı ve taptaze çekirdeklerin öğütülmesiyle elde edilen baş döndürücü kahve lezzeti…
%100 kahve çekirdeğinden ürettiğimiz Sahure Hanım Türk Kahvesi, ince çekimi ve orta kavrulmuş lezzetiyle sabah keyfinizi taçlandırmak için mükemmel bir seçim. Siz de güne dinç ve zinde başlamak için Sahure Hanım Türk Kahvesi’nin lezzet dolu enerjisinden yararlanmayı ihmal etmeyin.
Sabah kahvesi içerken farklı lezzetler de denemek isteyenler için Sahure Hanım eli değmiş alternatif kahve tariflerine birlikte bakalım.
Türk Kahveli White Chocolate Mocha Tarifi
Malzemeler
• 60 gram beyaz çikolata
• 6 yemek kaşığı krema
• 1,5 su bardağı süt
• 2 tatlı kaşığı Sahure Hanım Karamelli Türk Kahvesi
Yapılışı
• Beyaz çikolata ile kremayı tamamen eriyince kadar kısık ateşte karıştırın.
• Sütü de ekleyerek karıştırmaya devam edin.
• Bir cezve kullanarak klasik usulde Türk kahvesi pişirin ve telvenin dibe çökmesini bekleyin.
• Beyaz çikolatalı karışımı eşit şekilde fincanlara boşaltın ve üzerine pişirdiğiniz Türk kahvesini telvesi gelmeyecek şekilde ilave edin.
• Üzerini süslemek için krem şanti, kakao ve çikolata parçalarından yararlanabilirsiniz.
Sütlü Türk Kahvesi
Malzemeler
• 1 tatlı kaşığı Sahure Hanım Türk Kahvesi
• 1 fincan soğuk süt
• 1 adet kesme şeker
Yapılışı
• Kahveyi ve şekeri koyduğunuz cezveye sütü ilave edin ve iyice karıştırın.
• Kısık ateşte kahveyi pişirmeye başlayın.
• Kaynamaya başladığında bir kaşık yardımıyla köpükleri fincana ekleyin ve kahveyi bir taşım daha kaynatın.
• Ocağın altını kapatarak tüm kahveyi fincana boşaltın.
Türk Kahvesiyle Cappuccino
Malzemeler
• 1 su bardağı süt
• 1 tatlı kaşığı Sahure Hanım Türk Kahvesi
• 2 tatlı kaşığı su
• 2 tatlı kaşığı toz şeker
Yapılışı
• Sütünüzü kaynatmaya başlayın.
• Derin bir kaba kahve, şeker ve suyu ekleyin ve karamel rengini alana kadar karıştırın.
• Karışım köpürene kadar çırpmaya devam edin ve sonrasında bardağınıza dökün.
• Kaynayan sütü karamel köpüğünün üzerine ekleyin.
Arkadaş sohbetlerinin vazgeçilmezi, yoğun günlerin zihin açıcı yardımcısı olan Sahure Hanım Türk Kahvesi’ne ise en iyi tada! Hindistan cevizli kurabiye eşlik eder. Üstelik glutensiz içeriği ile çok daha sağlıklı.
Damak tadınız kadar sağlığınızı da düşünürüz, bu nedenle Hindistan cevizli kurabiyemizi çölyaklı tüketicilere uygun olarak glutensiz formülle üretiyoruz.
Sabah kahvenizin en lezzetli eşlikçisi tada!’dan, Türk kahveniz ise Sahure Hanım’dan!
Tüm gün vaktini okulda geçiren çocuklarımız eve döndüklerinde genelde aç olur. Hem lezzetli hem de sağlıklı bir şekilde beslenebilmeleri için onlara hızlı ve pratik tarifler hazırlayabiliriz. Okul dönüşünde çocuklarımıza protein kaynağı ve pratik besinler hazırlamak için tada!’nın birbirinden lezzetli hazır konservelerini kullanabiliriz. Tavuk, sardalya gibi konserveleri sandviçlerde kullanarak çocuklarımıza pratik, leziz ve sağlıklı bir ara öğün sunabiliriz. Çocuklarımızın damak zevkine göre zenginleştirebileceğimiz sandviçlerimizin içeriği, ara öğünlerde onların alması gereken tüm besin değerlerini sağlamamıza yardımcı olur. Ayrıca bu sayede yemeyi sevmedikleri besinleri bile sandviç arasında severek yemeye başlayabilirler.
Yüksek protein değerine sahip tada! hazır tavuk, direkt tüketime hazır.
Çocuklarımıza hazırlayacağımız sandviçlerin içine koyarak marul, biber, domates, salatalık, turşu, dilerseniz haşlanmış yumurta ve avokado gibi besinlerle sandviçimizi zenginleştirebilir, taze ve lezzetli ürünlerle üretildiği için güvenle çocuklarımıza yedirebiliriz.
Hijyenik bir şekilde paketlenen konserveler aynı zamanda yoğun olduğumuz günlerde de imdadımıza koşar. Bu sayede kısa süre içinde sağlıklı bir ara öğün hazırlayarak çocuklarımızın damak zevkine hitap edebiliriz. Ayrıca yemesi keyifli bu sandviçler, çocukların sağlıklı besinleri sevmesini de sağlar. Okul dönüşünde sofraları süsleyen tada! hazır tavuk sandviçle taze sıkılmış portakal suyuna hangi çocuk hayır diyebilir ki!
Balık sevmeyen çocukların bile tadına bayıldığı tada! sardalya konservesi, direkt yemeye hazır olarak bizlere sunulur. Okul dönüşünde çocuklarımız için yüksek protein ve Omega 3 içeren bir sandviç hazırlamak istediğimizde bu konserveyi kullanabiliriz.
Sandviç ekmeğinin arasına ekleyeceğimiz marul, havuç, maydanoz, mor lahana ve limon ile birlikte çocuğumuzun balık tüketmesini sağlayabiliriz. Lezzeti ile çocukların da beğenisini kazanan konserve sardalya, ara öğünlerin en güzel eşlikçilerinden biri olabilir. Özellikle direkt tüketime hazır olması sayesinde kısa süre içinde sağlıklı ve lezzetli bir ara öğün hazırlamamızı sağlar. Sandviçin içine eklemek istediğimiz tüm malzemeleri hazırladıktan sonra sardalyamızı çıkarıp ekmeğin arasına koymamız yeterli. Böylece yemek pişirmek için vakit bulamadığımızda çocuğumuz için enfes bir ara öğün hazırlayabiliriz.
Okul dönüşü yorgun ve aç olan çocuklarımıza, pratik bir ara öğün hazırlamamız için tada! her zaman yanımızda!
Hem yaz hem de kış aylarında kamp ve çadır tatili, birçok ekipman seçeneğinin olması ve kamp alanlarının yaygınlaşması sebebiyle artık daha çok revaçta. Birçok kişi beton yığınından ve yapaylıktan uzak, kendiyle veya sevdikleriyle baş başa kalabileceği mekanlar arayışında. Romantik kış ayları başladığına göre, kış tatilini oteller yerine doğayla iç içe aktif bir şekilde geçirmek isteyenlere çok iyi gelecek mekan önerilerimiz var. Ancak önce “Kampa nasıl hazırlanılır?” sorusuyla başlamak istiyoruz. Gelin, detaylara bir bakalım.
Öncelikle kalacak kişi sayısına uygun çadırı seçerken malzemesinin kış koşullarına dayanıklı olması önemli. Şişme yatak, altına serilecek olan kalın bir mat veya kilim, battaniye ve uyku tulumu içerideki hazırlık için yeterli olur.
Uyku gibi birincil ihtiyaçlarımız arasında haliyle yemek de var, ki soğuk havada gerekli enerjiyi bulabilmemiz için beslenme oldukça önemli. Termos, büyük bir şişe su, alüminyum kaplar, hazır çay/kahve ve atıştırmalık olarak kuruyemişler de koyabilirsiniz çantanıza. Ana öğünlerde ise konserve ve paket yiyecekler kurtarıcı oluyor.
Kamp rotanızda en iyi eşlikçini ise ta!da! outdoor ürünleri oluyor. Domatesli kıyma kavurma, tam buğday makarnası gibi yemeklerden etli ve etsiz varyasyonlarıyla 24 saatlik rasyon paketlerine, ihtiyacınız olan her türlü ürüne ta!da! ile ulaşabilirsiniz.
Çay-kahve keyfiniz ve suda pişirebileceğiniz makarna gibi gıdalar için yanınıza su ısıtıcısı ve mini ocak almak kamp deneyiminizi kolaylaştırır. Ayrıca ateş yakma gereği duymadan da ta!da! Outdoor Alevsiz Isıtma Kiti sayesinde doğaya hiç zarar vermeden ısıtıp keyifle tüketebilirsiniz.
Mum, fener, pil, çakmak ve kibrit gibi gerekli malzemelerin yanı sıra eğer karlar içinde bir kamp planlıyorsanız, sırt çantanızda güneş koruyucu da bulundurmanızı öneririz. Ek olarak farklı kalınlıklarda çorap bulundurmakta da fayda var. Şimdi gelelim seyahat edilebilecek yerlere…
Türkiye dört bir yanı binbir güzellikle, doğa harikasıyla dolu bir ülke ve kamp yapılabilecek çok fazla çekici bölgeye sahip, biz de sizler için birkaç tane farklı kamp rotaları sıralamak istedik:
• Muğla, Köyceğiz Gölü
• Muğla - Milas, Bafa Gölü
• Çanakkale - Balıkesir, Kaz Dağları
• Datça
• Tekirdağ
• Isparta, Yazılı Kanyon
• Antalya, Köprülü Kanyon
• Gökova - Akyaka, Orman Kampı
• Kırklareli, İğneada Longoz Ormanları
• Rize - Kaçkarlar
• Artvin, Borçka Karagöl
Gitgide uzayan bu listede tatil yapmak istediğiniz kamp alanına nasıl gideceğinizden emin değilseniz, rota takibi uygulamaları yönlendirici olabilir.
Doğanın huzurlu kollarındayken pratik ve hızlı yemek çözümleri arıyorsanız tada! tam size göre! Mekan ve koşul fark etmeksizin tüketebileceğiniz geniş seçeneklerimizle damak tadınıza uygun, kaliteli ve sıcak yemeklerle bu güzel anların eşlikçisiyiz!
Hepimizin severek tükettiği patates kroket, tada! haşlanmış patatesin lezzeti ile bir araya geliyor. Bu sayede tarif hem çok pratik hem de daha lezzetli bir hal alıyor. Kalabalık misafir sofralarımız için hızlıca hazırlayabileceğimiz bu tarif, masalarımızı zenginleştiren lezzetlerden biri. Öyleyse haydi gelin tarife geçelim.
Malzemeler
• 1 paket tada! haşlanmış patates
• 2 adet yumurta sarısı
• 1 yemek kaşığı tereyağı
• 1 yemek kaşığı nişasta
• Karabiber ve pul biber
• 1 kase galeta unu
• 2 adet yumurtanın akı
Yapılışı
Patates kroketlerimizi hazırlamak için ise şu adımları izleyelim:
• tada! haşlanmış patateslerimizi rendeleyelim ya da ezerek püre haline getirelim.
• Ezdiğimiz patateslerimizin üzerine tereyağını, yumurta sarısını ve baharatları ekleyip pürüzsüz bir kıvam alana kadar güzelce karıştıralım.
• Kıvam alınca nişastayı da ekleyelim ve karıştıralım.
• Hazırladığımız püreyi sıkma torbasına alalım ve üzerini streçle kapladığımız kesme tahtasının üzerine püremizden uzun şeritler halinde sıkalım.
• Harcımızı 1 saat kadar dondurucuda bekletelim ki kıvam alsın.
• Dondurucudan aldığımız harcımızdan istediğimiz uzunlukta dilimler keselim.
• Her parçayı önce una sonra yumurtaya ve son olarak galeta ununa batıralım.
• Dışının daha çıtır olması için tekrar yumurtaya ve galeta ununa batıralım.
• Kızdırılmış yağda kızartalım ve servis edelim.
Patates kroketlerinizin yanına nefis bir eşlikçi arıyorsanız, karabuğdaylı grissiniyle servis edebilirsiniz.
Patates kroket yaparken bazı püf noktalara dikkat ederek bu tarifin lezzetini daha da üst seviyeye çıkarabiliriz. Bu püf noktalar ise:
• Eğer harç çok akışkan olursa, 1 kaşık kadar un ekleyebiliriz. Harcımızın ne çok akışkan ne de çok katı kıvamlı olması gerekiyor.
• Eğer kroketleri dondurucuda bekletmek için vaktimiz olmazsa, harcımıza 2 yemek kaşığı mısır nişastası ekleyebiliriz.
• Kroketlerimizi parmak şeklinde değil, top şeklinde de yapabiliriz. Bunun için dondurucudan çıkardıktan sonra yuvarlayarak şekil verebiliriz.
• Dilersek tarifimize kaşar peyniri de ekleyebiliriz.
• Patates kroketlerimizi yağda kızartmak yerine fırında da yapabiliriz. Aynı adımları uyguladıktan sonra kroketlerimizi fırın tepsisine dizebilir ve önceden ısıttığımız 200 derecelik fırında 20 dakika pişirebiliriz.
Bu lezzetli tarif için tada!’nın enfes haşlanmış patatesi hem kolaylık hem de lezzet sunuyor.
Yılın son günlerine giriş yapmış bulunuyoruz yani yeni yıl kapıda. O malum deyişi hepimiz duymuşuzdur: “Yeni yıla nasıl girersen, öyle gider.” Hal böyleyken sevdiklerimizle sıcak ve güvenli bir ortamda yeni yıla girmeyi hangimiz istemeyiz ki? Bunun için en ideal ortam tabii ki evlerimiz. Öyleyse, yeni yılda evde yapılabilecek eğlenceli aktiviteler ve sofralarımızı şenlendirecek tariflere hep beraber göz atalım mı?
Yeni yılda sofraların zengin çeşitlerle süslenmesi geleneksel bir hale geldi. Durum böyleyken, pratik ve lezzetli mezeler öne çıkıyor. Sizin için en lezzetli ve pratik meze tariflerini burada sunuyoruz.
Kırmızı Biber ve Patlıcan Salatası
tada! Közlenmiş Kırmızı Biber, tada! Közlenmiş Patlıcan ve biraz da sarımsak. Sarımsağı ve küçük küçük doğradığınız tada! közlenmiş kırmızı biber, patlıcan, limon ve maydanozla karıştırıp genişçe bir tabağa alalım. Üzerini de zevkimize göre pul biberle süsleyebiliriz. Beş dakikada yapabileceğiniz, pratik ve lezzetli mezeniz yılbaşı sofranız için hazır.
Yaprak Sarma
Yaprak sarmayı sevmeyen yoktur denilebilir. Bu lezzet yeni yıl, kutlama, düğün, ya da sadece akşam yemeği için her masanın vazgeçilmezidir. Ancak lezzeti çok, yapması da bir o kadar zahmetli. tada! zeytinyağlı yaprak sarma ise pratik ve lezzetli bir çözüm! Güzel bir sunumla masanızda anında hazır.
Humus
Nohutun en güzel hali. Üzerine zeytinyağı ve biraz da pul biberle yılbaşı masanıza çok yakışacak. Nohutu kabuklarından arındırdıktan sonra kimyon, limon, sarımsak, tuz ve tahinle bir mutfak robotundan yardım alarak kısa sürede hazır…
Yeni yıl, yeni umutlar demek. İhtimallerle dolu yepyeni seneye adım atarken de sevdiklerimizle beraber yapabileceğimiz hem eğlenip hem de yeni yılı karşılayabileceğimiz bazı aktiviteler ve oyunların arayışına girmek oldukça doğal. Bu listede, yeni yıla girerken sevdiklerimizle keyifli vakit geçirmeye olanak tanıyacak bazı aktiviteleri listeledik.
• Tombala
Listemizin ilk sırasında tabi ki bir yeni yıl klasiği olan tombala yer alıyor. Kalabalık bir grupla oynanabilecek en keyifli oyunlardan biri olan tombala, yılbaşı eğlencesine renk katıyor.
• Sessiz Sinema
Çocukların, büyüklerin kısacası tüm ailenin severek oynayacağı bir oyun sessiz sinema. Tabii, yıl boyu film izlemiş olanlar biraz daha avantajlı bizden söylemesi.
• Karaoke
Eskiden oldukça az yerde bulunabilen bu oyun şimdilerde internet yardımıyla da kolaylıkla oynanabilir. Ekipte güzel sesli kimse yoksa oyun hem daha eğlenceli hem de daha yorucu olacak bizden söylemesi.
• Playstation ve Online Oyunlar
Devir değişti, teknolojinin nimetlerinden faydalanmamak olmaz. Hele ki evde küçük yaşta birileri varsa online oyun turnuvaları ve playstation yarışları düzenlemek iyi bir fikir.
• Yeni Yıl Temalı Filmler
Tabii ki vazgeçilmezimiz, tüm aileyi bir araya toplayacak güzel ve sıcak yılbaşı filmleri izleyerek vakit geçirmeyi kim istemez ki?
Yeni yıl deyince aklımıza gelen en önemli şeylerden biri de ailecek oynadığımız oyunlar, oturduğumuz keyifli sofralar. Yeni yıl yemeksiz, mezesiz olmaz. Sağlıklı ve pratik lezzetleriyle yılbaşı sofranızı tada! ile donatabilir, 2023’ü keyifle karşılayabilirsiniz.
Mutlu yıllaaar…
Protein, vücudumuzun yapı taşlarından biridir. Vücudumuz sağlıklı kalmak için devamlı kendini yenilediğinden proteine sürekli ihtiyacımız vardır. Ancak sağlığımız için tükettiğimiz proteinin de kaliteli olması gerekir.
Protein, vücudumuzun kendi kendine üretemediği aminoasitleri içerir. Proteinleri sindirerek aldığımız aminoasitler, hücre yenilenmesi için yaşamsal önem taşır. Kaliteli proteinler, hem vücudumuz hem de bağışıklık sistemimiz için oldukça faydalıdır. Aynı zamanda da kolay sindirilebilir olan proteinlerdir. Sindirildikten sonra açığa çıkan ve hücrelerimize aktarılacak olan aminoasit miktarı diğer protein kaynaklarına göre daha yüksektir.
En bilinen protein kaynakları et, tavuk, balık, özellikle anne sütü ve yumurta, tek başına tüm aminoasit ihtiyacımızı karşılayan kaliteli proteinlerdir. Hayvansal gıdaların yanı sıra baklagiller de protein içerir. Ancak direkt olarak ihtiyacımız olan tüm aminoasitleri içermezler. Bu tür gıdaların protein kalitesini artırmak için diğer gıdalarla birlikte tüketmek faydalı olur.
Protein içeren ancak yeterli miktarda aminoasit sağlamayan gıdalar, tahıllarla birlikte tüketilebilir. Bu sayede tahılın içerisinde yer alan aminoasitler, protein içeren gıdayı destekler ve tüm ihtiyacımız olan aminoasidin vücudumuza alınmasına yardımcı olur. Bu şekilde tek başına yetersin kalan protein kaynağının kalitesini artırarak yeterli besini alabiliriz. Kaliteli proteini soframıza kolayca taşımak için tada! protein kaynağı lezzetli hazır yemekleri kolayca ısıtıp afiyetle yiyebiliriz.
Aşağıdaki tada! lezzetleri, protein kalitesi artırılmış ve her yerde rahatlıkla tüketebileceğimiz yiyeceklerdir:
• ta!da! outdoor yeşil mercimekli bulgur pilavı
• ta!da! etli kuru fasulye / basmati pirinç pilavı
• ta!da! outdoor pirinç pilavı - yoğurt / ayran
Baklagil ve tahılın birlikteliğinin yanı sıra yine tahıllarla birlikte süt ürünleri tüketmek ya da sütlü tatlıları soframıza eklemek protein kalitesini artırmamıza yardımcı olur. Ana öğünlere ek olarak ara öğün ya da atıştırmalık tercihlerimizle de aminoasit bakımından zengin bir beslenme tarzına sahip olabiliriz. Fındık, fıstık, badem ve kabak çekirdeği gibi kuruyemişleri ara öğünlerimize ekleyerek beslenmemizdeki protein kalitesini artırabiliriz. Bu sayede vücudumuzun temel yapı taşlarından olan proteinleri yeterli miktarda aldığımız bir beslenme düzeni oluşturabiliriz.
Falafel, tarifinde bulunan nohut sayesinde oldukça protein ve vitaminler açısından oldukça zengin bir besindir. Orta Doğu bölgesinde yaygın bir lezzet olarak bilinse de dünyanın farklı bölgelerinde değişik şekillerde karşımıza çıkar.
Geleneksel bir yemek olan falafelin ana malzemesi nohuttur. Tarifte yer alan diğer malzemelerle birlikte yoğrulduktan sonra köfte şeklinde kızartılır. Değişik soslar ile birlikte servis edilebilir. Salataların ve tavuk yemeklerinin yanına son derece yakışır.
Falafelin tarihine baktığımızda ise; 4000 yıl eskilere dayandığını görebiliriz. Antik Mısır medeniyetinde varlığı sürdüren Kıptiler tarafından geliştirilmiştir. Kıptilerin dini inançlarına göre Paskalya öncesinde büyük bir diyet yapılarak vücudun hayvansal gıdalardan temizlenmesi amaçlanır. Bu dönemde Mısır’ın İskenderiye şehrinde geliştirilmiş ve İskenderiye limanından Akdeniz bölgesine yayılmıştır.
• 1 konserve tada! Haşlanmış Nohut
• 1 adet küçük soğan
• 1-2 diş sarımsak
• Yarım su bardağından biraz fazla un
• 1 tane yumurta
• Ufak bir demet maydanoz (Damak tadınıza göre miktarını artırabilirsiniz.)
• İsteğe bağlı taze soğan
• Damak tadına uygun tuz, karabiber, kişniş ve kimyon
• Kızartmak için sıvıyağ
• Lezzetli bir falafel yapmak için tek tıkla tada! internet sitesine girerek haşlanmış nohut satın alabiliriz.
• Soğan ve sarımsağı robottan geçirdikten sonra suyunu sıkabilir ve nohudu da ekledikten sonra robota alarak tekrar çekebiliriz.
• Hazırlanan karışıma un ve yumurtayı ekleyerek iyice karıştırılalım. Ardından baharatları ilave edelim.
• Hazırlanan karışımı 1-2 saat dolapta tutmak daha rahat şekillendirilmesini sağlar.
• Dinlenen karışımı ceviz büyüklüğünde parçalara ayıralım ve yuvarlak şekil vererek pişirmek için hazırlayalım.
• Falafelleri dilersek fırında dilersek de kızartarak pişirebiliriz.
• Orijinal bir falafel yapacaksak içerisine kişniş, kimyon gibi malzemeleri mutlaka kullanmalıyız. Ayrıca kimyonun da tarife son derece yakışacağını unutmayalım.
• Soğanı rendelediğinizde suyunu bırakır. Bu nedenle rendelemek yerine ince ince doğramakta fayda vardır. Eğer rendelemeyi tercih ediyorsak suyunu sıkmak önemlidir.
• Malzemeleri robottan çekerken zorlanıyorsak içerisine birkaç kaşık zeytinyağı ekleyebiliriz. Ayrıca robotu her 30 saniyede bir dinlendirmek mutfak robotunun motorunun zarar görmesini engelleyebilir.
• Özellikle falafeli daha hafif seviyorsak içerisine 1 çay kaşığı karbonat eklemeyi deneyebiliriz. Bu sayede daha az yağ çeker.
• Falafelin sunumunda yoğurt, tahin, tuz ve limon suyundan oluşan bir sos kullanabiliriz.
Gluten genellikle çavdar, buğday ve arpada bulunur. Ancak yediğimiz birçok besinde gluten mevcuttur. Bazı durumlarda ise besin içerisindeki glutenler vücuda zarar verebilir ve bu durumlarda glutensiz beslenmek gerekir. Glutende bulunan iki ana protein vardır. Bunlar; glutenin ve gliadin olarak bilinir. Glutenden kaynaklı sağlık sorunlarının temel nedeni daha çok gliadindir. Bu yüzden beslenme düzenine glutensiz besinleri eklemek gerekir. Eğer gluten hassasiyetimiz varsa, birçok hazır gıdanın glutensiz seçeneklerine de ulaşmamız mümkün.
Glutensiz gıdalar arasında etler, meyveler, sebzeler, yağlar, tahıllar, soslar ve daha birçok seçenek yer alır. Glutensiz beslenmek zorunda olan kişiler ya da sadece dikkat etmek için gluteni hayatından çıkaranlar, birçok gıdayı tüketmeye devam ederek aynı zamanda gluten alımını önleyebilirler. Glutensiz gıdalar; et, meyve, sos ve yağlar gibi ana kategorilere ayrılır. Bazı glutensiz gıdalar şu şekilde sıralanabilir:
• Keten tohumu
• Chia tohumu
• Hardal
• Pirinç
• Nohut
• Fasulye
• Saf zeytinyağı
• Susam Yağı
• Ispanak
• Marul
• Enginar
• Mango
• Tavuk eti
• Avokado
Glutensiz beslenmenin vücuda bazı faydaları vardır. Bunlar:
• Gluten duyarlılığı yorgun hissetmeye neden olduğu için glutensiz beslenmek gün içinde daha aktif olmanıza yardımcıdır.
• Çölyak ya da gluten intoleransı gaz ve şişkinlik gibi durumlara neden olur. Bu durumlar ise kilo kayıplarına yol açar. Bu sebeple glutensiz beslenmek sağlıklı kilo alımına destek verir.
Glutensiz beslenmek özellikle çölyak ve gluten intoleransı olan kişiler için önemlidir. Glutensiz meyve, tahıl, sos gibi birçok gıda bulunabilirken, hazır yemekler bulmak ise zor olabilir. Tatlı isteğini bastıracak glutensiz çikolatalar, krakerler, kekler gluten hastalığına sahip olan kişilerin kolayca bulmakta zorlandığı gıdalar arasında yer alır. tada! glutensiz seçenekleriyle hem lezzetli hem de sağlıklı öğünlerle vücudumuzu desteklememiz mümkün!
tada! glutensiz ürünler sayesinde gluten hassasiyeti sorunu yaşadığımızda da dengeli ve sağlıklı beslenmeye devam edebiliriz! tada! dokunuşuyla lezzetli hale gelen glutensiz hazır gıdaları siz de deneyebilir ve sağlıklı günlere merhaba diyebilirsiniz!
Veganlık, son zamanlarda adını en çok duyduğumuz kelimelerden biri. 1 Kasım Dünya’da, vegan günü olarak kutlanıyor. Temelinde hayvanların yaşam haklarına saygı duyulmasını barındıran bu kavram, beslenme biçimiyle alakalı olsa da, aslında aynı zamanda yaşam biçimimizi de tamamen farklılaştırıyor.
Kökeni 1944 yılına dayanan veganlık kavramı, modern çağla birlikte insanların büyük bir kısmını etkilemeye başladı. Veganlar, hayvanlardan elde edilen hiçbir gıdayı tüketmiyor. Süt ve süt ürünleri, yumurta dahil olmak üzere; arıların ürettiği bal da veganların asla tüketmediği yiyecekler arasında. Ağırlıklı olarak yeşil sebze, meyve, bakliyat, tahıl tüketen ve hayvansal gıdalarda bulunan vitaminleri de takviye olarak dışarıdan alan veganların aslında yiyecek bakımından çok fazla sorunu olmadığını söyleyebiliriz.
Veganlar, tekstil ürünü satın alırken de eşyaların hayvan derisinden üretilmemesine dikkat ediyorlar Ayrıca, kumaşların ve ipliklerin de hayvansal ürünlerden elde edilmemiş olmasına önem veriyorlar. Kozmetik ve sağlık sektöründe de, hayvanlar üzerinde deney yapılmamış ürünleri kullanmaya ekstra dikkat ediyorlar. Veganların sayısının artışı ve insanların daha fazla bilinçlenmesi ile başta gıda sektörü olmak üzere sağlık ve tekstil sektörlerinde de vegan üretim oldukça popüler hale geldi.
Yapılan araştırmalar sonucunda, vegan beslenmenin pek çok faydası olduğu uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Bunlardan bazıları ise şu şekilde sıralanabiliyor:
• Stres seviyemizde gözle görülür bir azalış meydana gelebiliyor.
• Uyku kalitemiz artıyor. Gün içerisinde daha az yorgun hissedebiliyoruz.
• Cildimiz daha genç ve parlak gözükebiliyor.
• Düşük kan basıncı kalp hastalıkları, diyabet ve kanser gibi hastalıkların yaşanma riskinin azalmasına yardımcı olabiliyor.
• Eklem ağrılarının azalmasına destek verebiliyor.
Hazır gıda üretiminde ve satışında önemli bir yer edinen tada! olarak; ev yemeklerinden atıştırmalıklara, konservelerden glütensiz gıdalara kadar pek çok ürünü sizlerle buluşturuyoruz. Vegan beslenme tarzını benimseyenlere güzel bir haberimiz var! Şimdi yeni tada! vegan olarak, vegan yaşam içerisinde de yerimizi almaya hazırlanıyoruz. Hazır mısınız? Vegan yaşamı destekleyen beslenme ürünlerimiz, lezzetleri ile sofralarınızın vazgeçilmezi olacak!
Hem yerli hem yabancı turistler tarafından ülkemiz genellikle yaz tatilleri için değerlendirilse de birçok büyüleyici kış rotasına da sahibiz. Ayrıca “tatil” dendiğinde akla ilk olarak yaz mevsimi gelebiliyor ancak dünya çapında özellikle kış aylarında çok daha güzel görünen destinasyonlar da mevcut. Gelin hepsini birlikte keşfedelim.
Eğer doğa ve kamp tutkunuysanız ya da kayak yapmayı seviyorsanız çok uzağa gitmeden ülkemizde de kış aylarını oldukça verimli geçirebilirsiniz. İşte sizin için seçtiğimiz yurtiçi kış rotaları…
Kartepe
İstanbul’a araçla yaklaşık 1 saat 30 dakikalık oldukça yakın konumu sayesinde özellikle haftasonu tatilleri için ideal bir kaçış noktası olan Kartepe, aynı zamanda hem profesyonellere hem de amatörlere hitap eden yaklaşık 42 km’lik bir pist alanı ve birçok konaklama tesisi içeriyor.
Uludağ
Türkiye’nin en büyük kış ve doğa sporları alanı unvanına sahip olan Bursa Uludağ, kayağın yanı sıra kızak, snowboard, buz pateni, kamp gibi pek çok farklı aktiviteye de imkan tanıyor. Ek olarak her yıl Şubat ayında gerçekleştirilen Winterfest, dopdolu bir kış tatili geçirmeniz için harika anlar sunuyor.
Kapadokya
Dünyanın en ünlü turistik noktalarından biri olan Nevşehir Kapadokya, kış sporları yerine daha otantik bir seçenek arayanlar için en ideal seçeneklerden birini oluşturuyor. Kapadokya’da taş evlerden oluşan butik otellerde kalabileceğiniz gibi dilerseniz kamp da yapabilirsiniz.
Kamp yapmanızı kolaylaştıran ve besin ihtiyaçlarınızı pratik bir şekilde gidermenizi sağlayan alevsiz ısıtma kiti; 8, 24 ve 72 Saatlik rasyon paketleri ya da tekli yemekler için ta!da! outdoor ürünlerimize de göz atabilirsiniz.
Kışın tatil planı için yurtdışı alternatiflerini değerlendirmek isterseniz çok daha farklı deneyimler yaşayabilirsiniz. Bu alternatiflerin en ilgi çekici olanlarını da sizin için sıraladık.
Bansko
Bulgaristan’ın ünlü kayak merkezi Bansko, adını aynı bölgedeki şirin dağ kasabasından alıyor. Farklı zorluk seviyelerine sahip 17 kayak pistinden meydana gelen Bansko’da kayakla beraber isterseniz tırmanış ve doğa yürüyüşleri de yapabilirsiniz.
Tromso
Meşhur Kuzey Işıkları’nı en net şekilde görebileceğiniz yerlerden biri olan Tromso, Norveç’in kuzeyinde bulunuyor ve her yıl Ocak ayı boyunca Kuzey Işıkları’nın yanı sıra birçok etkinliğe de ev sahipliği yapıyor.
Dubai
Dünyanın en popüler şehirleri arasında yer alan ve yıl boyunca ziyaretçi akınına uğrayan Dubai, kış aylarında dahi 30 - 35°C arasındaki sıcaklığıyla Basra Körfezi’nin keyfini kesintisiz bir şekilde sürmenizi sağlıyor.
İster yolculukta ister kampta isterseniz günlük hayatta ihtiyaç duyabileceğiniz besinlere kolay ve sağlıklı yoldan ulaşmak için siz de tada! ürünlerini tercih edebilirsiniz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve büyük lider Mustafa Kemal Atatürk, takvimler 10 Kasım 1938’i gösterdiğinde aramızdan ayrılmıştır. Bağımsızlığımızın mimarı olan bu büyük devlet adamının saat 09.05’te hayata gözlerini yumması tüm ülkede derin bir üzüntüyle karşılanmıştır. Büyük önderin hayata veda etmesinin ardından geçen 84 yıl, Atamızın Türk halkının kalbinde olan yerini asla değiştirmemiştir. Her geçen gün dalga dalga büyüyen Atatürk sevgisi ilelebet kalplerimizde yer almaya devam edecektir.
Tarihin yetiştirdiği en büyük önder olan Atatürk, 57 yıllık yaşamı boyunca aydınlığın simgesi olmuş ve üstün nitelikleri ile yaşadığı çağa damgasını vurmuştur. Eşsiz dehası sayesinde başarı ile çıktığımız kurtuluş mücadelesinden sonra bizlere aydınlık yarınlar armağan etmiş ve çağdaşlığa uzanan yolda önderimiz olmuştur. Bugün sahip olduğumuz yaşam biçimi ise büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlülüğünün eseridir.
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.” sözü ile geleceğe ışık tutan Mustafa Kemal’i anlamak ve O’nun Cumhuriyetini korumak yegane amacımız olmalıdır.
Tüm ülkede ulusal yas olarak ilan edilen 10 Kasım bir matem günü olmaktan ziyade Mustafa Kemal Atatürk hatırası, eserleri, fikirleri ve fedakarlıklarını anlama günü olarak değerlendirilir. Her yıl saat 09.05’te sirenler eşliğinde 2 dakikalık saygı duruşu ile başlayan gün törenler ve yürüyüş etkinlikleri ile devam eder. Hepimiz Atatürk’ün idealleri ve fikirlerine sımsıkı bağlı kalarak yolumuzda kararlıkla ilerlediğimizi hissettiğimiz bu anlamlı günde Atamızı bir kez daha saygı ve minnetle anarız. 10 Kasım’dan itibaren 16 Kasım’a kadar olan süreç Atatürk Haftası olarak kutlanır. Tüm hafta boyunca O’nun ilke ve devrimlerine bağlı kalmanın gururunu kalplerimizde taşırız. Ülkemizin dört bir yanından binlerce kişi Atatürk’ü mezarında anmak için Ankara’ya gelerek Anıtkabir’i ziyaret eder. Cumhuriyet ve demokrasi ruhunun hakim olduğu 10 Kasım'da Atatürk’ü kaybetmenin hüznü ile birlikte böyle büyük bir önderin evlatları olmanın onurunu yaşamak ise anlatılamayacak kadar özel bir duygudur. Siz Anıtkabir’i sanal tur avantajı ile ziyaret ederken biz de bir kez daha Atamızı minnet, sevgi ve saygı ile anıyoruz.
https://www.360tr.com/anitkabir-giris-panorama-sanal-tur_068bb011b_tr.html
Evde pizza yapmak sanıldığından çok daha kolay! Bu lezzet için Tavuklu Pizza tarifi arıyorsanız, sizin için pratik bir tarifimiz var.
tada! Tavuklu Pizza Nasıl Yapılır?
Tavuklu tarifler favorinizse tada! Hazır Tavuk Konservesine mutfağınızda yer açmalısınız. İşte sofralarınızı şenlendirecek tada! Tavuklu Pizza tarifi için malzemeler:
Pizza hamuru için:
• 500gr un
• 2 bardaktan biraz fazla ılık su
• 2 yemek kaşığı zeytinyağı
• Yarım paket instant maya (5gr)
• 1 tatlı kaşığı toz şeker
• 1 tatlı kaşığı tuz
Üzeri için:
Domates sosu:
• Soğan
• Sarımsak
• 2 domates rendesi
• 1 tatlı kaşığı salça
• 1 yemek kaşığı zeytinyağı
• Tuz, karabiber, kekik
Süsleme malzemeleri:
• tada! Hazır Tavuk Konservesi
• 200 gr rendelenmiş kaşar
• Mantar
• Yeşil biber
• Dilimlenmiş zeytin
• Fesleğen
tada! Tavuklu Pizza Tarifi
Pizza hamuru için:
• Tüm hamur malzemelerini bir geniş kaba alıp güzelce yoğurun. Ilık suyu azar azar koymakta fayda var.
• Hamur bütünleşince top haline getirin ve üzerini streç filmle kapatıp 40-45 dakika hamurun iki katına çıkmasını bekleyin.
Domates sosu için:
• Soğanı ince ince doğrayın kızgın yağda pembeleşinceye kadar kavurun üzerine dilimlenmiş sarımsağı ekleyin ve tüm sos malzemelerini de tavanıza aldıktan sonra 5-6 dakika pişirin. Kıvamını açmak için azıcık su ilavesi yapabilirsiniz.
Hamur 2 katına çıkınca;
• Tepsinizin büyüklüğüne göre hamurunuzu 2’ye ya da 3’e ayırın.
• Un serptiğiniz tezgahta merdaneyle hamurunuzu inceltin.
• Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine hamurunuzu yerleştirin ve çatalla bastırarak hamurda ufak delikler yapın.
• Hamurun her yerine eşit olacak şekilde domates sostan sürün.
• Kaşarın yarısını yine eşit şekilde dağıtıp eklemek istediğiniz malzemeleri ve tada! Hazır Tavuk Konservesini de çatal yardımıyla dağıtıp pizzanızın üzerine ekleyin
• En son biraz daha kaşar serpiştirin.
• 210°C ısıtılmış fırında pizzanız kızarana kadar pişirin. Üzerine süslemek için taze fesleğen ve roka yaprakları kullanabilirsiniz. Afiyet olsun…
Sonbahar denilince pek çoğumuzun aklına sarıdan kahverengiye değişen renklerdeki yapraklar gelir. Bu eşsiz manzaranın keyfini çıkarmak için outdoor etkinlikler oldukça keyiflidir. Bunun için güzel bir doğa yürüyüşü planlayarak sonbahar kokusunu içimize çekmek ise belki de bu mevsimde yapılabilecek en güzel planlar arasına girebilir.
İstanbul sınırları içerisinde yer alan Belgrad Ormanı kalabalık metropolden uzaklaşıp rahatlamak için harika bir alandır. Bizans döneminde şehrin su ihtiyacını karşılayan bu ormanın içerisinde çok sayıda akarsu ve tarihi yapı bulunur. Belgrad Ormanı içerisinde yürüyüş yaparken bir akarsuyun kenarında mola verebilir ve tada! atıştırmalık ve outdoor tüm yemeklerini alavsiz ısıtıcılarınızda kolayca ısıtarak keyifle manzaranıza eşlik edebilirsiniz.
Zorlu spor aktivitelerinden hoşlanıyorsanız Karia Yolu tam size göre! Yaklaşık 800 km uzunluğundaki Karia Yolu, Aydın’dan Muğla’ya kadar uzanır. Bu yönüyle Türkiye’nin en uzun trekking parkuru unvanına sahiptir. Karia Yolu uzun olmasının yanı sıra tarihi ve manzaralarıyla da öne çıkar. Rota boyunca Karia ve Knidos Antik Kenti’ne ait kalıntıları ve eski kervan yolunu görebiliriz. Sahil boyunca uzanan yürüyüş parkurunda yeşil ve mavinin buluşmasını izleyebiliriz. 46 etaba ayrılan Karia Yolu’nun belli noktalarında kamp yaparak enerjimizi yeniden toplayabiliriz. Karnımız acıkınca ise tada! tek öğünlük gıda paketi çeşitleri ile pratik ama besleyici bir öğün hazırlayabiliriz.
Kütahya, Eskişehir ve Afyon’un kesiştiği noktada yer alan Frig Vadisi adını M.Ö. bu alanda yaşayan Frigyalılardan alır. Bölgedeki tarihi yerleşim alanları kayalara oyulmuş mağaralardan oluşur. İçerisine girebileceğimiz bu çok sayıdaki mağaralarda zaman geçirerek Frigyalıların gözünden dünyaya bakabiliriz. Bu yönüyle eşsiz olan Frig Vadisi’nde Efsanevi Eşek Kulaklı Midas’a atfedilen yapılar, çeşitli anıt mezarlar, sarnıçlar ve çok daha fazlasını görebiliriz. Yol boyunca konaklama ve yeme içme alanı sayısı oldukça az ancak yanımıza alacağımız tada! outdoor ürünleriyle her yerde sağlıklı şekilde açlığımızı giderebilir ve keşfetmeye devam edebiliriz.
Sağlıklı öğünler için outdoor etkinliklerinin vazgeçilmezi tada ile nerede olursak olalım en taze ve lezzetli yiyeceklerin keyfini çıkarabiliriz! https://store.tada.com.tr/
Ulu önderimiz Atatürk’ün 28 Ekim’de söylediği “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” sözü hepimiz için oldukça anlamlı. Bu sözün hemen ardından 29 Ekim gününde Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yapılan anayasa değişikliğinde hepimize milli birliği hatırlatan Cumhuriyet ilan edildi. Böylece Türkiye Cumhuriyeti de resmen kurulmuş oldu. Arada onlarca yıl geçse de hepimiz için oldukça özel olan bugünü kutlamaya gururla kutlamaya devam ediyoruz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı henüz gelmeden hepimiz bu özel günü coşkuyla kutlamak için hazırlanmaya başlarız. Ülkemizin birçok yerinde düzenlenen onlarca etkinlikle kent meydanlarında, okullarda ve stadyumlarda Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarız. Kutlamalara katılmadan önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yapılacaklar için etkinlik takvimlerini araştırır ve hepimiz bayraklarımızı hazır ederiz. Peki, Cumhuriyetin ilanına giden süreç ve bu özel günü bizim için anlamlı kılan olaylar nelerdir hatırlayalım.
• Birinci Dünya Savaşı’nın sonucunda 19 Mayıs 1919’da Atatürk Samsun’a çıktı.
• Milli egemenliğin ve Cumhuriyetin ilk adımları Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla atıldı.
• 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu.
• Kurtuluş Savaşı zaferinden sonra Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile birlikte ülkemizin yönetim rejiminin Cumhuriyet olması gerektiğine karar verdi.
• Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ilk cumhurbaşkanımız oldu.
Biz de Birinci Dünya Savaşı ile başlayan ve Kurtuluş Savaşı’yla sona eren bu zaferle birlikte, cumhuriyetimizin kuruluşunu coşkuyla her yıl kutluyoruz. Aynı zamanda ulu önderimizi ve silah arkadaşlarını anıyoruz. Cumhuriyetimizi kutlamaya 28 Ekim’de başlıyoruz. İşte Cumhuriyet Bayramı’nda yapılacaklar:
• Bayramı coşkuyla kutlamak için bayraklarımızı hazırlamak
• Büyük stadyumlarda düzenlenen şenliklere katılmak
• Her yıl yapılan fener alayına katılmak
• Okullarda düzenlenen gösterileri izlemek
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için etkinlik programı tüm okullar, kent meydanları ve stadyumlar için ayrı ayrı hazırlanır. Bu programlar dahilinde konserler düzenlenir, gösteriler yapılır ve şiir dinletileri organize edilir. Her etkinlikte marşlar söylenip meşaleler yakılarak kutlanır. Okullardaki kutlamalar 28 Ekim’de, kent meydanı ve stadyumlardakiler ise 29 Ekim akşamında organize edilir. tada! olarak biz de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda milli egemenliğin ve bağımsızlığın coşkusuna katılıyoruz. Hepimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Özellikle zeytinyağlı yemeklerimizi ve salatalarımızı süslemek için kullandığımız dereotu, sadece yemekleri güzelleştirmekle kalmaz aynı zamanda oldukça faydalıdır da. Kalorisi çok düşük olmasına karşın vitamin ve mineral deposudur. Hafif narenciye aroması ve ince yapraklı görüntüsüyle yemeklerimizi güzelleştiren bu bitkinin faydalarına bir göz atın!
Taze dereotu yaprakları A, C, D vitamini, riboflavin, manganez, fosfat, demir, bakır, potasyum, magnezyum, çinko içerir. Aynı zamanda muazzam bir lif kaynağıdır. Bu içeriği de bitkiyi bir vitamin ve mineral deposu haline getirir. Yüksek besin değeri sayesinde dereotu, bağışıklık sistemini desteklerken, vücudun genel sağlığının iyileşmesine de yardımcıdır. tada! glutensiz peynirli dereotlu mini kraker, bu bitkinin hafif aromasının peynirle bütünleşen uyumu sayesinde oldukça lezzetli. Aynı zamanda gluten hassasiyeti olanlar için de ideal olabilecek bir atıştırmalık.
Ana vatanı Akdeniz olan bu eşsiz bitki, birlikte kullanıldığı yiyeceklerden rol çalmadan aromasını damağımızda hissettirir. Lezzetiyle birlikte dereotunun 5 faydası şu şekilde:
• Kalp Sağlığına Destek: Dereotu flavonoidler açısından zengin olan güçlü antioksidan özelliklerinden dolayı kalbin güçlenmesine destek verebilir.
• Kan Şekerinin Dengelenmesine Yardımcı: Dereotu yapraklarındaki biyoaktif bileşen Eugenol, vücuttaki kan şekeri seviyesinin dengelenmesine yardımcıdır.
• Sindirim Sistemine Katkı: Dereotu iyi bir lif kaynağı olduğu için şişkinliğin önlenmesine katkıda bulunur. Yüksek lif oranı, antiasit özelliği göstererek midede aşırı asit oluşumunun engellenmesine de yardım eder.
• Kemiklere Destek: Kalsiyum, demir, D vitamini, tiamin ve lif, kemiklerin güçlenmesine, hücrelerin yenilenmesine destek verebilir.
• Hastalıklardan Korunmaya Katkı: Hem antioksidan hem de C vitamini deposu olan dereotu, antimikrobiyal özelliği ile hastalıklardan korunmaya katkıda bulunabilir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesine destek veren antioksidan içeriğiyle öne çıkar.
• Sakinleşmeye Yardımcı: Dereotunda yer alan flavonoidler ve B-kompleks vitaminleri, sakinleşmeye de destek verir. Aynı zamanda bu bitkiyi günlük olarak öğünlere eklemek, uykusuzluk problemlerinin azaltmaya yardımcı olabilir.
tada! olarak bu faydalı bitkiyi glutensiz bir lezzetle birleştirdik. Gün içindeki molalarda, acıktığın her anda tada! sağlıklı atıştırmalıklar hep yanında!
Yaz aylarının efsane tatları olan barbunya ve bezelye gibi lezzetlere kış mevsiminde de yer vermek mümkün. Özellikle haşlanmış barbunya ve bezelye kullanarak salatalarımızı hem daha doyurucu hem de daha lezzetli hale getirebiliriz. Aynı zamanda mısır ve tavuk gibi lezzetlerle de salatalarımızı süsleyebiliriz. Kış aylarında tüketmeye doyamayacağınız 3 salata tarifine gelin birlikte bakalım!
Barbunya kendine has lezzetiyle sofralara çok yakışır. İşte sadece 5 dakikada hazırlanabilen 4 kişilik barbunyalı salata tarifi:
Malzemeler:
• 1 kutu tada! haşlanmış barbunya
• 1 demet taze soğan
• 2 yemek kaşığı zeytinyağı
• Yarım limonun suyu
• 1 demet dereotu
• 1 çay kaşığı tuz
• 1 kutu tada! haşlanmış mısır konservesi
• 2 adet kapya biber
• Göz kararı karabiber
Yapılışı:
Taze soğanı, dereotunu ve kapya biberlerimizi ayıklayıp ince ince doğrayalım ve derin bir kaba alalım. Kabımızın içine 1 kutu tada! haşlanmış barbunyayı ve mısırı ekleyelim. Bir çay bardağının içinde zeytinyağı, tuz, karabiber ve limon suyunu karıştırarak sos hazırladıktan sonra barbunyalı ve mısırlı salatamızın üzerine dökelim. Lezzetli salatamız hazır!
Turşuyu mısır, bezelye ve dereotuyla karıştırarak leziz mi leziz bir salata hazırlayabiliriz. İşte tarifimiz:
Malzemeler:
• 1 kutu tada! haşlanmış bezelye
• 1 demet dereotu
• 1 çay kaşığı tuz
• 1 diş sarımsak
• 3 yemek kaşığı tada! haşlanmış mısır
• 6 adet kornişon turşu
• 1 su bardağı süzme yoğurt
• 2 yemek kaşığı zeytinyağı
Yapılışı:
1 kutu tada! haşlanmış bezelyeyi, suyunu süzdükten sonra salata kabımıza alıyoruz. Dereotunu ve turşularımızı ince ince doğrayarak kabımızın içine ekliyoruz. Farklı bir kapta süzme yoğurdu tuz ekleyerek sulandırıyoruz ve içine 1 diş sarımsağı rendeliyoruz. Sarımsaklı yoğurdumuzu bezelye ve dereotuyla karıştırıyoruz. Üzerine zeytinyağı dökerek servis ediyoruz.
Kış aylarının soğuk günlerine eşlik edebilecek lezzetli bir salata tarifi de tavuk ve makarna ile hazırlanabilir. Hem de bu tarif oldukça kolay.
Malzemeler:
• 1 kutu tada! hazır tavuk
• 1 paket makarna
• 1 kutu tada! haşlanmış mısır
• 5 - 6 adet kornişon turşu
• 1 tatlı kaşığı mayonez
• 1 su bardağı yoğurt
• Zeytinyağı
• 1 çay kaşığı tuz
Yapılışı:
Makarnayı derin bir tencere kullanarak haşlayalım. Haşlanmış makarnamızı süzdükten sonra bir kaba alalım. İçine tada! hazır tavuğu, haşlanmış mısırı ve doğradığımız kornişonu ekleyelim. Farklı bir kapta yoğurt ve mayonezi karıştıralım. Bu noktada içine tuzunu eklemeyi unutmayalım. Yoğurt ve mayonezli karışımı tavuklu makarnanın üzerine ekleyip iyice karıştıralım.
Kısa sürede hazırlayabileceğimiz bu salatalara sofralarımızda yer vererek hem ailemiz hem de kendimiz için lezzetli öğünler oluşturabiliriz. Ayrıca gün içinde bunlara vakit yoksa, tada! salataları ile dilediğimiz an en sağlıklı öğünümüz hazır!
Sonbaharın gelişiyle okula geri dönüş hazırlıkları başladı. Çantanızı, kırtasiye ihtiyaçlarınızı, okul giysilerinizi, derslerde kullanacağınız kaynakları hazırladınız. Peki, kendiniz için bir beslenme programı hazırladınız mı? Öğle saatlerinde, teneffüs zili çaldığında okul heyecanınıza eşlik edecek tada! mini üçgen sandviç çeşitleri hep yanınızdayız!
Güçlü lezzetleri bir araya getirdiğimiz sandviçler sadece kahvaltı, öğle yemekleri ve ara öğünlerde değil, akşam yemeklerinde de sizlere eşlik edebilir. Kaşar peynirli, zeytin ezmeli, hindi fümeli sandviçlerle acıktığınızda tada! yanınızda.
• tada! Kaşar Peynirli Dana Salamlı Mini Üçgen Sandviç: Taş tabanlı fırında pişen ekmeğiyle kaşar peynirin lezzetini birleştiren ürünümüz, öğün atlamamanız için iyi bir alternatif olabilir.
• tada! Üç Peynirli Zeytin Ezmeli Mini Üçgen Sandviç: Bu üçgen sandviç lezzetini görüntüsünden de belli ediyor. İçinde de zeytinle birlikte 3 farklı peynir mevcut. Lezzetine doyamayacaksınız.
• tada! Kaşar Peynirli Salamlı Mini Üçgen Sandviç: Kaşar peynirin enfes lezzetini mini beslenme çantanızdan çıkarıp teneffüs aralarında atıştırmanın pratik lezzetine doyum olmayacak.
• tada! Hindi Fümeli Mini Üçgen Sandviç: Sıra dışı lezzetleri bir araya getirdiğimiz tada! üçgeni, hindi füme ile birleştiren sandviçimiz, tüm ders aralarına veya yemek molalarına eşlik etmeye uygun.
Enerjik ve keyifli bir okul dönemi için dengeli ve düzenli beslenmek önemli. Gün içinde yanınızda taşıyabileceğiniz mini sandviç çeşitlerimiz hem zamanınızdan çalmaz hem de lezzetli ve doyurucu bir öğün geçirmenize yardımcı olabilir. Peynirli tada! sandviç çeşitleri, ile farklı lezzetler denemek isteyenlerin favorileri arasında yer almayı planlıyoruz. Üç peynirliden kaşarlıya, Cheddar peynirliden Mozzarellalı sandviçe kadar birçok seçenek sizleri bekliyor. Peynir sevenlerin favorisi olmaya aday olan sandviçleri sizin için derledik:
• Izgara Tavuklu Pesto Soslu Sandviç: Beyaz eti pesto sosla birleştiren sandviçimiz, tüm ders aralarına veya yemek molalarına eşlik etmeye uygun.
• Cheddar Peynirli Sandviç: Cheddarın lezzetini taş fırın ekmeğiyle birleştiren lezzetimiz ile tüm öğünlerine eşlik edebiliriz.
• Mozzarella Peynirli Dana Jambonlu Sandviç: Mozzarellanın yumuşak lezzetini bu sandviçte dana jambon ile birleştirdik. Güçlü protein kaynağı olan bu sandviç, okuldaki öğle yemekleri için oldukça ideal.
Birbirinden farklı lezzetlerle okula geri dönüşte kendinize besleyici bir beslenme programı hazırlayabilirsiniz. Sandviç sevenler ve alternatif lezzetler denemek isteyenlerin acıktığında tada! yanında!
Doğal güzellikleri, iklimleri ve büyüleyici manzaraları ile dünyanın en popüler 10 adasını sizin için derledik. Bu listeyi uluslararası konaklama sitelerinde verilmiş oylar ve Instagram’daki paylaşım yoğunluğu göz önünde bulundurarak hazırladık.
Sahip olduğu tarihi şehirlerin yanı sıra ünlü adalara da sahip Avrupa’yı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
İbiza - İspanya
İlk yerleşimin M.Ö.654 yılına dayandığı bu Akdeniz adasında kültürel ve doğal güzellikleri bir arada görebiliriz. Günümüzde gece hayatı denildiğinde ilk akla gelen yer İbiza, tarihi ile de korunması gereken adalardan biri konumundadır.
Sicilya - İtalya
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Sicilya adası, günümüzde İtalya’ya bağlı özerk bir bölgedir. Akdeniz’in en büyük adasıdır. Farklı kültürlerden izler taşıyan ada tarihi ve doğal güzellikleri bir arada sunmaktadır.
Santorini - Yunanistan
Ege Denizi’nin gözdesi Santorini’ye Nisan-Mayıs ve Eylül ortası - Ekim tarihlerinde gitmek en idealidir. Ege lezzetlerinin doğal güzelliklerle buluştuğu bu estetik ada gezi listelerimize mutlaka eklenmelidir.
Mallorca - İspanya
Akdeniz’de yer alan İspanya’ya bağlı Mallorca adası, turistlerin uğrak yerlerindendir. Balear Ada’larından en büyüğüdür.
Tatillerimiz için eşsiz, adeta birer cennet görüntüsüne sahip tropik adalar, adını ikliminden alır. Deniz, kum, güneş ve tropik iklime sahip bu adalar, doğal güzellikleri içinde barındırır.
Bu adalarda yeni lezzetleri mutlaka denememiz önerilse de farklı kültürlere sahip mutfaklar herkese hitap etmeyebilir. Bu nedenle gezilerimizde mutlaka tadını bildiğimiz, güvendiğimiz tada! yemekleri yanımızda bizlere eşlik edebilir. Tatilde aç kalmak istemiyorsanız, tada! ev yemekleri, sandviçleri ve konserveleri mutlaka incelemelisiniz.
Bali Adası - Endonezya
Doğal güzellikleri, plajları, tapınakları, kaplıcaları ve diğer tüm imkanları ile misafirleri için güzel bir deneyim sunar.
Maldivler
Bir ada ülkesi olan Maldivler, tatil severlerin başlıca tercihlerinden biridir. Beyaz kumsalı ve tertemiz denizi ile cennetten bir köşe gibidir.
Bora Bora Adaları
Pasifik Okyanus’un incilerinden Bora Bora Adaları, doğal güzelliklerinin yanı sıra yerel halkın yardımseverliği de bilinir. Denizin ortasında yer alan bungalov evlerinde konaklarken sosyal medya için birbirinden güzel fotoğraflar yakalayabiliriz.
Phuket - Tayland
Tayland’ın eşsiz güzelliklerini içinde barındıran Phuket Adası, özellikle balayı çiftlerinin gözdelerindendir. Yeşil ve mavinin buluştuğu bu güzel adada, keyifli vakit geçirmemek neredeyse imkânsız!
Zanzibar - Tanzanya
Afrika kıtasında bulunan Zanzibar, iklimi ile her dönem denize girmeyi mümkün kılar. Gezi planımızda mutlaka yer alması gereken adada pek çok alternatif aktivite mevcuttur.
Barbados Adası
Karayipler bölgesinde yer alan Barbados Adası, romantik bir tatil yapmak isteyenlerin tercih ettiği adalardandır. Deniz ve yeşillikleriyle eşsiz bir görünüm sunar.
Kaynaklar
1. https://www.discovergreece.com/tr/travel-ideas/best-of/top-12-unforgettable-things-do-santorini
2. https://gezimanya.com/ibiza
3. https://gezimanya.com/sicilya
4. https://www.gruppal.com/blog/mallorca-hakkinda-10-ilginc-gercek
5. https://www.tropikadalar.com/
Arabica kahve çekirdeklerinin eşsiz aroması, Türk kahvesiyle daha lezzetli bir hal alıyor. Kahve tutkunları olarak bu lezzeti zaten çok seviyoruz. Ancak alternatif bir lezzet arayışında olan kahve tutkunları için tada! olarak sıra dışı tarifimizi sizlerin beğenisine sunuyoruz. Sahure Hanım Karamelli Türk Kahvesinde Arabica çekirdeklerinden gelen kahve aromasını, karamelin lezzetiyle birleştiriyoruz. Siz de gün içinde size eşlik edecek yepyeni bir kahveyi denemek isterseniz, tada! Karamelli Türk Kahvesini pişirmeye ne dersiniz?
Sahure Hanım Karamelli Türk kahvesi, orijinal Arabica kahve çekirdekleriyle Türkiye’de üretiliyor. Yumuşak içim için kahve çekirdekleri, öğütülmeden önce az miktarda kavruluyor. Böylece kahveyi pişirdiğinizde aromayı en ideal haliyle damağınızda hissedebiliyorsunuz. Bu içeceğin karameli ise kahve çekirdekleri öğütüldükten sonra ekleniyor. Karameli kahve aromasından rol çalmasın diye ideal oranlarda harmanlayarak evlerinize getiriyoruz.
Sahure Hanım Karamelli Türk kahvesini pişirmek son derece kolay. Üstelik bu kahve hem sıcak hem de buzlu şekilde tüketilebiliyor. Her iki şekilde de hazırlamanız için tarifi sizinle aşağıda paylaşıyoruz:
• Sıcak Karamelli Türk Kahvesi Tarifi: Cezvenin içine bir fincan içme suyu ekleyin. Ardından tepeleme iki çay kaşığı Sahure Hanım Karamelli Türk kahvesini bu suyla karıştırın. Sade kahve hazırlamak için şeker eklemenize tabii ki gerek yok. Ancak orta Türk kahvesi için 1 çay kaşığı, şekerli için ise iki çay kaşığı şekeri tam da noktada kahve ve su karışımına ekleyebilirsiniz. Güzelce karıştırdıktan sonra kahvenizi kısık ateşte pişirin. Kahve köpürdüğü an, köpüğü fincana alın. Kahveniz iyice kaynadıktan sonra fincana aktarın ve karamelli lezzetin tadını çıkarın.
• Buzlu Karamelli Türk Kahvesi Tarifi: Buradaki ilk adımlar sıcak kahve ile aynı aslında. Ancak, buzlu bir kahve hazırlayacaksınız, pişirme aşamasına geçmeden önce lezzet için damak tadınıza göre şeker eklemenizi öneriyoruz. Kahveyi ocakta pişirdikten sonraki adımda süzgeç kullanarak bir bardağa boşaltın ve soğumaya bırakın. Kahveniz soğuduktan sonra içine soğuk süt ve dilediğiniz kadar buz ekleyin.
Özellikle sıcak yaz günlerinde sütlü ve karamelli soğuk kahvenin, kış aylarında da tam kıvamındaki sıcak içeceğinizin tadını çıkarabilirsiniz. tada! lezzetli tatları sevenlerin her zaman yanında!
Çölyak hastalığı, çocukların beslenme programına buğday veya diğer gluten içeren gıdalar eklendikten sonra herhangi bir zamanda gelişebilir. Tipik olarak, katı gıdaya geçilen 6 ila 9. aylarda belirtilerini göstermeye başlar. Bu durumda çocukların gluten içeren tüm gıdalardan kaçınması önerilir. Çocuklarda çölyak hastalığı hakkında bilmeniz gerekenleri bu yazıda bulabilirsiniz.
Gluten buğday, arpa ve çavdar gibi belirli tahıllarda bulunan bitkisel bir protein. Çölyak hastaları, bu yiyeceklerden az miktarda tüketse bile ince bağırsakta hasar görülebilir. Bu hasar, glutenli gıdalar tüketildikten dakikalar sonra kendini gösteren semptomlarla ortaya çıkar. Bu semptomları şöyle sıralayabiliriz:
• İştahsızlık, şişkinlik ve ishal
• Yorgunluk ve uyku sorunları
• Çocuklarda gelişimin yavaşlaması
• Eklem ağrıları
Bu belirtileri gösteren çocuklara çölyak hastalığının tanısının konulması için tarama testleri uygulanır. Genetik yatkınlığa bağlı olarak gelişen zorlu bir hastalık olsa da uygun bir diyetle hastaların tedavisi kolay olur.
Çölyak hastalığı tanısı konulan çocukların beslenmesinde gluten tamamen kısıtlanır. Glutensiz beslenme programına taze meyve ve sebzeler, süt, peynir, yoğurt, yumurta, işlenmemiş etler, tavuk, balık, fasulye gibi yiyecekler eklenir. Ayrıca glutensiz beslenmeye uygun gıdalar şu şekildedir:
• Glutensiz Tahıl ve Nişastalar: Pirinç, karabuğday, kinoa, darı, patates
• Buğday Unu Yerine Alternatifler: Patates, pirinç unu ve mercimek unu
• Glutensiz Gıda İkameleri: Glutensiz makarnalar, atıştırmalıklar ve tatlılar
Çölyak hastalığı tanısı alındığı durumda endişelenmemiz çok normal. Bu durumda çocuğumuzun beslenme programını organize etmeden önce işe tanıyı koyan doktora danışmakla başlayabiliriz. Ardından, dışarıda yemek yerken sipariş vereceğimiz yemeğin içinde neler yer aldığını şefe sorabiliriz. Ayrıca satın aldığımız atıştırmalıkların etiketlerini inceleyebiliriz. Salata soslarında, konserve çorbalarda, modifiye gıda nişastasında ve koruyucularda gluten olabilir. Bu sebeple bu gıdaları içeren yiyeceklerin etiketlerini detaylı şekilde kontrol etmeliyiz.
Biz tada! olarak, glutensiz ürünlerimizle hassasiyeti olan herkesin enfes lezzetlerden mahrum kalmaması için çalışıyoruz. Özenle hazırladığımız yiyeceklerimizin içinde gluten içerebilecek kaynaklara yer vermiyor, ürünlerimizi sadece glutensiz ürünlerin üretildiği fabrikamızda üretiyoruz. Ürünlerimiz arasında glutensiz biscottiden, pizza aromalı ince gevreğe kadar birçok lezzet yer alıyor. Öğünlerde çocuklarınıza eşlik edecek tada! glutensiz atıştırmalıklar ve hazır yemek çeşitlerimizi inceleyebilirsiniz.
Kaynaklar:
1. https://kidshealth.org/en/kids/celiac.html#:
2. https://celiac.org/about-celiac-disease/celiac-disease-in-children/
4. https://www.uptodate.com/contents/celiac-disease-in-children-beyond-the-basics/print#:~:text
İstanbul’un en eski tarihi yapılarından olan Kız Kulesi, eşsiz güzelliğiyle pek çok şiire ve filme ilham kaynağı olmuştur. İstanbul siluetinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Üsküdar’ın sembolü haline gelen Kız Kulesi, hikayesiyle, tarihiyle ve mükemmel manzarasıyla tüm dünyada tanınmıştır. Bu eşsiz yapının tarihine bakacak olursak; tarihi yaklaşık 2500 yıl öncesine kadar dayanır. Antik Dönemde Atinalı komutan Alkibiades’in emriyle yapılan Kız Kulesi, o dönemde boğazdan geçen gemilerden vergi almak için kullanılmıştır. İstanbul, Roma İmparatorluğu’na katıldığında İmparator Manuel Comnenos Kız Kulesi’ni taşlarla güçlendirir ve kule tam bir savunma merkezi haline gelir. Daha sonra İstanbul Osmanlı hakimiyetine geçer ve yeniden restore edilerek mehter takımı gösterilerine ev sahipliği yapar.
Kız Kulesi’nin günümüzdeki temellerini ise Fatih Sultan Mehmet atar. O dönemlerde aynı zamanda kulenin alt katının büyük bir bölümü de yapılmıştır. Pek çok savaş ve doğal afet görmüş olan Kız Kulesi epey harap olmuş; ancak her defasında restorasyon çalışmaları ile yeniden güçlendirilmiştir. Son olarak 1998 yılında restore geçiren Kız Kulesi, 2000 yılında turizme açılmıştır. Turizme açıldığı ilk günden beri oldukça fazla yerli ve yabancı turisti ağırlamıştır.
Kız Kulesi’ne dair en çok anlatılan hikayedir. Bizans kralının bir kızı olur ve prensesin 18 yaşına geldiğinde yılan sokması sonucu öleceği ile ilgili bir rivayet çıkar. Kral bunu duyunca kral kızını korumak için denizin ortasında bulunan adaya kule yaptırır. Burada prensesin yaşayabileceği bir alan oluşturulur. Prenses 18 yaşına bastığında ise hizmetçilerin getirdiği yiyecek sepetinin içinden çıkan yılan, genç kızı sokar ve ölmesine neden olur. Kız Kulesi hakkında bilinen en yaygın hikâye budur.
tada! ile İstanbul Gezintisi Bir Başka
İstanbul’un sembolik yapılarından biri olan Kız Kulesi’ni gezmek için epey zaman ayırmamız gerekir. E tabii bu süre zarfında acıkmamız da çok normal. Ama endişeye gerek yok, bir İstanbul markası olan tada! lezzetleri her zaman bizimle! Bu uzun seyahatlerde İstanbul’u doya doya gezmek için tada!’nın birbirinden lezzetli ve sağlıklı atıştırmalıklarına çantamızda yer vermek, gezilerimizi çok daha keyifli kılacak!
17 Ağustos depreminin yıldönümüne yaklaştığımız bu günlerde hepimizin aklında olan konu aynı: Deprem gerçeği. Depreme ne kadar hazırlıklı olup olmadığımız ise zaman zaman sorguladığımız bir durum olarak öne çıkıyor. Acil durum çantası yapmak tam da şu zamanda bize gerekli olan en önemli adımlardan biri. Peki yapacağımız ve hazırda bekleteceğimiz bu acil durum çantasının içinde neler olmalı?
Deprem sonrasında 72 saat içinde işimize yarayabilecek her şeyi toplu halde saklayabileceğimiz bu çantalar bizi ekipler gelene kadar idare edebilecek yeterlilikte oluyor. AFAD’ın açıkladığı listeye göre acil durum çantasının içinde olması gereken malzemelerin başında elbette ki gıda ürünleri geliyor. Yüksek kaloriye sahip olan çabuk bozulmayan ve vitamin içeren gıdalar acil durum çantalarımızın vazgeçilmez ürünlerinden. Konserveler, tahin, pekmez, meyve suları, yüksek miktarda karbonhidrat içeren dayanıklı gıdalar ve kuru meyveler bu ürünlerin başında geliyor.
Acil durum çantamızdaki yiyecek maddelerini düzenli aralıklarla kontrol edip bozulmadan saklamamız da yapmamız gerekenlerden. Tada acil durum gıda paketleri burada yardımımıza koşuyor. Dolu içeriği ve yüksek kaliteli gıdaları bir arada bulundurmasıyla kullanabileceğimiz bu paketler uzun süre dayanıklılığını koruyor. Siz de bu paketlere Tada! aracılığıyla hemen ulaşabilir ve acil durum çantanızı daha işlevsel hale getirebilirsiniz. Gıda ürünlerinin yanı sıra evde yaşayan her bir aile üyesi için yeterli miktarda içme suyu da acil durum çantalarımıza mutlaka eklememiz gerekenlerden.
Acil durum deprem çantalarının içine eklenmesi gereken şeyler içinde önemli evrak fotokopileri de bulunuyor. Kimlik, tapu, sigorta, pasaport gibi belgelerimizin fotokopilerini de bu çantalara mutlaka yerleştirmemiz gerekiyor. Tüm bunların yanı sıra acil durum çantasında yer vermemiz gereken hijyen ürünleri şu şekilde sıralanıyor:
• Sabun ve çeşitli dezenfektan ürünler
• Diş fırçaları ve macunları
• Islak mendil
• Hijyenik pedler
• Tuvalet kağıdı
• Bebek bezi
Giyeceklerimizi de acil durum çantamıza yedeklememiz gerekiyor. Yağmurluk, çorap, o anki mevsime uygun değişik kıyafetler gibi ürünler mutlaka çantamızın bir köşesine iliştirmemiz gerekenler arasında yer alıyor. Acil durum çantamızı hazırladıktan sonra çantayı rahat ulaşabileceğimiz bir yerde saklamamız da son derece önemli. Olası bir deprem durumunda bu çantaya kolaylıkla ulaşmamız ve yanımıza alabilmemiz gerekiyor.
Nefis Tavuk Taco Tarifi
Meksika mutfağının dünyaya duyurduğu en lezzetli tariflerinden biri ve sağlıklı bir atıştırmalık olan tacoyu, tada! dokunuşuyla evde kendimiz yaparsak nasıl olur? İşte tarif!
Malzemeler;
• 3 kutu tada! Hazır Tavuk (405 gr)
• 2 avokado
• 2 adet mor soğan
• 1 adet büyük domates
• 1 adet misket limon
• 2 adet chilli biber
• Su bardağının yarısı kadar su (100 ml)
• 4 yemek kaşığı kadar zeytinyağı
• 1 paket domates sosu
• ¼ çay kaşığı paprika
• 2 su bardağı cotija peyniri (meksika peyniri)
• Çay kaşığının yarısı kadar sarımsak tozu
• 1 çay kaşığı toz biber
• 1 çay kaşığı kekik
• 1 tatlı kaşığı tuz
Tortilla Ekmeği için Malzemeler:
• 200 gr mısır unu
• Yarım su bardağı ılık su
• 100 gr buğday unu
• 2 yemek kaşığı sıvı yağ
• 1 çay kaşığı tuz
Öncelikle tortilla ekmeği hamurumuzu yapmakla işe başlıyoruz.
1. Bir karıştırma kabına sıvıyağ, ılık su ve tuzu ekleyip çırpıyoruz.
2. Daha sonra mısır unu ve buğday ununu ekleyip yoğuruyoruz.
3. Hamur kıvamını alana kadar ek olarak buğday unu eklemeye devam edebiliriz.
4. Yaptığımız hamuru yarım saat üzeri kapalı şekilde dinlendiriyoruz.
5. Fırınımızı 160 derecede ısıtmaya başlıyoruz. Hamurumuzdan ortalama bir ceviz şeklinde bezeler hazırlıyoruz ve bunları yuvarlak şekilde ince ince açıyoruz.
6. Açtığımız hamurları tavada yağsız olarak hafif ön pişirme yapıyoruz. Pişirme işlemimiz bittikten sonra fırın telinden sarkacak şekilde hamurları sallandırıyoruz. 10 dk pişirme yapıyoruz. Böylelikle klasik tortilla ekmeği görünümü vermiş oluyoruz.
İç Harcı için:
1. Öncelikle 1 adet soğanı ve domatesi ince ince doğrayıp tavamıza zeytinyağı ekleyip hafif soteliyoruz.
2. Ardından tada! hazır tavuklarımızı ekliyoruz.
3. Paprika, toz biber, kekik, sarımsak tozu ve tuzu ekleyip üzerine domates sosunu ve yeteri kadar suyu ekledikten sonra hafif karıştırıp kısık ateşte 10 dakika kadar pişiriyoruz.
4. Piştikten sonra küçük küçük doğradığımız Chilli biberleri ekledikten sonra ocaktan alıyoruz.
Son aşama olarak tortilla ekmeğimiz ile leziz iç harcımızı birleştiriyoruz. 1 adet soğan ve 1 adet avokadomuzu da ince ince doğruyoruz. Tortilla ekmeklerimizi alıp önce tada! hazır tavuk ile yapmış olduğumuz iç harcı içine dolduruyoruz. Üstüne avokado, soğan, rendelenmiş cojita peyniri ekliyoruz ve son olarak misket limonumuzu sıkıyoruz. Afiyet olsun!
Bu yaz günlerinde suyun yaşamımızın devamı için ne kadar önemli olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Çoğu zaman su içilmediğinde vücudumuz bizlere sinyaller vermeye başlar. Hatta baş ağrısı, cilt kuruluğu veya kilo verememe gibi bazı belirtilerin biri veya birkaçını yaşamış ya da yaşıyor olabiliriz. Genellikle su içmeme kaynaklı olduğu bilinen bu belirtilerin çözümü bilinse dahi pratikte her zaman uygulayabilmek kolay olmaz. Danışılan uzmanların tavsiyeleri veya kendi farkındalığımızın sonucu olarak düzenli ve yeterli miktarda su içme hedefleri koyuyor; ancak günlük koşturmacanın içinde amacımıza bir türlü ulaşamıyor olabiliriz. Su içmeyi hayatımızın bir parçası yapmak için yazıdaki tavsiyeleri uygulamak yaşam kalitemizi artırabilir.
İnsan vücudunun neredeyse yüzde 70’inin sudan oluştuğu çocukluk çağından beri öğretilen bir bilgidir. Gün içinde terleme, dışkılama ya da metabolitik olaylar esnasında en az 1500 ml’lik su kaybı yaşanır. Bu durum bilinmesine rağmen su tüketimi konusunda birçoğumuz dikkatli değiliz. Su, bedenimizde bu kadar çok yer kaplarken, bünyemizin günlük su ihtiyacı karşılanmadığı durumlarda sağlık problemleri ile karşı karşıya kalabiliriz veya günlük aktivitelerimiz esnasında performansımız etkilenebilir.
Su içmek için sebepler bulmaya ihtiyacımız olduğu noktada bizi motive edebilecek su tüketimimize dikkat ederek sağlayabileceğiniz başlıca sonuçları şöyle sıraladık:
• Su, enerjimizi artırır. Modumuz veya performansımız düştüğü anda doping gibi bizi canlandırabilir.
• Kalp sağlığı için önemlidir.
• Vücuttaki sistemlerin düzenli çalışmasına katkı sağlar.
• Enfeksiyonların ve ödemin azalmasını sağlar.
• Baş ağrılarına iyi gelir.
• Gün içinde yaşanılan halsizliğin önüne geçer.
• Cildi temizler ve cildin elastik kalmasına yardımcı olur.
• Metabolizmayı hızlandırırken kilo verme konusunda yardımcı olur.
• Cildi beslediği ve metabolizmayı düzenlediği için saç ve tırnak problemlerinin çözümünde etkilidir.
• Günlük aktiviteler esnasında konsantrasyonu artırır.
Hem su içmenin faydalarını vücudumuzda görmek hem de yaz ayları boyunca bedenimizin maruz kalacağı fazla su kaybının önüne geçmek için aşağıdaki su tüketimi tavsiyelerini hemen yaşantımızda uygulamaya başlayabiliriz.
• Güne su içerek başlamak: Günün ilk suyu, doktor reçetesiyle verilmiş ilaç gibi düşünülüp aksatmadan içmeli.
• Her zaman yakınlarda su bulundurmak: Gün içinde evde, ofiste, yolda veya okulda olabiliriz. Nerede olduğumuzdan bağımsız olarak mutlaka çalışma ya da yaşam ortamımızda bir şişe su bulundurmak bize su içmeyi hatırlatacaktır.
• Hatırlatıcılar kullanmak: Bilgisayarın üstüne veya buzdolabına yapıştırılacak not kağıtları ile su içme alışkanlığı kazanmak konusunda iyi birer eşlikçi olabilir.
• Teknolojiden faydalanmak: Saat başı kurulacak telefon, takvim veya saat alarmları işimizi kolaylaştırabilir. Düzenli su tüketimimizi takip edebilen sağlıklı yaşam uygulamalarından birini telefonlara indirmenin de seçenekler arasında olduğunu unutmamalıyız.
• Yemek esnasında su tüketmek: Su içmeyi aksatıyor olsak dahi gün içinde mutlaka acıkıyor veya ağzımıza bir şey atma ihtiyacı duyuyor olabiliriz. Yemek tüketimi esnasında menüye sabitleyebileceğimiz bir bardak su, sindirimi kolaylaştırırken günlük hedefimize ulaşma konusunda bize yardımcı olacaktır.
• Suları tatlandırmak: İçme sularına nane, limon, tarçın veya bitki aroması gibi küçük ilaveler yaparak su içmek keyifli hale getirilebilir.
Aktif yaşam ve canlı bir cilt için su tüketimine özen göstermek kadar su ile birlikte tükettiğimiz besinlerin de önemli rolü olduğunu unutmamız gerekir. Gerek su içerken tüketeceğimiz gerekse beslenme rutinlerimize doğrudan ekleyebileceğimiz sağlıklı besinler için tada! ürünlerini inceleyebilir ve hızlıca satın alabiliriz.
Gluten içermeyen nefis tada! Biscotti kurabiye lezzetini denediniz mi? İçerdiği bitkisel yağlar, yumurta, mısır nişastası ve pirinç unu malzemelerini hiç bu kadar uyumlu görmediğinizi düşünüyoruz. Anne eli lezzetinde, özenle hazırlanan Biscotti ürünleri; bademli-kayısılı ve fındıklı-çikolatalı olarak iki farklı paket seçeneği ile beğeninize sunuyoruz.
tada! Biscotti ürünlerinde hassasiyeti olanları düşünerek gluten kullanmıyoruz. Kıtır kıtır bir atıştırmalık olan Biscotti içeriğine, lezzetli kuruyemişler ekliyoruz. Ayrıca Biscotti karışımında içme suyu kullanıyoruz. Dilerseniz kamp ve gezilerinizde, darbelere dayanıklı özel paketlerde sunulan, tada! Biscotti atıştırmalıklarını götürebilir, sevdiklerinize de ikram edebilirsiniz. Glutensiz ve lezzetli bir atıştırmalık arıyorsanız, tada! Biscotti tam sizlik!
tada! Biscotti Paket İçeriğinde Neler Var?
tada! Biscotti paketini açtığınızda hemen kayısı-badem veya fındık-çikolata birlikteliğinin kokusu iştahınızı kabartır. Bu leziz kokunun kaynağı kullanılan doğal malzemelerdir. Daha sonra atıştırmalık minik Biscotti kurabiyeleri sizleri karşılar. Nefis Biscotti kurabiyeleri tatmadan önce güzel bir çay demleyerek lezzetin keyfini çıkarabilirsiniz.
Çay Saatlerini Renklendirecek Diğer Kurabiye Önerimiz
tada! Biscotti şahane bir çay saati ikramlığı ancak dilerseniz yanına da tadına bakanların tarifinize ortak olmak isteyeceği, hem göze hem de mideye hitap eden leopar desenli kurabiyeyi ekleyebilirsiniz. Leopar desenli kurabiye için gerekli malzemeler ise şöyle:
• 150 gram tereyağı
• 1 adet yumurta
• 1,5 su bardağı pudra şekeri (evde pudra şekeri yoksa, 1 su bardağı pudra şekeri yerine 2 su bardağı toz şeker kullanılabilir.)
• ½ su bardağı buğday veya mısır nişastası
• 3 yemek kaşığı silme kakao
• 1 paket vanilya tozu
• 3 veya 4 su bardağı un
• 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
Leopar Kurabiye Yapılışı:
• Kakao haricindeki tüm malzemeleri yoğuruyoruz.
• Hamuru üç eşit parçaya bölüyoruz ve kakao tozunu iki parçaya farklı miktarlarda ekleyerek karıştırıyoruz.
• Beyaz olan parçayı merdane yardımıyla açıyoruz. diğer iki farklı renkteki hamurdan parmak genişliğinde yuvarlak parçalar oluşturuyoruz.
• Beyaz hamur üstüne bu parçaları yapıştırdıktan sonra, su bardağı yardımıyla eşit yuvarlak parçalar elde ediyoruz.
• 180 derece fırında 20 dakika pişirdikten sonra kurabiyemiz hazır. Afiyet olsun.
Yaz tatili için doğanın kucağında kamp yapmanın keyfi bambaşka…Şehrin gürültüsünden ve karmaşasından uzakta, ağaçların, kuş seslerinin içinde, yıldızların altında bir tatile kim hayır der ki? Durum böyle olunca biz de eğlenceli zaman geçirebileceğiniz farklı kamp rotaları hakkında bilgi verelim istedik. İşte hem doğaya hem tatile doyabileceğiniz kamp yerleri…
Kelebekler Vadisi
Fethiye’ye bağlı ama bir o kadar da izole bir bölge olan Kelebekler Vadisi kamp yapmak için büyük bir alana sahip. Dünya Mirası listesinde bulunan Babadağ’ın eteklerinde yer alan vadide denizin tadını çıkarabilir, keyifli yürüyüşler yapabilir ve yeşile doyabiliriz.
Köprülü Kanyon
Köprülü Kanyon, Antalya sınırında bulunuyor ve dünyanın en çeşitli bitki türlerine ev sahipliği yapan yerlerden biri olarak biliniyor. Milli park olarak koruma altında olan bu bölgeyi daha iyi tanımak için Beşkonak Köyü, Karabük köyü, Altınyaka Köyü, Olukköprü ya da Selge Antik Kenti kamp alanlarından birinde kamp yapabiliriz.
Bozcaada
Çanakkale’ye bağlı Bozcaada’nın masmavi ve buz gibi denizini duymayan yoktur. Tüm stresimizden ve yorgunluğumuzdan arınmak için özgürce kulaç atabileceğimiz berrak sudan daha güzel ne olabilir ki? Çam ağaçları ile yeşile boyanmış kamp alanı ise tam bize göre. Denize sadece 200 metre uzaklıkta bulunan kamp alanında unutulmayacak bir kamp tatili yapabiliriz.
Kazdağları - Hızır Kamp
Kazdağları yemyeşil ormanları ve tertemiz havası ile şehrin tüm yorgunluğunu en kısa sürede üzerimizden atmamızı sağlıyor. Bu görsel şölen için özel kamp alanında bulunan Hızır Kamp’ı ziyaret edebiliriz. Üstelik kamp bölgesinin kenarından akan buz gibi nehirde keyifle yüzebiliriz. Çadır kampından daha fazla konfor bekleyenler için ise alanda alternatifler de var. Doğal malzemeden yapılmış ağaç evlerde ya da taş evlerde kalabiliriz.
Kamp tatilinde ateşi hazırlamak, yemek yapmak ve yemek bulaşıklarını bekletmeden yıkamak büyük bir iş gibi görünüyor. Ancak tüm bunlar için ekstra enerji harcamak zorunda değiliz. tada! outdoor kategorisi altında yer alan sayısız seçenek sayesinde hem günlük protein ihtiyacımızı alabilir, hem de dakikalar içinde keyifle tüketebileceğimiz lezzetli öğünler hazırlayabiliriz. Keyifli, enerjik ve unutulmaz bir kamp tatili için https://store.tada.com.tr/pages/tada-outdoor kategorisi ile her zaman yanınızdayız!
Tüm ailenin bir araya geldiği, misafirlerle evlerin şenlendiği bayramlar, lezzetli sofralarla daha da güzelleşiyor. Bayram lezzeti denildiğinde ise çoğumuzun ilk aklına gelen tatlılar. Bayram tatlıları, bayram sofralarının ve çay ikramlarının olmazsa olmazlarından. İşte hafif ve sağlıklı bayram tatlıları arayanlara öneriler!
Sağlıklı ve Lezzetli Alternatifler
Şerbetli tatlılar genel olarak bayramların baş tacı gibi düşünülüyor. İştah açıcı baklavaları yedikçe yiyesimiz geldiği doğru…Ancak aklımızda bulundurmamız gereken bir şey var. Bu cazibeli tatlılar, aşırıya kaçtığımızda kan şekerini yükseltebilir, kilo almaya neden olabilir ve hatta bazı sindirim problemlerine sebep olabilir. O zaman gelin daha hafif alternatiflerden bahsedelim:
• Dondurma: Özellikle sıcak aylara denk gelen bayramlarda ağır tatlılar yerine içinizi serinleten dondurmaya ne dersiniz? Bol sütlü ve meyveli dondurma çeşitleri hem misafirlerinizin ve sizin ferahlamanıza yardımcı oluyor hem de tatlı gereksiniminizi karşılıyor. Dondurmayı toplar halinde kuplarda, sütlü tatlıların üstünde ya da kağıt helva arasında tüketebilirsiniz. Ayrıca dilerseniz glutensiz dondurma çeşitlerini de tercih edebilirsiniz.
• Cheesecake: Tabanında yulaf ezmesi, yulaflı bisküvi gibi sindirimi kolaylaştıran ürünlerin kullanıldığı cheesecake, bayram ikramlarının en lezzetli parçası olmaya aday. Çilekli, limonlu, vişneli, orman meyveli… Bu lezzeti yemeklerden sonra ya da canınız tatlı istediğinde tüketebilirsiniz.
• Magnolia: Muhallebinin en gösterişli hali olarak kabul edilen magnolia da sağlıklı ve lezzetli bayram tatlıları arasında yer alıyor. Çilek, muz ya da şeftali gibi yaz meyveleri ile süslenmiş magnolia’ya misafirleriniz bayılacak.
• İncir Dolması: İncir, ister taze ister kuru şekilde tüketebileceğiniz sağlıklı lezzetlerden biri oluyor. İncir ve hurmanın bir araya geldiği incir dolması ise midelere bayram yaşatıyor. Hurma püresi ile doldurulmuş incirler, lif bakımından da zengin olduğu için aynı zamanda sindirimi kolaylaştırıyor.
• Yulaf topları: Lifli gıdaların başında gelen yulaf, muzla bir arada kullanıldığında hem sağlıklı hem de lezzetli bir tatlıya dönüşüyor. Tarçın ya da hindistan cevizi ile tatlandırabileceğiniz yulaf toplarını sıcak ya da soğuk içeceklerin yanında ikram edebilirsiniz.
• Bademli / Kayısılı / Portakallı / Fındıklı kurabiye: Farklı lezzetlerle hazırlanan kurabiyeler, çayın, kahvenin ya da meyve suyunun yanında mükemmel bir tamamlayıcı oluyor. Üstelik kurabiyeler, glutensiz alternatifleri sayesinde, gluten intoleransı olan herkese hitap ediyor. Bayramda tatlı alternatifi arayanlara özel, hem glutensiz hem de sağlıklı lezzetler tada!’da!
Tatlıyı Ne Zaman Yemeliyiz?
Bayram için ağır tatlılar yerine hafif tatlılar seçtik diyelim. Peki bu lezzetli tatlıları ne zaman yemek gerekiyor? Tatlıyı hemen öğünden sonra yemek, kan şekerinin dengesiz bir şekilde yükselmesine neden olabiliyor. Bu nedenle öğünlerden sonra en az 40-45 dakika beklemeye özen göstermelisiniz.
İyi bayramlar…
Yıllar geçtikçe ve dönemler trendlerin odağına göre değiştikçe seyahat anlayışı da değişim gösterir. Günümüzde birçoğumuz sürekli otelde dinlenmekle geçen seyahatler yerine daha etkileşim dolu deneyimsel seyahatleri tercih ederiz. Deneyimsel seyahatler sayesinde bölgenin kültürüne ve tarihine hakim olurken aynı zamanda çeşitli aktivitelerde yer alarak keyifli vakit geçirebiliriz. 2010’lu yıllardan sonra popülerliğini artıran deneyimsel seyahat en basit anlatımıyla içerisine dahil olabileceğimiz çeşitli aktiviteler içeren seyahatlere verilen isimdir.
Türkiye’de ve dünyada birçok farklı deneyimsel seyahat noktası bulunur. Festivaller, yürüyüşler ve turlar deneyimsel seyahatlere örnek olarak verilebilir.
Deneyimsel Seyahat Rotaları
Burning Man - Amerika Birleşik Devletleri
Her yıl Ağustos-Eylül aylarında Black Rock Çölü’nde gerçekleşen bu festival günün her saatinde müzik ve eğlence imkânı sunar. Çölde çadırda kalacağımız bu festival süresince dünya çapından birçok başarılı ismi dinleyebilme fırsatını elde edeceğiz. Burning Man bir festival olarak da bilinse de organizatörler Burning Man’i bir ‘toplum ve sanat deneyi’ olarak tanımlar. Zira Burning Man’de ATM’ler bulunmaz, telefonlar çekmez ve şehre ulaşım kısıtlıdır.
Marakeş – Fas
Otantik şehir Marakeş! ''Tanrıların Ülkesi'' olarak da anılan şehir, toprağın renginden ötürü ‘Kızıl Şehir’ olarak da bilinir. Kuzey Afrika’nın egzotik şehirlerinden olan Marakeş, Fas’ın başkentidir. Yürüyerek keşfedebileceğiniz şehirde; müzeleri, sarayları ve dini yapıları gördükten sonra kendinizi film sahnesindeymiş gibi hissedebilirsiniz. Farklı kültürler ve lezzetler deneyimlemek için Fas, turistlerin en çok tercih ettiği yerler arasında yer alıyor.
Holi Festivali – Hindistan
Holi Festivali, Hindistan'dan baharın gelişini kutlamak amacıyla kutlanır. Festivalin bir diğer adı da ''Renklerin Festivali''dir. Hint halkının yüzlerini rengarenk boyadığı festivalde, daha sonra boyaları birbirlerine atarak baharın gelişini kutlarlar. Festival, baharın çok renkliliğini ve yeniden doğuşu simgeler.
Çoruh Nehri - Artvin
Dünyanın en hızlı ve en derin nehirlerinden birisi olan Çoruh Nehri deneyimsel bir seyahat için oldukça uygun bir seçim. Kano ve nehir kayağı gibi akarsu sporlarını nehrin çevresinde yer alan eşsiz bitki örtüsü eşliğinde gerçekleştirebiliriz. Çoruh Nehri’nde akarsu sporlarını adrenalin içerisinde gerçekleştirirken aynı zamanda nesli tükenmekte olan çeşitli canlıları da görebilme fırsatına sahip oluruz.
İster yalnız istersek de sevdiklerimizle Artvin’de yeni bir deneyimsel seyahate atılmaya karar verdiysek ve öğünlerimizi sağlıklı bir şekilde geçirmek istiyorsak, birbirinden lezzetli tada! hazır yemeklerini de deneyebiliriz!
Kapadokya - Nevşehir
Pers, Roma, Selçuklu ve Osmanlı gibi devletlere tarih boyunca eşlik etmiş büyülü bir nokta olan Kapadokya’da eşsiz yapıların tadını sürreal sıcak hava balonları eşliğinde çıkarabiliriz. 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış ve tarih boyunca birçok efsaneye konu olmuş Peribacalarını görebiliriz.
Farklı Bir Gezi Rotası: Katar
Sıcak havaları ve eşsiz deneyimleri sevenlerin yeni tatil rotası her mevsimi ayrı güzel olan Katar! Kış aylarında bile 20 derecenin altına düşmeyen havası ile üşümekten hoşlanmayanların uğrak noktası oluyor. Sahil ve plajları dünyanın her yerinden turist çekmeye devam ederken asıl heyecan ise yapılan aktivitelerde. Üstelik dünyanın en güvenli 2. kenti oluşu, Türkiye’den vizesiz gidilebilmesi de her geçen gün rotasını buraya çevirenlerin sayısını artırıyor. Bütçeye göre farklı konaklama seçeneklerinin olması da her kesimden insanı kendine çekiyor.
Katar’da istersek dünyanın en büyük otellerinde konaklayabilir, istersek güzelliği dillere destan bir iç deniz olan Khor al Adaid civarında kamp yapabiliriz. Gezi sırasında lezzetli yemeklerden vazgeçmeden bütçeden tasarruf yapmak istediğimizde her molada tada! yanımızda!
Aksiyon Severlerin Yeni Gözdesi
Katar’ın devasa kum tepeleri üzerinde ATV ile eğlenceli bir gezintiye çıkmak mı yoksa eşsiz sahil manzarası eşliğinde jet skiye binmek mi? Katara gittiğimiz zaman aklımıza gelen bütün aksiyon dolu sporları yapmak için imkânımız var. Kitesurfing için ideal rüzgâr hızı ile birleşen masmavi deniz aynı zamanda kano ve kayak gibi aktiviteler için de oldukça sakin. Katar gezisi sırasında aklımıza gelebilecek sualtı ve su üstü birçok farklı aktiviteyi benzersiz doğa ve parlayan güneş altında yapabiliriz.
Çöl Üzerinde Eşsiz Bir Yolculuk
Türkiye’de çöl olmadığı için Katar’a gelenlerin ilk görmek istedikleri yer burası oluyor. Çölün kendine özgü doğasını keşfetmek için de turistik bölgede birçok farklı alternatif bulunuyor. Deve ve atlar ile yapılan geleneksel bir gezintinin ardından yerel lezzetleri tadabiliriz. Maceracı bir günümüzde isek Katar’ın meşhur kum sörfünü de deneyebiliriz. ATV araçlarının arkasına bağlanan sörf tahtaları üzerinde de çölün keyfini çıkarabilir, ardından serinlemek için tekrar sahile gidebiliriz.
Vahşi Yaşamı Yakından Görmek
Su altındaki yaşamı görmenin en iyi yolu scuba diving aktivitesi ile Katar’ın derinlerini keşfetmekten geçiyor. Aşınan kireç taşlarının oluşturduğu şekiller, batıklar ve birçok rengarenk deniz canlısını yakından görmenin heyecanını yaşayabiliriz. Toprak üstündeki vahşi yaşamı görmek için de Al Thakira Mangroves bölgesine uğrayabiliriz. Mangrov ormanlarının eşsiz güzelliğini izleyerek kano ile suyun üstünde ilerleyebiliriz. Tüm yolculuklara ve maceralara eşsiz lezzetlerle eşlik eden tada! ile her yerde keyifli bir sofra kurmamız mümkün!
İstanbul Keşfi: Pera Palace
Büyülü şehir İstanbul! Her an, bu kadim kentin özenle sakladığı bir gizeme tanıklık edebiliriz. Yeni bir sokak, yeni bir manzara, yeni bir ağaç, yeni bir yapı! İstanbul’da keşfetmenin sonu yoktur. Bu şehrin gediklileri, sadece yeni bir yer keşfetmek merakı ile bile sokakları arşınlayabilir. Bu keşif yollarında, bir eski yapı bize tarihin içinden el sallarken bir ahşap ev de cumbalı balkonuyla bize “merhaba” der. Bu sürpriz yapıların selamını alırken şaşkınlığımıza eklenen gülümsemeyi, keşif sevenler çok iyi anlayacaktır. Şimdi de Beyoğlu’na doğru yola çıkıyoruz!
Bir İstanbul Markası Olan tada! ile Pera Palace’ı Keşfediyoruz
Beyoğlu sokaklarından Tepebaşı’na geçip Meşrutiyet Caddesi’ne ulaşıp yüzümüzü Haliç’e döndüğümüzde, arkamızda zarafetiyle yükselen bir abideyi keşfederiz. Pek çok hikâyeye ev sahipliği yapmış bir İstanbul klasiği: Pera Palace! Hani deriz ya, duvarların dili olsa da konuşsa, işte öyle büyülü bir yapıdır burası. Yanına yaklaştığımızda, mutlu insan sesleri ve vals müziği karşılar sanki bizi. 1895’te açılışının yapıldığı balodan geliyor olabilir bu sesler. Biraz daha dikkatli dinlediğimizde Christie’nin odasından gelen daktilo seslerini bile duymak mümkün olabilir.
İçine girdiğimiz andan itibaren tarih kokusunu aldığımız bu otel, Orient Expresi yolcularının konaklaması amacıyla, dönemin mimari yapısına uygun olarak inşa edilir. 16’sı süit 115 odası bulunan bu zarif otel, Türkiye’nin ilk elektrikli asansörünü de bünyesinde barındırır. Birinci derecede tarihi eser olan Pera Palace, restorasyondan geçer, bakımı yapılır. Pera Palace, zamanla pek çok devlet adamını, sanatçıyı, yönetmeni, oyuncuyu ağırlayan bir otel haline gelir. Yazar Agatha Christie ve Hemingway, Aktris Greta Garbo, First Lady Jacqueline Onassis Kennedy, yönetmen Hitchcock ve daha nice iz bırakan insan şimdilerde müze-otel olarak hizmet veren Pera Palace’ın odalarında dinlenir. Şimdilerde; isimleri, süitlere verilen bu önemli isimlerin, kaldıkları odalarda eşyaları sergilenir. Örneğin; Agatha Christie'nin odasında meşhur “anahtar” sırrı, daktilosunun hemen yanında yer alır.
101 nolu odası ise çok özeldir. Pera Palace, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü defalarca misafir etmiştir. Mustafa Kemal’in, 1917’den sonra, cepheden İstanbul’a döndüğünde bu otelde konakladığı bilinir. Belki de Cumhuriyet fikri, Meşrutiyet Caddesi’nde bulunan bu otelin 101 nolu odasında olgunlaşmıştır. Atatürk’ün kişisel eşyalarının da sergilendiği bu oda, müze olarak misafirlerini ağırlamaya devam eder.
tada! ile Yola Çıkın…
Bizleri, Pera Palace’ın yüksek tavanlı Kubbeli Salonu’ndan gelen piyano sesleri uğurlarken acıktığımızı anımsarız. Neyse ki; bir İstanbul markası olan tada! her zaman çantamızdadır.
Şimdi tada!’nın damak tadımıza uygun, lezzetli ve sağlıklı çeşitleriyle İstanbul sokaklarını keşfe çıkabiliriz.
Ketojenik Diyet
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte kışın alınan kilolardan kurtulmanın yollarını ararız. Önce spor salonlarında ter döker, ardından da bin bir çeşit diyetten birini seçmeye çalışırız. İşte tam da böyle bir durumdaysak, birçok insanın kilo vermek ve sağlıklı bir yaşama adım atmak için uyguladığı bir diyet olan ketojenik diyeti deneyebiliriz. Ketojenik diyet yaparken ihtiyaçlarımıza uygun glütensiz lezzetleriyle tada! yanımızda!
Ketojenik Diyet Nedir?
Ketojenik diyet kavramsal olarak ilk kez 1921 yılında Russel Wilder tarafından kullanıldı. O dönemde epilepsi tedavisine ek olarak ortaya çıkarılan bu beslenme biçimi gün geçtikçe popülerleşti. Günümüzde sağlıklı beslenme düzeni oluşturmak isteyenler de bu diyeti sık sık tercih ediyor. Diyetisyenler tarafından da önerilen bu diyeti yapmadan önce mutlaka bir uzman görüşü almalıyız.
Diyetin temeli, karbonhidratı önemli ölçüde azaltıp yağ ve protein tüketimini artırmaya dayanıyor. Yani örnek verecek olursak makarna yerine balık ve zeytinyağı tüketerek vücudumuzun yağ yakması sağlanmaya çalışılıyor. Bu duruma ketozis adı veriliyor. Ketozis gerçekleştiğinde vücudumuz yakılan yağ ile elde edilen enerjiyi kullanıyor. Ayrıca Ketojenik diyet ile birlikte kan şekeri ve insülin düzeylerinde düşüşler meydana geliyor.
Ketojenik Diyet Nasıl Uygulanır?
Ketojenik diyetin uygulanmasında birkaç farklı çeşit vardır. Bunlar:
• Standart Ketojenik Diyet: Bu ketojenik diyet tipini uygulamayı planlıyorsak karbonhidrat oranı yaklaşık %10, protein oranı %20 ve yağ oranı %70 şeklinde bir dağılım yapmamız gerekiyor.
• Döngüsel Ketojenik Diyet: Bu tip diyette, ketojenik yapılan günlerin arasında yüksek karbonhidrat alınan günler de vardır. Örneğin; 3 gün ketojenik diyet sonrası 1 gün yüksek karbonhidrat, sonrasında tekrar 3 gün ketojenik diyet şeklinde bir düzen oluşturulur.
• Hedeflenmiş Ketojenik Diyet: Bu türde egzersiz öncesi ya da sonrasında karbonhidratla beslenme düzeni oluşturmamız mümkündür.
• Yüksek Proteinli Ketojenik Diyet: Standart diyete göre daha fazla oranda protein alımı yapılır. Diyetteki ortalama besin oranları; %5 karbonhidrat, %35 protein ve %60 yağ şeklindedir.
Ketojenik diyet yapmaya karar verdiysek, mutlaka bir diyetisyene danışmalı ve ihtiyaçlarımıza uygun olup olmadığını öğrenmeliyiz. Bu sayede kilo vermenin dışında aynı zamanda sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturabiliriz.
Yazın gelmesi ile çocukların ve yetişkinlerin en sevdiği yiyeceklerden biri olan dondurmanın da sezonu açılıyor. Güneş tepede parlarken ve havalar her geçen gün ısınırken buz gibi bir dondurma tüm yiyecekleri aşıp en çok istenilenlerin zirvesine oturuyor. Yaz meyvesi olarak bilinen kıpkırmızı çilekler de taze taze çıkmışken kendimiz için lezzetli bir dondurmayı birkaç saat içinde hazırlayabiliriz. Dondurmalı atıştırmalık saatine lezzetli bir glutensiz kurabiye ya da biscotti eklemek istersek de tada! sağlıklı ürün çeşitleriyle her daim yanımızda!
Tatlıdan Vazgeçemeyenlere…
Yaz geldikçe hava sıcaklıkları artıyor, çocuklar da doğal olarak serinlemek istiyor. Özellikle deniz sezonunun açılması ile çocukların canı her yerde gördüğü rengarenk dondurmalardan çekiyor. Çocuğumuz için zararlı malzemeler içermeyen sağlıklı bir dondurmayı kendi elimizle hazırlayabiliriz. Peki, çocuklar için sağlıklı dondurma tarifi nasıl olur?
Taze çilekleri sap ve yapraklarından ayırıp güzel bir şekilde yıkayarak işe başlıyoruz. Ardından yaklaşık 3 saat boyunca derin dondurucuya koyarak çileklerin tamamen donmasını bekliyoruz. Sürenin sonunda rondoya zarar vermesin, biraz yumuşasın diye çilekleri çıkarıp 15 dakika oda ısısında tutuyoruz. Ardından çilek, tatlı olması için, bal ve sütü rondoya atarak iyice homojen hale gelene kadar karıştırıyoruz. Hazırladığımız karışımı ister küçük kaplarda çubukla beraber ister bütün halde en az 6 saat dondurup ardından çocuklarla beraber afiyetle yiyoruz.
Ben Tatlı Yiyemem, Diyetteyim Diyenlere…
Öğünlere dikkat ettiğimiz günlerde diyet dondurma yiyebiliriz. Yeter ki üretimini biz yapalım ve içindeki malzemelerden emin olalım. Tatlı kullanımından kaçarak ya da miktarı azaltarak diyete uygun bir çilekli dondurma yapabiliriz.
Yaklaşık 175 gram çileği temizleyip 3 saat donduruyoruz. Ardından 1 yemek kaşığı süzme yoğurt ile rondodan geçiriyoruz. Diyette tatlı kullanıyorsak 1 kaşık da süzme bal koyabiliriz. Ardından bu karışımı dondurup tadını çıkararak yiyoruz.
Bonus: Ev Yapımı Külah!
El yapımı dondurmamız için havalı bir külah yapmak da çok kolay!
3 yumurta ve yarım çay bardağı şekeri güzelce çırptıktan sonra yarım su bardağı erimiş tereyağı, 1 çay kaşığı kabartma tozu-vanilya ve 1 su bardağı un ile karıştırıyoruz. Ardından bu karışımı tost makinesi ya da tavada pişirebilir, soğumadan külah şeklini verebiliriz.
Kahvaltıda çorba içmek güne iyi bir başlangıç demektir ve dünyanın birçok yerinde bu bir kültür haline gelmiştir. Örneğin, Asya’da sıklıkla yapılan “Pho” adlı çorba şehriye ve pirinç karışımından oluşur, sabahları kahvaltıda tercih edilir. Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı sağlıksız atıştırmalıklarla geçiştirmek yerine, besleyici bir çorbayla yapmak gün içinde daha enerjik hissetmemize yardımcı olur.
Sindirimi zorlamayan, sağlıklı ve lezzetli sebze çorbaları, kahvaltı için idealdir. Vitamin deposu olan yeşil sebzeler ve çeşitli baharatlarla tatlandırılan çorbalarla hem soğuk günlerde içimizi ısıtabilir, hem de hafif ve besleyici bir öğünle güne başlayabiliriz. Diyetimize uygun şekilde tercih edebileceğimiz tam tahıllı bir dilim ekmek, kahvaltıda ihtiyaç duyduğumuz tüm vitamin, protein ve karbonhidratı almamızı sağlar.
Diyetlerimizde en iyi alternatiflerden biri çorbalardır. Tekdüze bir beslenme rutininden sıkıldığımızda, birçok çeşidini bulabileceğimiz çorbalar kahvaltının yıldızı olabilir. Spor ve egzersizleri yoğun bir şekilde yaptığımız günlerde tada! yayla çorbası, vücudumuzun protein ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Sağlıklı ara öğünlerle desteklediğimiz bir kahvaltı sayesinde öğlen yemeğine kadar enerjimizi koruyabilir, günün temposuna ayak uydurabiliriz.
Vücudumuzun ihtiyaçlarına uygun en sağlıklı çorbalarla diyetimizi desteklememiz de mümkün. Düşük kalorili ve besleyici çorbalarla yeni güne taze bir başlangıç yapabiliriz. Bu sayede hem dengeli hem de hafif bir öğün oluşturabiliriz.
Çorbalar besleyici olmasının yanı sıra sindirim için de faydalıdır. Şişkinlik ve sindirim sorunları yaşadığımız günlerde, kahvaltıda çorba içmek kendimizi iyi hissetmemize yardımcı olur. Domates çorbası gibi hafif ve sağlıklı alternatifler, sabah kahvaltısı için ideal bir seçenektir. Kolayca ısıtabileceğimiz çorbalarıyla en yoğun günlerde bile dengeli beslenme düzenimizi koruyabilir, keyifli bir kahvaltının tadını çıkarabiliriz. Damak tadımıza göre tercih edebileceğimiz domates çorbası gibi birbirinden lezzetli seçenekleriyle ta!da! ürünleri her öğünde çok sağlıklı!
Bahar, doğanın yeniden doğuşu ve yenilenme mevsimidir. Baharı birçok ülke kendi kültürlerinde festivaller, geçit törenleri, partiler ve diğer karnaval benzeri etkinliklerle kutlar. Bahar demek aynı zamanda havanın ve güneşin tadını çıkarmak demektir. Bahar şenlikleri de bunun için en iyi yollardan biridir. İşte Dünya'daki en popüler bahar geleneklerinden sekizi!
Bu festival, Çin ay takviminde ilk ayın 15. gününe denk gelir ve kışın sonunu işaret eder. İnsanlar havai fişekler, fenerler ve renkli kağıt oyuklardan yapılmış kolyelerle baharın gelişini hep beraber kutlarlar.
1865 yılına dayanan bir gelenek olan bu geçit töreni, her yıl Paskalya Pazarından önce New York City'deki Beşinci Cadde'de gerçekleşir. Müzik eşliğinde yapılan bu geçit töreninde baharın gelişi coşkuyla karşılanır.
Her yıl Şubat veya Mart aylarında Rio de Janeiro'da düzenlenen bir karnavaldır. Canlı atmosferi ve renkli şamandıraların yer aldığı gösterişli geçit törenleriyle, Brezilya'nın her yerinden ve yurtdışından birçok ziyaretçiyi kendine çeker.
Bu Hindu festivalidir, Mart veya Nisan başında iki gün boyunca gerçekleşir. Festivalde iyi şans, doğurganlık ve mutluluğu temsil eden, eski bir geleneğin parçası olarak alana renkli tozlar serpilen bu gelenekle Hindular baharın gelişini kutlarlar.
Her yıl 20 Mart'ta İngiltere'nin Wiltshire kentindeki Stonehenge'de yapılır. İngilizlerin severek devam ettirdikleri bu gelenekte de baharın gelişi büyük bir coşkuyla kutlanır.
Rusların severek kutladıkları yaz festivalleri arasında yer alan bu bayramda kışa veda edilirken, bahar yöresel yemeklerden olan bliniler ile karşılanır. Blini Rusça’da gözleme anlamına gelir.
Her yıl yapılan Venedik Karnavalı, bir maskeli balo atmosferinde gerçekleşir. Herkesin maskeler takarak eğlence için bir arada geldiği festivalin tarihçesi bahar tanrıçası Eotre’ye kadar uzanır.
Tayland’da her yıl baharın gelişiyle birlikte bu festivalde coşkulu kutlamalar gerçekleştirilir. Üç gün süren festivalde Taylandlılar inançlarına göre Buda figürlerinin üzerine su dökerler ve bu yolla arındıklarını düşünürler.
Baharın gelişi, yenilenmeyi müjdeler. Bu nedenle bahar hem vücudumuzu arındırmak hem de sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak için en ideal zaman olabilir. Spor ve egzersizlerle destekleyebileceğimiz diyetlerle biz de baharın enerjisini coşkuyla karşılayabiliriz. Sağlıklı beslenmeye ilk adımı atmak için ta!da! dünyasını keşfetmenin tam zamanı! Lezzetli ve besleyici alternatiflerle diyetimizi oluşturalım, baharın gelişini sağlıkla kutlayalım.
Kışın zorlu günlerine veda edip artık baharın kapısı aralandığı zaman doğayla birlikte içimizdeki yaşama sevinci de yeniden canlanır. Tüm kışın verdiği ağırlık sadece psikolojik etki olarak değil tartıda da karşımıza yükselmiş sayılar olarak çıkabilir. Baharın güzel günlerini üstümüzdeki ağırlıktan kurtulmak için değerlendirmek istiyorsak tam da bunun için sihirli sayılabilecek besinler var! Baharın gelişiyle fit olmak ve yaza hazırlanmak için destek olurken toksinlere veda etmeyi de sağlayacak öneri ve vücut detoks tarifleri yazımızda.
• Her güne erken saatte uyanıp büyük bir bardak limonlu, salatalıklı ve naneli ılık su içerek başlayabiliriz. Birkaç kuru kayısı da bağırsaklarımızın temizlenmesinde oldukça yararlı. Ardından 30-45 dakikalık bir yürüyüş ile terleyip, istersek egzersiz ile destekleyebilir ve toksinleri bu yolla atabiliriz.
• Kahvaltı, öğle ve akşam yemeğini ilk 2-3 gün genellikle sıvı ağırlıklı yiyeceklerle tamamlamalı, ardından 7. güne kadar bol meyve ve sebze ile beslenmeliyiz. Özellikle ananas, greyfurt, portakal ve elma detoks için en sevilen meyveler arasında. Sebze olarak da kereviz, sarımsak, enginar, havuç ve lahana türlerini tercih edebiliriz.
• Gün içinde bitki çayları ile vücudun arınmasına yardım etmeyi ihmal etmemeli ama 2-3 fincanı da aşmamalıyız. Ne de olsa her şeyin fazlası zarar! Bu dönemde kafein, yağlı, tuzlu yiyeceklerin yanı sıra hayvansal gıdalardan da uzak kalmak da hafifletici etki gösterir. Her gün hayatın ana kaynağı olan suyu bolca içmeyi unutmamalıyız. Ölçüsünü belirlemek ve takip etmek için şişeler kullanabiliriz.
• Beslenme ve egzersizleri rutine bağlamak ile yetinmeden, sağlıklı yaşamı hayatın her alanına uyarlayarak; kimyasal ağırlıklı parfümler, ağır temizleyiciler hatta mümkünse teknolojik cihazların radyasyonundan vücudumuzu birkaç gün koruyabiliriz. Mümkün değilse, kaktüsler radyasyon emici olduğu için teknolojik cihaz yakınına yerleştirilebilir.
Vücuttaki ödemin atılmasına yardımcı olan detoks suları da sağlıklı bir gün için en ideal seçeneklerdendir. Detoksun ilk günü için en sağlıklı tarifi hazırlayarak, vücudumuzu güçlendirmemiz ve toksinlerden arındırmamız mümkün olur.
Meyveler arasından ananas, muz ve kivi; sebzeler arasından kereviz sapı ve ıspanak güzelce seçilir ve sirkeli suda yıkanarak temizlenir. Tüm malzemeler blender içine istenilen oranda konulduktan sonra bir bardak su ile birlikte öğütülerek içime hazır hale getirilir. İstersek su yerine badem sütü ya da Hindistan cevizi suyu kullanarak da lezzetini daha fazla arttırabiliriz.
Vücudu arındırma detoksunun ardından öğünlerimizi sağlıklı hazır yemeklerle tamamlamak için ta!da! ile birçok lezzetli alternatife ulaşmak mümkün!
Her yıl kışın bizi terk ettiğini ısınmaya başlayan havalardan, yeşillenmeye başlayan filizlerden ve artık dışarıda daha fazla vakit geçirme isteğinden anlayabiliyoruz. Bu dönemde sırası ile cemrelerin düşmesi ile doğa canlanmaya, kuşlar en neşeli şarkılarını şakımaya başlıyor. Eşsiz doğa manzaralarını izlemek için şehirdekiler hafta sonu kaçamakları yapmaya, doğa ile iç içe yaşayanlar ise etrafı keşfetmeye daha çok vakit ayırıyor. Peki canlanan doğada neler yapabilir, nasıl kışın tüm kasvetini üzerimizden hızla atabiliriz?
Yazın neşesi, baharın mis kokulu çiçekleri derken içimiz yaşama sevinciyle doluyor. Baharın tadını çıkarmak için en iyi yollardan biri de elbette ki piknik yapmak. Yemyeşil doğada sevdiklerimizle geçirilen vakitler stresin hızla uçup gitmesini de sağlıyor. Lezzetli yiyecekler ve hafif tatlılarla, tada! glütensiz ürünler ile birlikte yeşil kırların üzerinde hem karnımızı doyurabilir hem de manzaranın tadını çıkarabiliriz.
Huzur dolu saatler için kendimizi doğa ile baş başa bırakmanın yollarından biri de elbette ki outdoor aktiviteler yapmak oluyor. Dağda patikalar arasında dolaşarak trekking yaparken ormandaki çeşit çeşit ağacın kokusu, yeni açan çiçeklerin tazeliği ile huzur bulabiliriz. Elbette outdoor aktivite denildiği zaman kamp yapmayı da unutmamalıyız. ta!da! outdoor yiyecekleri arasından en lezzetli olanları çantamıza atarak hafta sonu için iki günlük bir kamp planlayabilir, işin ve okulun tüm sorumluluğundan uzak huzurla dolu zaman geçirebiliriz. İmkanların kısıtlı olduğu dağlık ve sahil alanlarda lezzetli ev yemekleriyle sağlıklı öğünler için hazır paketleri ısıtmamız yeterli.
Havalar ısındığına göre çevrede bisiklet süren kalabalık arkadaş gruplarını ve çocukları görmemiz hiç de şaşırtıcı değil. Şehir içinde ya da günübirlik ziyaret edilen mesire yerlerinde bir bisiklet kiralayarak çevreyi keşfederken aynı zamanda egzersiz yapıyor olmanın mutluluğu da ayrı bir haz verir. Bisiklet turu sırasında acıkırsak, piknik sepetimize yerleştirdiğimiz lezzetli ve sağlıklı ta!da! atıştırmalıklar ile öğünümüzü tamamlayabiliriz.
Doğa ile iç içe olmanın bin bir yolunu ister tek başımıza istersek de sevdiklerimiz ile deneyebilir, bahara hoş geldin derken neşeli anları en güzel fotoğraflar ile ölümsüz hatıralara dönüştürebiliriz.
Davetkâr kokusuyla akılları baştan alan bir fincan kahve, zor toplantı sonralarına da keyifli arkadaş buluşmalarına da aynı lezzetle eşlik eder. Günün hangi saati olursa olsun, oturup biraz soluklanmak istediğimizde aklımız hep bu baş döndürücü kokunun peşinden gider.
Her damak tadı ayrı, herkesin favori kahve çeşidi farklı olsa da 40 yıllık hatır taşıyan Türk kahvesinin yeri her sofrada aynıdır. Bol köpüğü, yoğun tadı ve rahat içimi sayesinde günün her anına eşlik edebilen Sahure Hanım kahvesi ile misafirleri ağırlamak çok keyifli.
Saray mutfağından bugünkü sofralarımıza tüm zarafetiyle taşınan Türk kahvesi yüzyıllardan beri damaklarımızı şenlendirmeye devam eder. Mühürlü ve ince çekimli Sahure Hanım Kahvesi’yle ise her yudum daha güzel.
Lezzeti kadar sunumuyla da göz dolduran Türk kahvesini bir bardak su ve tatlı ikramlar ile sunmak ise adettendir. İster misafirinizi etkilemek isterseniz de kendinizi şımartmak için kahvenizin yanına keyfinizi taçlandıracak ikramlar eklemeyi ihmal etmeyin. Tatlı yiyip tatlı konuşmak için şu ikram önerilerini değerlendirebilirsiniz:
• Lokum ve Çikolata: Türk kahvesi deyince akla ilk gelen ikram lokum ve çikolatadır. Kahvenin ardından ağızda kalan yoğun telve tadını gidermek amacıyla ikram edilmeye başlayan bu ikili, zamanla Türk kahvesinin ayrılmaz bir parçası haline gelir.
• Badem Ezmesi: Tıpkı Türk kahvesi gibi Osmanlı saray mutfağına dayanan bu yoğun lezzet, lokum ve çikolata ikilisine alternatif bir ikram olabilir.
• Çikolatalı Toplar: Un haline getirdiğiniz bisküvilere ekleyeceğiniz eritilmiş çikolata ile lezzet dolu toplar yapabilirsiniz. Topların üzerine hindistan cevizi ve fındık parçaları serperek ikram etmeyi unutmayın.
• Kekli Truffle: Klasik kek tariflerinin dışına çıkmak isterseniz hazırladığınız kekleri iyice ufalayın ve üzerine yavaş yavaş süt ilave edin. Kıvam alan karışımdan parçalar alarak yuvarlayın ve kekli truffle’niz hazır!
• Kuru Meyveli Kurabiye: Meyveli kurabiyeler, içerdikleri hafif aromalar ile yoğun Türk kahvesi lezzetini dengeleyerek harika bir ikram seçeneği olurlar. Eğer kurabiye hazırlamaya vaktiniz yoksa sizin için pişirdiğimiz tada! kayısılı bademli kurabiyeleri keyifle ikram edebilirsiniz.
Sağlığa olan faydaları saymakla bitmeyen kayısı, aynı zamanda kurabiye tariflerinin de olmazsa olmazıdır. Bir de bu lezzet kıtır badem parçalarıyla buluşunca dayanılmaz bir hale gelir.
Kurabiye pişirmekle uğraşmak istemeyenler için tada! kayısılı bademli kurabiye mükemmel bir seçim olur. Ayrıca kahve keyfiniz kadar sağlığınızı da düşündüğümüz için kayısılı bademli kurabiyemizi, çölyaklı tüketicilere uygun olarak hazırladığımız glutensiz formülle üretiriz.
Kurabiyenizin yanına kahveniz ise Sahure Hanım’dan!
Köyleri kim sevmez ki? Yorucu şehir keşmekeşinden uzaklaşmayı istediğimizde, ana vatanımız doğaya dönmeyi dilediğimizde ilk başvurduğumuz yerlerdir köyler. Dünyanın sayısız yerinde gidip görülesi köyler var. Muhteşem güzellikleri ile duyanın seyahat etmek için yerinde duramadığı köylerden birkaçını sizler için derledik, işte dünyanın en güzel köyleri!
• Oia, Yunanistan
• Halong Bay, Vietnam
• Göreme, Nevşehir, Türkiye
Dünyanın en güzel köylerinden biri olan Oia, Yunanistan’ın 200 kilometre ötesinde bulunan turistik bir ada. Volkanik bir adalar grubu üzerinde kurulmuş Oia, tamamıyla mavi ve beyaz renklere bürünmüş durumda. Akıllara durgunluk veren büyük koyu ve muhteşem görselliğiyle gelenleri büyüleyen bir yer.
Dünyanın en güzel köylerinden biri olan Oia’da gün batımları oldukça popüler. Siz de burada olmak ve romantik gün batımları eşliğinde sevdiklerinizle bir şeyler atıştırmak istiyorsanız size harika bir haberimiz var, tada! outdoor seçeneklerine göz atarak bu muazzam yerde tatil yapmadan önce ev yemeği tadında lezzetleri de yanınızda götürebilirsiniz.
Dünya’nın en güzel köyleri listesinin incisi Halong Bay, Vietnam turu düşleyen gezginlerin hayallerini süsleyen bir lokasyon. Uzakdoğu’nun etkileyici ve mistik olan bu ülkesi Vietnam, kültürel yapısı ve tarihi birikimiyle oldukça dikkat çekici. Bu ülkede parıl parıl parlayan bir köy var ki muhteşem güzellikleri ile dudak uçuklatacak cinsten: Halong Bay!
Halong Bay’da irili ufaklı kireçtaşından meydana gelmiş adacıklar göze çarpıyor. Zümrüt yeşili bir deniz üzerine kurulmuş bu adacıklar oldukça göz alıcı bir şölen sunuyor. Körfezde bulunan kireçtaşı tepecikler, sahip olduğu farklı boyut ve dokularla gerçek bir tarihe işaret ediyor.
Tartışmasız Türkiye’nin en etkileyici köylerinden biri olan Göreme, listenin üçüncü sırasında ise ülkemizden Göreme yer alıyor. Dünya’da nam salmış peri bacalarını görmek isteyen onlara insanı kucaklıyor. Yeraltı şehirleri, yeryüzü şekilleri ve sembol haline gelmiş balon turlarıyla adını altın harflerle yazdırıyor.
Bir medeniyetler birleşkesi olan Göreme taştan evleri, peribacaları, Anadolu’ya münhasır kahvaltı ve yemekleriyle oldukça öne çıkan bir köy. Her yıl tonla yabancı turistin akın ettiği bölgede ilk yerleşimin 9 - 10 bin yıl öncesine dayanıyor.
kaynak: https://www.buseterim.com.tr
Tamamını incelemek isteyenler için:
https://www.uswitch.com/mortgages/guides/worlds-most-beautiful-villages/
Ramazan ayında, oruç tutarken tok tutan yiyecekler tüketmek büyük önem taşıyor. Günlük hayatında 3 öğün yemek yiyenler için oruç tutulduğundan bu 2 öğüne düşüyor. Gün boyunca uzun süre yiyecek ve içecek tüketmemek ise açlık hissini artırıyor ve iftarda daha iştahlı olmaya neden olabiliyor. Bu yüzden de iftar sofraları, her zamankinden daha dolu ve daha çeşitli hazırlanıyor. Ancak iftar sofrası hazırlarken hem gün boyu kaybettiğiniz enerjiyi yerine koymaya yarayacak, hem de ertesi günün orucuna sizi hazırlayabilecek yiyecekleri tercih etmelisiniz. Bu da iftar sofrasında sağlıklı yiyeceklere ağırlık vermeniz anlamına geliyor.
Gün boyu aç kaldıktan sonra iftar sofrasına zeytin, hurma gibi besinlerle başlamak, birden karnınızın şişmesine engel oluyor. Tok tutan yiyeceklerden biri olan zeytin, sindirim sistemine de yardımcı oluyor. Hurma ise gün boyu kaybettiğiniz enerjiyi tamamlamanıza destek oluyor. Kan şekerini dengeleyen hurma, susuzluk hissini de azaltıyor. Yemeğe başlamadan önce protein yönünden zengin olan peynir ve haşlanmış yumurta da tüketebilirsiniz. Haşlanmış yumurta iftar sofralarında salatalara da eklenebilir. Besin değeri yüksek ceviz, badem ve kavrulmamış fındık da atıştırmalık tabağınızda olmalı.
Zeytin, hurma, peynir, yumurta gibi başlangıçlardan sonra çorba içmeyi ihmal etmemelisiniz. Çorba bir taraftan tokluk hissi sağlıyor, bir taraftan da sıvı ihtiyacınızı karşılıyor. İftar sofralarında yoğurda da yer vermek gerekiyor. Dengeli beslenme listelerinde ilk sıralarda yer alan yoğurt tam bir kalsiyum deposu. Yoğurt aynı zamanda uyku problemlerini de azaltıyor. Dilerseniz yoğurdun içine az miktarda toz tarçın ekleyerek, kan şekerinizi yükseltebilirsiniz. Ana yemek olarak et grubunu tercih edebilirsiniz. Et grubunda yer alan yiyecekler de protein bakımından zengin olan ve sizi gün boyu tok tutmaya yardımcı olan besinler arasında yer alıyor.
İftardan sonra hareketsiz kalmamaya özen göstermelisiniz. Tatlı tabağınızın ise meyveden oluşması tokluk hissini artırmaya yardımcı oluyor. Bunun için muz başı çeken meyveler arasında bulunuyor. Potasyum kaynağı olan muzu yemekten ortalama 1-1.5 saat sonra tatlı olarak tüketebilirsiniz.
Tam gün aç kaldıktan sonra tatlının yerini hiçbir şey tutmaz diye düşünüyorsanız, meyve yerine sütlü tatlıları tercih edebilirsiniz. Baklava, kadayıf gibi şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlı tüketmek hem şeker gereksinimini karşılıyor hem de tokluk hissi veriyor.
Ramazan ayında da atıştırmalıklardan ana yemeklere kadar sayısız yiyecek tada! dünyasında sizi bekliyor. Siz de hem tok tutan hem de sağlıklı bir iftar sofrası için tada! lezzetlerini mutlaka deneyin.
23 Nisan’da evlerimizin konforunda 23 Nisan etkinlikleri yapabilmemiz artık mümkün. Online olarak pek çok müzeyi ve TBMM salonlarını gezerek, keyifli bir 23 Nisan geçirebiliriz. Müzelerin yanı sıra sanal turlarla bilim ve sanat merkezlerini de ziyaret ederek, gitme fırsatı bulamadığımız yerleri görebilir, ailece eğlendiğimiz ve yeni bilgiler edindiğimiz bir gün yaşayabiliriz.
Çocuklar ve gençler için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sanal ortamda da kapıları açık. 360 derece sanal tur ile meclis binasının tüm koridorları, salonları ve hizmet alanlarını sanki oradaymış gibi gezebiliyoruz. Mermerlerden kırmızı deri koltuklara kadar her ayrıntı online gezide yer alıyor. Bununla birlikte TBMM gezisi içerisinde Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Cumhuriyet Müzesi’nin de sanal tur seçeneği bulunuyor.
Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde ilk meclisin toplandığı alanlar ve savaşta kullanılan silahlar, İstiklal Marşı’mızla ilgili bilgiler ve daha pek çok tarihi olayın yaşandığı yerleri görebiliyoruz. Cumhuriyet Müzesi’nde ise cumhuriyetin ilk yıllarında giyilen giysiler, ilk meclis ve ülkemizi etkileyen tarihi kararın alındığı mekanları ziyaret edebiliyoruz. TBMM sanal turları ile hem çocuklar hem de gençler, önemli tarihi olayları yerlerinde inceleyerek, kültürümüzü ve ulusumuzun devlet olma yolundaki gelişimini deneyimleyerek öğrenebiliyorlar. Müzeyi adım adım gezmek için tıklayın
https://sanalmuze.gov.tr/?_Dil=1
23 Nisan’da evden çıkmadan kültürel faaliyetler yapabilir ya da eğlenceli aktivitelere katılabiliriz. Özellikle çocukların ilgisini çekecek eşyaların sergilendiği Oyuncak Müzesi ile geçmişten günümüze oyuncakların değişimine tanık olarak kendi çocukluğumuzla yeni nesil arasındaki bağı güçlendirebiliriz. Bunun yanında Pera ve Rahmi Koç müzelerini gezerek sanatla iç içe bir gün geçirebiliriz.
Çocukların eğlenerek öğrenebileceği Nasa uzay keşfi, evrenin gizemi ile ilgili sırlarla dolu bir macera yaşamamıza olanak sunuyor. Uzay araçlarından canlı olarak yayınlanan görüntüler evrenin büyüklüğü ve yıldızların güzelliğini gözler önüne seriyor. Bunun yanında uzay araçları ve teleskoplarla elde edilmiş ilginç fotoğraflar özellikle çocukların hayal güçlerini tetikleyerek içlerindeki kaşifin ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Tüm bu keşif ve öğrenme macerasında ihtiyacımız olan enerji için tada!’nın hazırladığı atıştırmalıklar ile 23 Nisan coşkusunu evimizin konforlu ortamında özel bir kutlamaya dönüştürebiliriz!
Tropikal iklim meyveleri dendiğinde ilk akla gelen besinlerden biri Hindistan cevizi, kendine has aroması ve lezzeti ile hemen herkes tarafından sevilerek tüketilir. Lezzetinin yanı sıra besleyici özellikleriyle de dikkat çeken besin, kahverengi lifli kalın kabuğa sahiptir. Kabuğu kırıldıktan sonra iç kısmında özü olarak nitelendirilen sütü ve beyaz renkli meyve bölümü bulunur.
Kalori açısından zengin Hindistan cevizini özel kılan içerisindeki yağın cinsi ve ona mucizevi özellikler kazandıran vitamin-mineral bileşenleridir. 100 gram Hindistan cevizi yaklaşık 353 kalori, 33 gram yağ ve 4 gram protein ile 6 gram karbonhidrat ve 9 gram lif içerir. Ayrıca manganez, selenyum, fosfor, demir, potasyum, demir ve çinko vitaminleri ile K, C, E, niasin, pantotenik asit, riboflavin ve piridoksin gibi vitaminler için de iyi bir kaynaktır. Hindistan cevizinin en önemli özelliği içerisindeki yağdır. Hindistan cevizi yağı, ince bağırsakta bozulmadan emilen, vücut tarafından enerji üretmek için kullanılan orta zincirli trigliserit formundaki yağ asitleri içerir.
Zengin vitamin mineral içeriği sayesinde antioksidan özelliklere sahip Hindistan cevizi, sağlık üzerinde olumlu etkiler sağlayabilir. Çiğ, kurutulmuş ya da un haline getirilerek tüketilebilen meyve hem tatlı hem de tuzlu yemeklere dâhil edilebilir. Ancak yağ ve kalori miktarının yüksek olması, özellikle diyet yapanların ve formunu korumak isteyenlerin porsiyon miktarına dikkat etmesini gerektirir. Hindistan cevizinin sağlık üzerindeki etkileri şunlardır:
• İçerisindeki antioksidan bileşenler sayesinde toksin maddelerin vücuttan atılımını kolaylaştırabilir. Enfeksiyonlara karşı mücadele etmeyi kolaylaştırmak için bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir.
• Kırmızı kan hücrelerinin oluşumunda önemli rol oynayan bakır ve demir mineralleri açısından zengindir. Kansızlığın önlenmesine katkıda bulunabilir.
• Hindistan cevizindeki orta zincirli yağ asitleri, diğer yağ asitlerinden farklı olarak doğrudan ince bağırsaktan emilir ve hızla enerji üretiminde kullanılır. Başka bir deyişle Hindistan cevizi iyi ve kaliteli bir enerji kaynağıdır.
• Bitkisel protein ve yağ açısından zengin olan Hindistan cevizi, kan kolesterol düzeyinin iyileştirilmesini sağlayarak kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıcı etki gösterebilir.
• Hindistan cevizi karbonhidrat oranı düşük, lif ve protein miktarı yüksek bir besindir. Bu özellikleri kan şekerinin yavaş yavaş yükselmesini sağlayarak kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur.
• Yüksek lif içeriği sayesinde bağırsak hareketlerinin hızlanmasını sağlar ve kabızlık gibi problemlerin önüne geçilmesinde önemli rol oynayabilir.
Birçok faydası bulunan Hindistan cevizi, aynı zamanda lezzetli tariflerin de olmazsa olmazıdır. Ağızda dağılan kıvamı ve tazeliği ile damaklarda kalıcı bir iz bırakan ta!da! Glutensiz Hindistan Cevizi Kurabiye ister kahve yanında ister çayla birlikte tüketmeniz için hazır!
Kuru meyveler; kahvaltıda, ara öğünlerde, spor seanslarında, ders molasında ya da iş arasında tükettiğimiz sağlıklı enerji kaynaklarındandır. Sabah kahvaltılarında yulaf lapasının üzerine ekleyebilir, özellikle çocuklarımızın sevebileceği kuru yemişler ile birlikte sağlıklı atıştırmalık toplar yapabilir, tatlı ve keklerin içerisine organik şeker olarak katabilir ya da iş ve okul molalarında ara öğün olarak kuru yemişleri kullanabiliriz. Küçük büyük fark etmeksizin herkesin severek tüketebileceği kuru meyveler, taze meyveler ile kıyaslandığında daha fazla antioksidan içerir. Kuru meyvelerin içerisindeki su miktarı ortalama olarak %10 ile %20 değerleri arasındadır. Aynı zamanda pek çok vitamin, mineral ve fruktoza sahip olan kuru meyveler, vücuda enerji verdiği gibi sindirim sistemimizin de daha iyi çalışmasına yardımcı olur.
Uzun raf ömrüne sahip olan kuru meyveleri taze meyvelere göre bozulma endişesi olmadan rahatlıkla tüketebilir ve günün her saatinde gittiğimiz her yere kolayca taşıyarak enerji alabiliriz. Şeker, koruyucu, katkı maddesi içermeyen kuru meyvelerin vücudumuza olan faydaları şunlardır:
• İçerisinde bol miktarda demir bulunduran kuru kayısı, kansızlık şikayeti çekenler için iyi bir alternatiftir. Kırmızı kan hücrelerinin üretiminde destek olan kuru kayısının aynı zamanda kalp sağlığının korunması üzerinde de olumlu etkileri vardır. İçerisinde barındırdığı potasyum, A vitamini ve magnezyum sayesinde vücudumuzda kalp sağlığı başta olmak üzere kas dokularının onarılması, göz sağlının korunması, kan basıncının dengelenmesi ve yüksek lif oranı ile sindirim sisteminin daha iyi çalışması gibi konularda yardımcı olur.
• Kuru meyveler arasında en yüksek antioksidan seviyesine sahip olanlardan biri de kuru incirdir. Kuru incir; içerdiği magnezyum, kalsiyum, potasyum ve yüksek lif oranı sayesinde kalp ve damar sağlığının korunması, kemiklerin ve kasların güçlenmesi ve sindirim rahatsızlıklarının en aza düşmesi için vücudumuza destek olur.
• Doğal şekerli yapısı sayesinde çocukların da sevebileceği tatlı, kek ve kurabiyelere lezzet katan kuru üzüm, sinir hücreleri üzerinde olumlu etki yaratır. Bunun yanı sıra kansızlığı önlemeye yardımcı olur, kemik gelişimini hızlandırır ve güçlü bir antioksidan ve enerji kaynağıdır.
Hem çocukların hem de büyüklerin keyifle tüketebileceği tada! Glutensiz Biscotti, içerisindeki bol fındık, kuru üzüm ve kıtırlığıyla öne çıkar. Sağlıklı bir atıştırmalık olarak tercih edebileceğimiz bu ürün, glutensiz beslenenlerin çay ve kahve molaları için iyi bir alternatiftir.
Türk mutfağının alışılagelmiş zeytinyağlı lezzetleri de düşünüldüğünde damak tadınıza uygun pek çok vejetaryen tarifi sofralarınızla rahatlıkla buluşturabilirsiniz. Sebze, meyve ve kuruyemişlerden alacağımız vitamin ve mineralleri baklagillerden alacağınız protein ile birleştirdiğinizde ortaya çıkan leziz tarifler vejetaryen beslenmeden en iyi şekilde faydalanmanıza yardımcı olur.
C Vitamini Deposu Kereviz Salatası
Kereviz vitamin ve minerallerden zengin bir sebzedir. Yüksek C vitamininin yanı sıra sodyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve demir içerir. Tokluk hissi yaratır ve bağırsak sağlığını destekler. Hipertansiyon ve kolesterol için de faydalı olan kerevizi her hafta tüketmeniz tavsiye edilir. Vejetaryenler için farklı lezzetler yaratırken kereviz salatası mutlaka denenmelidir.
Malzemeler:
• 1 Adet Limon suyu
• 2 Adet Kereviz
• 2 Yemek Kaşığı Mayonez
• 1 Su Bardağı Süzme Yoğurt
• 1 Diş Sarımsak
• 1 Çay Bardağı Dövülmüş Ceviz İçi
• 1,5 Çay Kaşığı Tuz
Kabuğunu soyduğunuz kerevizleri irice rendeleyin. Ardından diğer malzemeleri karıştırarak kerevizlerinizi ekleyin. Üzerine de zeytinyağı ilave ederek servise hazır hale getirebilirsiniz.
Süper Atıştırmalık Mücver
Fırında da yapılabilen fakat zeytin yağında kızartılması makbul olan mücver harika bir yan ürün ve atıştırmalık olarak çok sevilir. Kabağın başrolde olduğu bu lezzette kabak sayesinde bolca antioksidan, vitamin ve mineral alabilirsiniz. İçerdiği C ve A vitamini, manganez, beta-karoten, lutein ve zeaksantin gibi antioksidanlar vücudunuzun bağışıklık sistemine destek olur.
Malzemeler:
• 3 Adet Kabak
• 3 Adet Yumurta
• Yarım Su Bardağı Un
• 2-3 Dal Yeşil Soğan
• Yarım Demet Maydanoz, Dereotu, Tuz, Karabiber, Pul Biber
Kabakları yıkayıp rendeleyin ve fazla suyunu sıkın. Yeşil soğan, maydanoz ve dereotunu ince ince kıyarak bir kenara alın. Ardından derin bir kabın içinde un ve yumurtalı harcı karıştırın. Bütün malzemeleri hazırladığınız harca ekleyin. Yeterli miktarda zeytin yağını teflon bir tavada kızdırdıktan sonra harcınızdan bir kaşık yardımıyla alarak her iki yüzünü de altın sarısı olana kadar kızartın ve ardından havlu kağıt serdiğiniz servis tabağına çıkarın.
Patates Topları
Patates topları oldukça kolay hazırlanan ve herkesin severek tükettiği bir üründür. Kendinizi şımartmak istediğiniz günlerde salata ya da meze yerine hazırlayabileceğimiz patates topları için malzemeler şöyledir:
• 2 adet patates
• 1 tutam maydanoz
• Yarım çay kaşığı karabiber
• 1,5 çay kaşığı tuz
• Yarım çay kaşığı pul biber
• Zeytin yağı
Haşladığınız patatesleri ezerek ince kıydığınız maydanoz ve diğer baharatlar ile harmanlayın. Ilık servis edebilirsiniz.
Ta!da! dünyasının ev yemeği tadında olan ısıt ye seçenekleri sayesinde de pratik akşam yemekleri hazırlayabilir, evde ya da işte vejetaryen diyetimizi kolayca koruyabilirsiniz. ta!da!’nın lezzetli ürünleri arasında glutensiz ve vejetaryen pek çok seçenek bulunur. Siz de ta!da!’nın leziz ve sağlıklı dünyasını keşfetmeyi unutmayın.
Patates, kereviz ya da zencefil gibi ürünlere dış görünüş olarak benzetilen vitamin deposu zencefil; kök sebzeler arasındadır. Zencefil ay çiçeğigiller ailesine bağlı olarak toprak altında yetişir ve yumrulu bir yapıya sahiptir. Sağlığa pek çok açıdan faydası olan yer elması ile çeşitli yemekler yaparak soframızı daha zengin bir hale getirebiliriz.
İçerisinde yüksek oranda vitamin ve mineral içeren ve sağlığımıza dost olan yer elmasının faydaları şunlardır:
• Yer elmasının sinir sistemi üzerinde etkisi vardır. Dolayısıyla sinirli, gergin ya da stresli olduğumuz zamanlarda yer elması tüketerek daha sakin bir hale gelmemizi kolaylaştırabiliriz.
• Mide ağrılarını hafifletmeyi sağlayan yer elması, sindirim sistemini de koruyarak kabızlık, idrar sıkışması ya da kasık ağrısı gibi şikayetlerimizin azalmasına yardımcı olur.
• Yer elması diyet dostu ürünler arasında yer alır. Kalorisi az olduğundan dolayı zayıflamak isteyenler gönül rahatlığıyla tüketebilir.
• Yorgunluk ve halsizliğimizin geçmesine yardımcı olan yer elması, aynı zamanda romatizma hastalığına da iyi gelerek ağrıları hafifletir.
• Yer elması, nişasta içermez ve kan şekerimizin düzenlenmesini sağlar.
• Bağışıklık sisteminin güçlenmesine olumlu katkı sunan yer elması, kansere karşı da savaşarak vücudumuzu korumaya yardımcı olur.
• Cilt kırışıklıklarına ve yaşlanmaya karşı olan mücadelemizde bize destek olarak yaşlanmanın etkisini azalttığı gibi yara izlerinin iyileşmesini de hızlandırır.
• İçerdiği yüksek miktardaki fosfor sayesinde orta yaş ve üzeri kişilerde meydana gelen kemik erimesini önlemeye yardımcıdır.
Soframızda yer alan sağlıklı yemekler arasında bulunan yer elması; meze, salata ya da çorba gibi pek çok türde yapılarak lezzetli bir şekilde tüketilebilir. Yer elmasını havuç, yeşillik, portakal ya da soğan gibi sebze ya da meyveler ile karıştırarak salata yapabileceğimiz gibi yoğurt ve ceviz ile harmanlayarak meze de yapabiliriz. Özellikle kış günlerinde şifa olan yer elması çorbası ise bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yardımcı olur. Tada! olarak eşsiz bir lezzet ile sunduğumuz Glutensiz Zeytinyağlı Yer Elmalı Havuç; hem vitamin deposu hem de düşük kalorisi ile sofralarımız için tercih edeceğimiz ürünlerden biridir.
Pandeminin etkilerinin yeni yeni geçmeye başladığı 2022 yılı için National Geographic aile seyahatlerine uygun Dünya’nın dört bir yanından farklı lokasyonlarda bulunan muhteşem yerleri bizler için listeledi.
Evden çıkamadığımız kasvetli bu dönemin ardından ailecek yapılacak bilgilendirici eğlenceli ve keyifli yolculuk lokasyonlarına gelin birlikte bir göz atalım.
• Likya Yolu, Türkiye
Antik bir bölge olan Likya’nın doğal güzelliklerine uygun bir kelime anlamı var. Işık ülkesi anlamına gelen Likya; Antalya, Denizli ve Burdur’un bazı kısımlarını kaplar. Doğa ile iç içe olan Likya Yolu dünyadaki uzun mesafe yürüyüş rotaları arasında ilk 10’da yer alır. Bu yol bizleri küçük koylardan Kelebekler Vadisi’ne, Göynük Kanyonu’nun buz gibi sularında yüzmeye, Gelidonya Feneri’ni görmeye ve en güzeli Olympos Sahili, Ölüdeniz ve Kaputaş plajlarında anın tadını çıkarmaya götürür.
• Tuna Nehri
Tuna Nehri bizlere onu görmek için seyahat edebileceğimiz pek çok ülke seçeneği de sunar. 10 farklı ülkeden geçen Tuna Nehri Avrupa’nın 2. en büyük nehri kabul edilir. Almanya’dan doğan nehrin Türkiye’ye en yakın kısmı Bulgaristan sınırları içerisindedir.
• Bonaire; Doğu Kıyısı, Maryland, ABD
Yüzlerce kuş türünü görmek, pek çok vahşi hayvan çeşidi ile karşılaşmak ve binlerce bitki türünü görmek için muhteşem bir lokasyon olan Maryland ABD’nin en renkli noktalarından biridir.
• Hadrian Duvarı, Birleşik Krallık
UNESCO dünya mirası alanlarından biri olan ve büyük bir bölümü ayakta kalan bu duvar doğa ile iç içe yemyeşil bir yürüyüş yapmanıza olanak tanırken sizi Roma İmparatorluğu dönemine götürür.
• Granada, İspanya
Emevilerden kalan Elhamra Sarayı ile ünlü olan Granada Endülüs Bölgesinde yer alır. Granada’yı tarihi eserleri keşfetmek ve ailenizle seyahatin tadını çıkarmak için listenize ekleyebilirsiniz.
Doğanın tadını çıkarabileceğimiz ve muhteşem piknikler yapabileceğimiz alanlarla dolu olan bu liste sizin de içinizi ta!da!’nın leziz lezzetlerini sırt çantanıza doldurup hemen yola koyulma isteği yaratacak. Yola koyulmadan önce birbirinden lezzetli ta!da! ürünlerini keşfetmeyi unutmayın.
Canımız çektiğinde, ağzımızı tatlandırmak için, ikram edildiği zamanlarda veya sinirlerimizi yatıştırması için günlük hayatta pek çok anda çikolata tüketiriz. Bitterinden beyazına kadar her bir çeşidi ayrı lezzet ve tada sahip olan çikolatanın mutluluk ile bir ilgisi olduğu da söylenir. Hepimizi mutlu eden ve heyecanlandıran çikolatanın içerisinde kullanılan malzemeler hakkında bilmediğimiz pek çok bilgi var. Aynı zamanda tarihçesi de son derece merak uyandırıcı. Siz de merak ediyorsanız gelin hep birlikte çikolata hakkında bilmediklerimizi öğrenelim.
1. Önceleri Çay Gibi Tüketilirdi
Çikolatanın yapıldığı kakao, ilk başlarda demlenerek çay gibi tüketilirdi. Yani bir nevi sıcak çikolata da diyebiliriz. Hatta bazı kutlamalarda demlenmiş kakao misafirlere mutlaka ikram edilirdi.
2. Kakao Bir Dönemin Para Birimiydi
Aztekler döneminde kakao bulunmaz bir nimetti. Onlar kakaoya çok değer verir ve bu çekirdekleri para birimi olarak kullanırdı. Medeniyetlerinin yükselişi esnasında Aztekler, kakao ile pek çok alışveriş yapardı.
3. Çikolata İspanyollar Sayesinde Yayıldı
İspanyol denizciler, kakaoyu Avrupa kıtasına getirerek çikolatanın günümüzdeki hâlini alması için büyük adım atmış oldu. Getirdikleri kakao çekirdeklerini ülkenin en ücra yerlerine bile dağıtan İspanyol denizciler sayesinde bugün gerçek anlamda çikolata tüketebiliyoruz.
4. Yenilebilir Çikolatayı İngilizler Buldu
Şekeri, kakao yağını ve çikolata likörünü karıştırarak yenilebilir çikolatayı bulanlar İngilizlerdir. Kakao tarihinde çikolatanın yenilebilir ilk hâli olan bu karışım, Fry ve Sons tatlı dükkanında keşfedildi.
5. Beyaz Çikolata Aslında Çikolata Değil
Çikolatanın bitteri, sütlüsü, beyazı ve hatta son zamanlarda popülerleşen Ruby gibi çok çeşitleri var. Bu çeşitlerden biri olan beyaz çikolata, içerisinde kakao çekirdeği barındırmaz. Yalnızca kakao yağı, süt ve şekerden elde edilir. Çikolatanın ana maddesinin bulunmadığı bir çikolata türüne “Gerçek çikolata” demek pek de doğru sayılmaz. Yine de beyaz çikolata, lezzetiyle ve yoğunluğuyla herkesin severek tükettiği bir tatlı.
Dumanı üzerinde tüten bir fincan kış çayına hangimiz hayır diyebiliriz ki? Soğuk havalarda içimizi ısıtan bu çaylar hastalıklara karşı güçlü bir savunma sistemi oluşturmamız içinde her zaman yanımızdadır. Kış çaylarını özel kılan ve diğerlerinden ayıran sadece içeriğindeki bileşenlerin kattığı eşsiz lezzet değil aynı zamanda sağlığımız açısından sunduğu, saymakla bitmeyen faydalarıdır. Sıcacık evinizde kış manzarasına karşı bir fincan kış çayınızı yudumluyorken gelin bu çayın faydaları neler birlikte bir göz atalım.
Kış Çayının Faydaları Nelerdir?
Hem insanın içini ısıtan hem de vücut direncini kuvvetlendiren kış çayı tam bir şifa deposudur desek yanılmış olmayız. Çeşitli bitki ve baharatların özenle harmanlandığı ve eşsiz aroması ile öne çıkan kış çayının bileşenlerini ve faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Kuşburnu Çayı: Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkin bir rol oynar. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi demek hastalıklar karşısında kolay kolay savunmasız kalmamak demektir. Yani, kuşburnu çayı özellikle mevsim geçişi sırasında hastalıklara yakalanmamak için güçlü bir antioksidandır.
Papatya Çayı: Son dönemlerin en sık karşılaşılan şikayetlerinden kronik yorgunluk, halsizlik ve stresin çözümü papatya çayıdır. Düzenli tükettiğimizde bu şikayetlerimizin yavaş yavaş azaldığını görmemiz kaçınılmaz.
Ihlamur Çayı: Artık çok geç, hastalığa yakalandım bile diyenlerdenseniz en iyi çözüm yine kış çayı olacaktır. Bu çay grip, nezle, burun akıntısı, boğaz ağrısı gibi sağlık sorunları üzerinde de iyileştirici etkiye sahiptir.
Nane Çayı: Bu çayı henüz hastalığa yakalanmadan önce içmek gribal enfeksiyonlara, bakteri ve virüslere karşı vücudun direnebilmesini sağlar.
Yeşil Çay: Metabolizma üzerindeki hızlandırıcı etkisiyle bilinen yeşil çay formunu korumak isteyenlerin vazgeçilmez içeceklerinden biri diyebiliriz.
Tadı Damağınızda Kalacak Kış Çayı Tarifi
Şimdi herkesin evinde hazırlayabileceği muhteşem bir enerji ve vitamin deposu tarifi paylaşmak istiyoruz sizinle.
Zencefilli Kış Çayı Tarifi
Zencefil sindirim sisteminden karaciğere kadar tüm vücudumuza sağladığı faydalarla bilinir ve kış çaylarının vazgeçilmezidir. Kışın üşümemek için içilebilecek zencefilli kış çayı için malzemeler;
· 2 tane adaçayı yaprağı
· 3 adet okaliptüs yaprağı
· 1 tane çubuk tarçın
· 5 tane papatya
· Fındık büyüklüğünde zencefil
· Tercihe göre bir miktar bal ve limon
Malzemelerin tamamını cezve ya da küçük bir demliğe koyuyoruz. Üzerini geçecek kadar su ekliyoruz ve bir saat kadar orta ısıda kaynatıyoruz. Çayın demini tam olarak alabilmesi için tüm malzemelerin bir arada kaynatılması gerekir. İçileceği zaman tercihe göre limon ve bal ekleyebilirsiniz.
Tarifini sunduğumuz bu eşsiz lezzeti hazırlayabilir ya da kahve sevenlerdenseniz tada! formülü ile yeni bir boyut kazanan Türk kahvesini satın alarak kahve saatlerinizi eşsiz kılabilirsiniz.
Her yıl Şubat ayının 14. günü Sevgililer Günü olarak kutlanır. Bu özel günde herkes hayat arkadaşıyla birlikte hem mutluluk dolu hem de romantik bir şekilde vakit geçirir. Sevgililer Günü bazı toplumlarda “Aziz Valentine Günü” olarak da anılır. Bunun nedeni ise 14 Şubat’ın Valentine adındaki din adamı için ilan edilen bir bayram günü olmasıdır.
Valentine, bazı dillerde “Sevgili” anlamına gelir. Bundan dolayı da din adamı için ilan edilen bu bayram zamanla Sevgililer Günü hâlini almıştır. Sevgililer Gününü birlikte geçiren çiftlerin pek çoğu, bugünü lezzetli tatlılarla taçlandırır. Biz de hem Sevgililer Gününde lezzetli tatlılar yapmak isteyenlere hem de bu tatlıların sağlıklı olmasını tercih edenler için fit aşk tatlısı önerilerini sıraladık.
14 Şubat İçin Aşk Tatlısı Önerileri
1. Yulaflı Aşk Kurabiyesi
Herkesin severek tükettiği kurabiye, 14 Şubat Sevgililer Günü için de çok özel bir tatlı seçeneği. Yulaflı Aşk Kurabiyesi, içerisindeki fıstık ezmesi ve üzerindeki bitter çikolata kaplamasıyla damaklarımızı şenlendirecek. Üstelik pratik bir şekilde hazırlanabilmesiyle de favoriniz olacak!
Kurabiyenin yapımı için 6 yemek kaşığı kadar yulaf ununu, 2 yemek kaşığı fıstık ezmesi, 1yumurta, 2 yemek kaşığı süt ve damak tadımıza göre balla karıştırın. Yulaf unu için yulaf ezmesini rondodan geçirebilirsiniz. Karışımımız yumuşak bir kıvam alınca kurabiyeleri kalpli kalıp yardımı ile şekillendirerek yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Kurabiyeleri önceden ısıtılmış 190 derece fırında 15 dakika kadar pişirin. Piştikten sonra da kendini çekmesi için fırında 5-10 dakika bekletin.
6-7 kare bitter çikolatayı 1 tatlı kaşığı tereyağı ile benmari usulü erittikten sonra kurabiyeleri çikolata sosa batırın. Kurabiyelerimizi dilediğimiz gibi süsledikten sonra 14 Şubat’a özel aşk kurabiyelerimizi tüketebilirsiniz.
2. Hurmalı Aşk Topçukları
Bu minik topçuklar 14 Şubat’ta sevgilimizle birlikte tüketebileceğiniz leziz atıştırmalıklar arasında. İç dolgusuyla ve fındık lezzetiyle benzersiz bir uyum yaratan bu tatlıyı 14 Şubat’ta yapılacaklar listenize ekleyebilirsiniz.
Hurmalı Aşk Topçukları için 4 adet çekirdeği çıkarılmış hurmayı sıcak suda bekletin. Hurmalar iyice yumuşayınca püre hâline getirin ve üzerine 1 çay bardağı ince çekilmiş fındığı, yarım yemek kaşığı kadar kakaoyu ekleyin. Karışımı hamur hâline getirin ve daha sonra küçük parçalar koparıp iyice açarak içerisine fıstık ezmesi ekleyin. Bu aşamada farklı ezmeler de kullanılabilir. Ezmeyi ekleyince hamuru top haline getirip dışını antep fıstığı, hindistan cevizi gibi malzemelerle süsleyebilirsiniz. Artık sevgilinizle birlikte bu leziz atıştırmalıkları tüketebilirsiniz.
3. Fıstık Ezmeli Fit Aşk Barları
14 Şubat’ta çay ve kahvelerin yanında tüketebileceğimiz hem pratik hem de lezzetli barlar ile bu özel günü renklendirebilirsiniz. Tarifte dilerseniz fındık veya bademezmesi de kullanabilirsiniz.
125 ml kadar yulaf ezmesini rondodan geçirerek başlayın. Daha sonra üzerine 125 ml daha yulaf ezmesi ekleyerek karıştırın. 3 yemek kaşığı fıstık ezmesini, 2 yemek kaşığı kadar balı ve 2 yemek kaşığı suyu karışıma ekleyerek homojen hâle getirin. Karışımı bir bor cama yayıp buzdolabında yarım saat kadar dinlendirin. Harcımız soğurken üzeri için 1 paket bitter çikolatayı ve 1 tatlı kaşığı kadar tereyağını benmari usulü eritin. Harcı dolaptan çıkarıp çikolatayı üzerine yayın. Çikolata donana kadar tekrar dolaba kaldırın ve tüketeceğiniz zaman bıçak yardımıyla dilediğimiz şekilde dilimleyin.
14 Şubat’ta tatlı hazırlayacak vaktiniz yoksa tada! ürünleri arasında yer alan hem sağlıklı hem de lezzetli atıştırmalıkları tercih edebilirsiniz.
Çocukların pek çoğu okuldan döndüklerinde heyecan ve mutlulukla mutfağa yönelir. Dolabı karıştırır; yiyecek bir şeyler arar. Büyük ihtimalle biz de çocukluğumuzda tıpkı onlar gibi okuldan dönünce bir şeyler atıştırmak isterdik. İşte bu aşamada annelerin pek çoğu da hem pratik bir şekilde ve hızlıca bir şeyler hazırlamak ister hem de hazırladıkları yiyeceğin sağlıklı olmasını tercih eder. İşte çocuklarımıza okul dönüşünde hazırlayabileceğimiz hem sağlıklı, hem lezzetli hem de pratik atıştırmalık seçenekleri:
Okul Dönüşü İçin Sağlıklı ve Pratik Atıştırmalıklar
1. Bol Proteinli Sandviç
Sandviç, hem çok fazla seçenekle hazırlanabilmesi hem de tüm besin öğelerini içermesiyle çocukların ve annelerin vazgeçilmez atıştırmalıklarından biri. Üstelik sağlıklı ürünlerle hazırlandığında kalori açısından dengeli, liften zengin, az yağlı ve şekersiz olabilir. Bu aşamada çocuklarımıza yüksek proteinli tada! Tavuk fileto ile leziz bir sandviç hazırlayabilirsiniz. tada! Tavuk Fileto’yu light mayonez ile karıştırıp marul, salatalık, baharat gibi malzemelerle birlikte tahıllı ekmeğin arasına koyarak doyurucu bir atıştırmalık sunabilirsiniz.
2. Ev Yapımı Meyveli Yoğurt
İçerisinde çeşit çeşit katkı maddelerinin olduğu meyveli yoğurtlar yerine çocuğumuza evde besleyici ve sağlıklı bir meyveli yoğurt hazırlayabiliriz. Böğürtlen, şeftali, muz, çilek, ahududu gibi birçok meyveden çocuğumuzun sevdiklerini yoğurtla birlikte karıştırabilirsiniz. Tatlandırmak için ise karışımın içerisine biraz bal eklemek yeterli.
3. Avokado Soslu Glutensiz İnce Gevrek
Sağlıklı yağ, karbonhidrat ve protein üçlüsünü bu atıştırmalıkta bir araya getirebilmemiz mümkün. Avokado sos için olgunlaşmış yarım avokadonun içerisine birkaç damla limon, bir kaşık kadar labne peynir, karabiber, tuz ve zeytinyağı ekleyelim. Homojen hâle gelene kadar karıştırdıktan sonra tada! Glutensiz Zerdeçallı İnce Gevreğin üzerine sosu sürelim. Ayıklanmış nar tanelerini de avokado sosun üzerine ekledikten sonra leziz ve doyurucu atıştırmalığımız hazır!
4. Sağlıklı Patates Cips
Her çocuk patates cipsi sever. Bunu daha sağlıklı hâle getirmek ise bizlerin elinde. Patatesi mandolin doğrayıcı ile veya bıçak yardımıyla ince ince dilimleyelim. Daha sonra karabiber, tuz, pul biber gibi baharatlar ve zeytinyağı ile lezzetlendirelim. Fırında kızarana kadar pişirdikten sonra çocuğumuza daha sağlıklı bir patates cips servis edebiliriz.
Siz de sağlıklı ve lezzetli pek çok atıştırmalık için tada!’ya uğrayabilir; çocuğunuzu besleyici ve doyurucu atıştırmalıklarla mutlu edebilirsiniz.
Su yaşamın temelidir ve en önemli varlıklarımızdan biridir. Son 20 yılda dünyada "su stresi" kavramının konuşulduğunu biliyoruz. Bu sebeple su tasarrufu yapmak, sadece bireysel yararın dışında dünyaya da katkı sağlamak açısından yapılması gereken fedakarlıklar arasında yer alıyor. Diğer yandan su tasarrufu yaparak faturalarımızı düşürürken en önemlisi de gelecek nesillere çok daha iyi bir dünya bırakabiliriz. Üstelik su tasarrufu yaparken çok fazla çaba sarf etmemiz de gerekmiyor. Unutmayalım ki ülkemiz artık su zengini bir ülke değil! Peki nasıl su tasarrufu yapabiliriz? İşte bazı basit adımlar...
Musluğu Kapatın
Ellerimizi yıkarken veya dişlerimizi fırçalarken sürekli suyun akmasına izin verdiğimizde ortalama 3-4 litre su harcarız. Buna ek olarak duş esnasında geçirdiğimiz her 1 dakika için ekstra 10-15 litre su tüketmiş oluruz. Bu sebeple ihtiyaç duymadığımız kısacık sürelerde bile musluğu kapatabilir ve duş süremizi daha kısa tutabiliriz.
Çamaşır ve Bulaşık Makinesi Kullanın
Kirli giysileri biriktirmek de bir su tasarrufudur. Çünkü iki yarım çamaşır makinesi, tam bir makine yıkamasından çok daha fazla enerji ve su harcar. Bu sebeple çamaşır makinesini tam doldurmak için kirli kıyafetleri yeterince birikinceye dek saklamalıyız. Benzer şekilde bulaşık makinesi de her kullanımda tam olarak doldurmalı ve bulaşıkları elle yıkamaktan kaçınabiliriz. Her iki makine türünde de su ve enerji tasarrufu yapan modeller kullanmak çok daha fazla tasarruf etmemizi sağlar.
Yağmur Hasadı Sistemi Kullanın
Son zamanlarda popülaritesi artan yağmur suyunu hasat etmek, yüksek miktarda su tasarrufu yapmamızı sağlayabilir. İş yeri veya konut fark etmeksizin çatı oluklarından aşağıya inen yağmur sularını basit depolama sisteminde biriktirebilir, bahçe sulaması gibi işlerde kullanabiliriz. Benzer şekilde ekstra dış mekan bitkileri sulama işlerinde otomatik sulama cihazları tercih edebilir, su kullanımını yüzde 33 oranında azaltabiliriz.
Yemek Yeme Kültürünü Değiştirin
Bir besin maddesinin büyümesi, işlenmesi ve nakliyesi için çok fazla su kullanmak gerekir. Bu bağlamda et ve süt ürünleri için de hayvan yetiştiriciliği yapmak aynı oranda kullanılan su miktarını artıracaktır. Dünya genelinde başlatılan su izni azaltma kampanyasına dahil olmak için et ve süt tüketimini azaltabilir, yerel bölgelerden alışveriş yapabilir ve varsa kendi bahçemizde yiyecek yetiştirebiliriz. Bu yöntem sadece toplam su miktarını azaltmakla kalmaz, aynı zamanda gıda atıklarını da minimum seviyeye indirmeyi mümkün kılar. tada! olarak bizler doğal kaynakları koruma misyonumuzun bir parçası olarak su tasarrufunu önemsiyoruz. Yapabileceğimiz bu küçük değişiklerle su tasarrufu elde edebilir, gelecek nesillere ve yeryüzündeki tüm canlılara daha iyi bir dünya bırakabiliriz.
Doğal yağlardan yardım alarak evlerimiz ve kendimiz için mis gibi kokan sabunlar, dezenfektan spreyler ya da rahatlatıcı küçük doğal parfümler yapmamız mümkün. Kolayca yapabileceğimiz bu doğal içerikli ürünler sayesinde evimizdeki eşyaları toksik olmayan maddeler ile temizleyebilir ve sevdiklerimizin sağlığını koruyabiliriz. Satın aldığımız kimyasal içerikli temizleyicilerin geriye toksik kalıntılar bıraktığını biliyoruz. Kendimiz yapabileceğimiz ev yapımı doğal dezenfektanları bütçeden de tasarruf ederek gönül rahatlığı ile mutfak, salon ve tuvaletlerde kullanabiliriz. Ev, ofis, mutfak gibi alanlarda farklı amaçlarla büyüleyici kokulara sahip yağlardan yararlanabiliriz. Soğuk kış aylarında grip ve nezle gibi rahatsızlıklarla doğal yollarla baş edebilmemizi de sağlayan bu yağların burun açma, ağrı gidermeye yardımcı olma ve rahatlatma gibi özellikleri de vardır. Antibakteriyel ve antiviral özelliklerini kullanabilir, küçük yanık ve sıyrıklarda ise antiseptik olarak yararlanabiliriz.
Pek çok esansiyel yağın temizleyici ve koruyucu etkileri söz konusudur. Bunlardan başlıcaları; karanfil, palmarosa, nane, çay ağacı yağı, nioli, citronella, paçuli, sedir, okaliptüs, portakal ve limondur. Okaliptüs yağı; antiviral ve antibakteriyel özelliklerinin yanı sıra aynı zamanda birinci derece yanıklara ilk müdahale için oldukça uygundur. Kesik, bit, böcek ısırması cilt problemlerinde de etkili olan okaliptüs yanıkların enfekte olmasını engeller. Paçuli, vetiver, lavanta gibi yağlar ise çantamıza atmalık muhteşem kokulu yağlardandır. Stresli günlerde kokularıyla daha sakin ve rahat bir gün geçirmemize yardımcı olurlar. Özellikle öfke kontrolü için selvi, lavanta ve bergamot önerilir. Anksiyete için vetiver ve paçuli, konsantrasyonu arttırmak için kan portakalı ve limon sıklıkla tavsiye edilir. Kekik, nane, okaliptüs ve portakal aynı zamanda ağrı kesici özellikleri ile öne çıkar. Baş ağrılarımız için alnımıza yapacağımız küçük masaj hareketleri ile bu yağlar hem ruhumuza hem de ağrımıza iyi gelir.
Sadece ev temizliği amaçlı değil evimizin havası değişsin diye de esansiyel yağlardan yardım alabiliriz. Difüzörümüze damlatacağımız birkaç damla esansiyel yağ ile evimizin havasını değiştirirken bir diğer yandan aromaterapinin ruhumuz için olan faydalarından da yararlanabiliriz. Nane, selvi, sedir ağacı ve okaliptüs gibi yağlar aynı zamanda doğal nefes açıcılardır, bizlerin rahat bir nefes almasına da yardımcı olurlar.
Ülkemizin dört bir yanı birbirinden güzel ve eğlenceli tatil rotalarına sahip. Kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı derken, nereye gitsek doğal güzellikleri, tarihi, havası, sanatı, mutfağı ve gezi rotaları ile tadını damağımızda bırakacak bir tatil bizi bekliyor demektir.
Birinci dönemin bitmesine sayılı günler kaldı. 21 Ocak 2022 Cuma günü sona erecek ve çocuklarımız okul stres ve ders yoğunluğuna ara vererek, iki haftalık yarıyıl tatiline başlayacaklar. Çocuklarımız ile bu ara tatilde eğlenceli bir program yapmadan önce, kışın bu soğuk günlerinde içimizi ısıtacak bir gezi rehberi çok faydalı olurdu.
İşte okul stresini unutmak ve keyifle gezip öğrenmek için çocuklarımızla gidebileceğimiz sıcacık ve eğlence dolu rotalar:
Bilim ve teknolojiye meraklı çocuklarımız için, İzmir’deki Uzay Kampı harika bir tatil önerisi olabilir. 7-15 yaş arasındaki çocuklar için düzenlenen bu kamp, aynı zamanda günübirlik geziler için de imkan sağlıyor. Güneş sistemine yolculuk, astro tur, simülatörlü aile turu ve uzay serüveni, kamptaki etkinliklerden sadece birkaçı.
Çocuklarımız ile ara tatilde gidebileceğimiz gezi rotaları listesi hazırlıyoruz, ama Bolu aslında yılın her ayında gidebileceğimiz bir şehir. Kış mevsiminde gittiğimizde ise, doğal güzelliklerine bir de muhteşem kar manzaraları eşlik ediyor. Çocuklarımızla Abant Tabiat Müzesi’nde hayvanlar alemine keyifli bir yolculuk yapabilir, Abant Gölü çevresinde yürüyüş yapabilir, yemyeşil yaylaların tadını çıkarabilir, acıktığınız zaman ta!da!’nın atıştırmalıklarını deneyebilirsiniz.
Bütün bir günü çocuklarımızla çılgınlar gibi eğlenerek ve lego yaparak geçirmeye ne dersiniz? Üç bin metrekarelik bir alana kurulan Legoland’de, lego fabrikası, lego havuzu, lego sineması ve lazer oyunu ile zamanın nasıl geçtiğini anlamak imkansız olacaktır
İstanbul’a yakın bir tatil için, Kocaeli’nin Kartepe ilçesi doğru bir tercih olabilir. Kartepe deyince, akla ilk olarak kayak tatili gelse de, çocuklarımızla yapacağımız bir tatil için, Ormanya da güzel bir alternatif olabilir. Yürüyüş parkurları ve hayvanat bahçesi ile adeta çocuklarımızla eğlenceli bir gün geçirmeniz için tasarlanan Ormanya’nın bir başka özelliği ise, Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise üçüncü en büyük doğal yaşam alanı olması. İstanbul ve çevresinden günübirlik bir gezi yaparak Ormanya’ya gitmek ve burada çocuklarımız ile geçireceğimiz dolu dolu bir günün yorgunluğu sıcak bir çay ile atarken yanında ta!da!’nın enfes kurabiyelerinden tatmak kulağa çok hoş geliyor.
Yaşı ne olursa olsun her zaman çocuk kalanlar için kurulan Oyuncak Müzesi, dünyanın hemen her yerinden dört binden fazla oyuncağı bir araya getiriyor. Üstelik içlerinde 1700’lü yıllardan kalma oyuncaklar bile bulunuyor. Vakitleri tablet ya da cep telefonları ile geçiren çocuklarımızla Oyuncak Müzesi’ne giderek, onlara oyuncakların önemini hatırlatmak hoş bir fikir olabilir. Bu arada biz de çocukluk günlerimize geri dönerek anılarımızı yad etme fırsatı yakalayabiliriz.
Ama nereye gidersek gidelim, acıktığımız her an ta!da!’nın sağlıklı ve lezzetli yemeklerini yanımıza almayı unutmayalım. Keyifli tatiller!
Kuru bir tahıl olan ve yulaf, kuruyemiş, meyve, buğday gevreğinden elde edilen müsli; özellikle son yıllarda sıkça görmeye başladığımız bir besin haline geldi. Müsli, özellikle kahvaltı öğününde sıklıkla tüketiliyor. Gün boyu tok tutmasıyla bilinen müslinin sağlık açısından pek çok faydası bulunur. Vitamin ve mineral deposu olan müsli, bağışıklığı güçlendirmeye destek olur, enerji verir ve kolesterolün düşmesine yardımcı olur. Müslinin yararları bunlarla sınırlı değildir. Bu besin, sindirimi de kolaylaştırır.
Müslinin içerisinde bulunan lif, bağırsaklar ve sindirim sistemine de destek sağlar. Bağırsaklarımızın korunmasına ve sindirim sistemimizin düzgün çalışmasına yardımcı olan müsli, kabızlığın önlenmesinde de rol oynar. Müsliyi lif açısından zengin olan meyvelerle birlikte tüketebiliriz.
Güvenle tercih edebileceğimiz ta!da! müsli, elmalı ve tarçınlı çeşidiyle beslenme rutinimizin vazgeçilmezi olmaya aday!
Tüm kalite standartlarına uygun olarak üretilen ta!da! elmalı ve tarçınlı müsliyi süt veya yoğurtla birlikte tüketerek daha da sağlıklı bir hale getirebiliriz. Hatta, müsliyle birlikte hazırlayabileceğimiz farklı tarifler de var. Bu tarifler sayesinde bu besini her gün farklı bir şekilde tüketerek beslenme öğünümüze çeşitlilik kazandırabiliriz.
Müsliyle birlikte meyve de tüketerek hem onu daha lezzetli bir hale getirebilir, hem de faydasını arttırabiliriz. Bunun için, elmalı müsliye şans verebiliriz. Hatta elmalı ve tarçınlı müsli kullanarak hazırlayabileceğimiz bir tarif ile günün her öğününe lezzet katabiliriz.
Elmalı müslimiz hazırsa; kuru üzüm, fındık parçaları, kırmızı orman meyveleri veya kuru kayısı gibi meyvelere ek olarak bal ve yoğurtla birlikte sağlıklı bir tarif hazırlamak çok kolay! Müsliyi ve yoğurdu bir kaseye koyduktan sonra, meyveleri küp şeklinde kesiyoruz. Ardından ise, biraz daha yoğurt ve müsli ekliyoruz. Son olarak da kuru üzüm, fındık parçaları ve bal ekleyip hepsini karıştırıyoruz. İşte sağlıklı atıştırmalığımız hazır. Kolayca hazırlanabilecek bu tarifi evde hazırlayarak iş yerine de götürebiliriz.
Uzun süre tok kalmayı sağlayacak, her öğüne lezzet katabilen ta!da! müsli ile sağlıklı yiyecekler hazırlamak mümkün.
Yeni yılın bize hazırladığı sürprizleri kesin olarak bilemesek de astroloji bize bu konuda yardımcı olabilir. Zorluklarla dolu bir yılı geride bırakmaya hazırlandığımız bugünlerde 2022 yılı için burçlar bize neler söylüyormuş, gelin birlikte bakalım.
Ateş grubu bu yıl artan cazibesi ile çevresini büyüleyecek. Bu, aşk açısından olumlu sonuçlar doğursa da adımlarını dikkatli atmaları gerekecek. İş yaşamında pek çok başarıya imza atacak ve parasal açıdan bu yılı çok bereketli geçirecekler. 2022 yılında ateş grubu kilo almaya eğilimli olduğu için beslenme konusunda kontrolü olmalılar. Bu konuda ta!da!’nın lezzetli ve sağlıklı atıştırmalarından yardım alabilirler.
Toprak grubunun aşk konusunda enerjisi yükselecek. Yeni tanışacakları kişilerle iyi ilişkiler kuracak ve belki de hayatının aşkını bulacaklar. İş hayatında yaşanacak değişimlerden karlı çıkacaklar. Kendinden emin ve cesur duruşları iş konusunda öne çıkmalarını sağlayacak. Özellikle başaklar 2022’nin ilk 6 ayında çok aydınlık zamanlar geçirecek.
Su grubu aşk konusunda yeni ve sürpriz başlangıçlar yapacak. Öğrenme kabiliyetleri artan su burçları entelektüel çalışmalara ağırlık verecek. Akrepler maddi konularda son derece rahat edecek ve iş yaşamında başarılı olacaklar. Para harcamak isteyen yengeçlerin ise kontrolü davranması önemli.
Su grubunun özellikle Eylül ve Ekim aylarında kilo kontrolüne dikkat etmeleri ve spora ağırlık vermeleri gerekli. Outdoor sporları sevenler, dışarıda faydalı şekilde beslenmek için ta!da!’nın pratik outdoor ürünlerini tercih edebilirler. Bu sayede yoğun tempolu günlerde dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzenini koruyabilirler.
Hava grubunun yeni yılda enerjisi yüksek olacak. Özellikle sosyal hayatta kendini gösteren pozitif enerji hava grubuna aşk hayatında güzellikler getirecek. Bu aydınlık hava parasal açıdan da kendini gösterecek. Teraziler kazandıkları paranın bir kısmını biriktirebilecek. İş hayatında beklediği gelişmeler gerçekleşecek olan ikizlerin, ev ve iş hayatı arasında dengeyi sağlamak için özen göstermesi gerekecek.
Burcumuz ne olursa olsun yıl boyu sağlıklı kalabilmemiz için iyi beslenmemiz gerekir. Dengeli ve sağlıklı bir beslenme için ta!da’nın özel lezzetleri yeni yılda da bizlerle!
Salata, özellikle öğle ve akşam yemeklerinin vazgeçilmezidir. Sağlıklı ve besleyici olan salataların çok zaman harcamadan hazırlanabilmesi de onları tercih etme sebeplerimiz arasında yer alıyor. Düşük kalorili olmasına rağmen doyurucu olan pek çok salata bulunuyor. Bunlardan birisi de Niçoise Salata. Farklı besinlerin ortaklığıyla hazırlayabileceğimiz bir salata olan Niçoise’nin içerisinde bulunan faydalı besinler, onu lezzetli olduğu kadar çok sağlıklı bir salata haline getiriyor.
Bu salatayı yapmak hiç zor değil. Çoğu evimizde bulunan malzemelerle hazırlayabileceğimiz bu salatayı aşağıdaki malzemelerle hazırlayabiliriz.
2 orta boy yumurta
200 gram kadar, kalın bir şekilde doğranmış bebek patates
8 adet cherry domates
1 marul kalbi ve yaprakları
100 gram bezelye içi
200 gr ton balığı
ta!da! acılı sardalya konservesi
2 yemek kaşığı mayonez
Limon
Malzemelerin hepsini toparladıktan sonra salata yapımına başlayabiliriz. Bebek patatesleri ve yumurtaları bir tencerede 7 dakika boyunca haşlıyoruz. 7 dakika sonunda yumurtaları sudan alıyor ve bezelyeleri tencereye atarak 4 dakika daha haşlıyoruz. Sonrasında haşlanan yumurta, patates ve bezelyeleri süzgeç yardımıyla süzerek soğumaya bırakıyoruz. Soğuduktan sonra yumurtaları soyup 4’e bölerek bezelye, patates, cherry domates ve marullarla birlikte servis kasesine alıyoruz. Ardından sıra denizden gelen lezzetlerden biri olan ta!da! acılı sardalya konservesini eklemeye geliyor. Onu da ekledikten sonra ton balığını parçalara bölerek serpiştiriyoruz. En sonda da mayonezi zeytinyağı ve biraz limon ile sulandırarak kasenin üzerinde gezdiriyoruz. Salatamız yemeye hazır!
Oldukça sağlıklı olan deniz ürünlerinin, porsiyonlarına göre haftada bir veya iki kez tüketilmesi tavsiye ediliyor. ta!da! acılı sardalya, yüksek omega-3 oranıyla sofraların vazgeçilmezi olabilecek bir ürün. Aynı zamanda protein açısından da zengin olan bu konserve, bu özelliğiyle uzun süre tok kalmamıza yardımcı oluyor. Eğer bir diyet programımız varsa, doktorumuza danışarak bu ürünü de programa ekleyebiliriz.
Direkt olarak tüketebileceğimiz acılı sardalya konservesi, pratik kullanım avantajı sunuyor. Salataları lezzetlendirmekle kalmayıp tek başına da enfes bir tat olan ta!da! acılı sardalya konservesi ile doyasıya lezzet sofralarda!
Yaşamımız süresince çeşitli ihtiyaçlarımızı karşılamak için farklı enerji türlerinden faydalanırız. Sınırsız kullandığımız kaynaklar, çevre için olumsuz sonuçları da beraberinde getirir. Şu anda sınırsız kullanılan kaynakların pek çoğunu ileride bulamamamız muhtemel. Bu da hem toplum yaşamındaki refahın düşmesine ve çevre sorunlarına yol açabilir. Toplum olarak el ele verip enerjiden tasarruf etmek ise hiç zor değil. Ocak ayının 2. haftası enerji tasarruf haftası olduğundan, gelin sürdürülebilir bir doğa için nasıl enerji tasarrufu yapabiliriz, bir göz atalım.
Enerji tasarrufu yapmak, hem geçmişte, hem şimdi hem de gelecekte en önemli ihtiyacımız olan enerjiyi bilinçli kullanmamıza olanak tanır. Aşırı kullanımın önüne geçerek enerji harcamaları için ödenen miktarları da düşürmeye yardımcı olur.
Enerji tasarrufu, doğanın kendini yenilemesine imkan sağlar. Doğaya ve ekolojiye katkılarının yanı sıra enerji tasarrufu, ülkedeki enerji ihtiyacını da azaltmaya yardımcı olur. Hem bireysel olarak hem de ülke genelinde maliyetleri azaltan ve enerji tasarrufu, kullanılan enerji kaynaklarından kazanç elde etmeye olanak tanır.
Enerji kaynaklarımızın giderek azalması ve bunun gelecekte kıtlık boyutuna ulaşma ihtimali nedeniyle, toplum olarak sürdürülebilirliği desteklememiz çok önemli. Bu enerji tasarrufu noktalarına dikkat ederek hem şimdi fatura yükümüzü azaltabilir hem de gelecek için önemli bir adım atabiliriz:
Buzdolaplarının tavsiye edilen ısıda kullanılması gerekir. Bu sıcaklık dondurucu için -18, buzdolabı için 4 derecedir.
Satın alınan beyaz eşyaların A, A++ gibi enerji sınıflarında olmasına dikkat edilebilir.
Buzdolaplarının kapağının gerekmedikçe açılmaması gerekir. Aksi takdirde ısı kaybından dolayı buzdolabı daha fazla çalışmaya başlar. Aynı durum fırınlar için de geçerlidir. Fırının kapağı açıldıkça derece düşeceğinden daha fazla enerji tüketimi gerçekleşir.
Kullanılmayan elektrikli aletlerin fişleri mutlaka prizden çekilmelidir.
Su ısıtırken ısıtıcıya ihtiyaçtan fazla miktarda su eklenmemelidir.
Enerji tüketimini destekleyen ve daha uzun süre kullanılabilen ampuller seçilmelidir.
Çamaşır yıkanırken enerjinin yaklaşık %90’ı suyu ısıtmak için harcanır. Bu nedenle çamaşırlar gerekmedikçe yüksek ısıda yıkanmamalıdır.
Bulaşık yıkarken kir düzeyine uygun program ayarlaması tercih edilmelidir.
Bina yalıtımları enerji verimliliğini destekleyen teknolojilerle yapılmalıdır.
Sıcak su ve elektrik için güneş panellerinden faydalanılmalıdır.
ta!da! olarak biz de hem doğa için hem de gelecek nesiller için enerji tasarrufu yapılması gerektiğinin farkındayız. Sürdürülebilir enerji kaynaklarını kullanarak ve seçimlerimize dikkat ederek bizler de doğaya destek olabiliriz. Bunun için de ürünlerimizi temiz enerji kullanarak üretiyoruz.
Koca bir yılı geride bırakarak yeni bir yıla “merhaba” dediğimiz yılbaşı gecesinde, sevdikleriniz ile birlikte hep hatıralarınızda kalacak bir yeni yıl coşkusu yaşamaya hazır mısınız? Umutları ve hayalleri de ardından getiren yeni bir seneye adım atacağınız yılbaşı gecesinde, sizlerde bu anı kuşkusuz ki en yakınlarınızla paylaşmak istiyor olmalısınız… Hayallerinizle barıştığınız ve umutlarınıza sıkıca sarıldığınız yılbaşı gecesinde, sevdiklerinizle birlikte yaşanacak güzelliklerle dolu bir yeni yıla adım atarken, geri sayım başladığından heyecana hazır olun!
Covid salgının hayatı durma noktasına getirdiği, sevdiklerimizi ve yakınlarımızı dahi görebilmemize mani olduğu, evlerimize kapanarak sosyalleşmekten uzak yaşadığımız bu sıkıntılı yılı geride bırakırken, umuyoruz ki 2022 yılı pandemiden uzak, sağlıklı ve eğlenceli bir yıl olsun hepimiz için...
Artık normal hayatımızın özlemini fazlasıyla hissettiğimiz bugünlerde, pandeminin hakim olduğu zamanların yavaş yavaş sona ereceğini de biliyoruz. Ve tüm kalbimizle diliyoruz ki covid-19 salgınını yenmeyi başardığımız yıl, 2022 yılı olsun. Belki de bir yılbaşı klasiği olan tombala oynarken, elimizde biletimiz yılbaşı piyangosunun çekiliş sonuçlarını beklerken, dostlarımızı evimizde misafir ederken, şarkılar söyleyip yakınlarımızla eğlenirken ya da ailemiz ile televizyondaki yılbaşı programlarını izlerken, 2021 yılındaki tüm yaşanmasını istemediğimiz üzüntülerimizi geride bırakacak ve umut dolu bir 2022 yılına bir başlangıç yapacağız.
2022 yılına adım attığımız bu özel gece için de kıymetli vaktinizi ayırdığınız tek şey sevdikleriniz ve yakınlarınız olsun istiyoruz. Çünkü Tada!’nın özenle seçilmiş malzemelerden yapılan son derece sağlıklı hazır yemekleri ile eşsiz bir yılbaşı sofrası kurabilir, birçok yemek alternatifi ile yılbaşı gecenize lezzet katabilirsiniz. Yılbaşı heyecanına ortak olan unutulmaz sofralarda sevdiklerinizle mutlu anlar geçirebilirsiniz.
Hepinize sağlıklı, mutlu, sevgi dolu ve hayallerinizin gerçekleşeceği bir yeni yıl dileriz. Mutlu yıllar!
https://store.tada.com.tr/collections/hazir-yemek
Seyahat etmek insanı her daim özgür hissettiren yegane şeylerden biri. Dünya olağanüstü güzelliklere sahip bir gezegen ve her bir noktası görülmeye değer. Bir kez yola koyulunca asla duramıyoruz. Yeni yerler görmek, farklı kültürlere şahitlik etmek insanın ruhunu besler. Bu durumun ingilizce karşılığı bile mevcut; Wanderlust! Dünyayı dolaşmak, yeni yerler keşfetmek için karşı konulmaz bir istek duyma anlamına geliyor. Siz de kendinizi bir wanderlust olarak tanımlıyorsanız ve yeni yıl için planlar yapmaya başladıysanız bizden size birkaç öneri!
Çizgi film karakteri Tazmanya Canavarı’nın anavatanı olan bu ada, Avustralya’nın güneyinde kalmaktadır. UNESCO doğa mirası listesinde bulunan Tazmanya Adası doğal parklarıyla ünlüdür. Royal Tasmanian Botanical Garden’ da yeni maceralara yelken açabilir, birbirinden farklı bitki ve hayvan çeşitliliğine şahit olabilirsiniz. Dilerseniz Tazmanya adasına özgü Cottage evlerde konaklayabilir veya çadırınızla tatil yapıp doğayla bir bütün olabilirsiniz. Memleketten uzak olsanız da anne yemeği tadında Tada! lezzetleriyle özlem giderip, zamanınızı rahatça gezmeye dolaşmaya ayırabilirsiniz. Egzotik bir tatil arayışındaysanız Tazmanya’nın geniş kültür yelpazesi kesinlikle ilginizi çekecektir.
Görmeniz gereken yerler adlı bir gezi rehberinin olmazsa olmazı elbette Mısır’dır. İnsanı büyüleyen otantik havasıyla, kadim tanrıların şehri sizi başka bir dünyada hissettirecek. Bu gizemli mistik topraklarda adım attığınız her yer aklınızı başınızdan alacak. Dünya’nın 7 harikasından biri olan Keops piramidi ve Krallar vadisi, Luxor ve Karnak Tapınakları mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Saymakla bitmeyecek eserler ve tapınakların olduğu bölgede kaçırdığınız bir yer olmaması için tur şirketleriyle anlaşıp kültürel gezilere katılabilirsiniz. Mısır’ın can damarı Nil nehrinde tekne turuna katılmayı da ihmal etmeyin.
Dünya üzerindeki farklı kültürleri tanımak için popüler destinasyonlardan ziyade daha bilinmedik yerlere gitmek gerekir. Çek Cumhuriyeti’nin küçük ama tatlı bir şehri olan Telc’de tam olarak böyle bir yer! Barok tarzı mimarisiyle Dünya Mirası olarak kayıtlara geçen Telc Şatosu, sizi farklı bir yüzyılda hissettirecek. Müziğe düşkünlükleriyle bilinen ülke birçok müzik ve dans festivaline de ev sahipliği yapar. Yaz aylarının dahi serin geçtiği ülkeye mayıs ve eylül ayları arasında gidilmesi tavsiye edilir.
Hum ve Podvelez dağları arasında kurulan Mostar şehri, Bosna-Hersek’in en çok turist alan bölgelerinden biridir. Neretva Nehrinin üzerine kurulmuş olan Mostar köprüsü, Osmanlı döneminde Mimar Sinan’ın öğrencisi tarafından inşa edilir. Osmanlı döneminden kalma birçok mimari eseri barındıran Mostar, türk esintilerinin hala daha bulunduğu bir şehir. Tertemiz doğası ve samimi sokaklarıyla Bahar festivali, Yaz festivali, Blues festivali gibi birçok renkli organizasyon da bu şehirde yapılır.
Çin’in güneydoğusunda bulunan bir eyalet olan Guizhou, dağlık bir alana kuruludur. Geleneksel Çin evlerinin güzelliğini tamamlayan endemik bitki türleriyle birlikte huzurlu ve sakin bir doğaya sahiptir. Guizhou aynı zamanda birçok ender rastlanan kuş türlerinin de durak noktasıdır. Yakınlarda bulunan Zhijin Mağarası da Çin’in en meşhur mağaralarından biridir. Ming ve Qing hanedanlıklarının tarihi yerleri de es geçmemeniz gereken noktalardan biri. Çin’in renkli atmosferini deneyimlemek isterseniz Guizhou’nun meşhur bambu bahçelerine doğru yola çıkabilirsiniz.
Şüphesiz ki ülkemiz deniz tatilinin de kar tatilinin de, kültür yolculuğunun da doğal güzelliklerin de hakkını verir. Dört bir yanında binlerce kültürel mozaiğe sahip olan ülkemiz elbette turistlerin de sevdiği bir tatil noktası. Özellikle son yıllarda dünyanın her yerinde merakla gezilen yerler arasında Göbeklitepe de listelerde. Yurdumuzun eşsiz miraslarından olan Göbeklitepe, insanlık tarihinin 0 noktası olarak kabul edilir. Şanlıurfa’ya 18 km uzaklıkta olan Ören Yeri açık hava müzesi olduğu için güzel havalarda gidilmesi tavsiye edilir. Dünya’nın ilk ve bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyan Göbeklitepe ülkemizde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri.
Siz de gezilerinizde kolay hazırlanan ve lezzetli yemeklerden vazgeçemeyenlerdenseniz, Tada!’nın eşsiz yemekleriyle her yerde keyifli öğünler hazırlayabilirsiniz.
Keyifli anlarımıza eşlik eden kahvenin sağlıklı pek çok etkisi bulunmaktadır. Kültürümüzde önemli bir yere sahip Türk kahvesi sohbetlerimize, anılarımıza 40 yıl hatır eklemenin yanı sıra sağlığımıza etkileri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarla etkisi kanıtlanan kahvenin olumlu etkileri nelerdir, birlikte inceleyelim.
Kahve içmek pek çoğumuz için keyif vericidir. Psikolojimizdeki olumlu etkileri de bunu desteklemektedir. Kahvenin depresyonun etkilerini azalttığı bilinmektedir. Ayrıca diğer yararlı etkileri ile birlikte mutluluk verici özelliği olduğunu söyleyebiliriz.
Kahvenin içinde bulunan kafeinin dikkatimizi arttırma etkisi bulunmaktadır. Kafein, uyarıcı özelliğe sahiptir, zihinsel fonksiyonlarımızı destekler. Bu sebeple özellikle sabah saatlerinde içtiğimiz şekersiz kahve, enerjimizi arttırıp odaklanmamıza yardımcı olacaktır.
Diyabete yakalanma riskini azalttığı yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Alman bilim insanlarının yaptığı bir araştırma sonucuna göre günlük, düzenli olarak 600 ml ve üzerinde kahve tüketen kişilerde tip 2 diyabete yakalanma riski yüzde 23 oranında azalmaktadır.
Kahvenin bir diğer olumlu etkisi de yağ yakımına yardımcı olmasıdır. Spordan yarım saat önce içilen kahve, spor yaparken yağ yakımını arttırmamıza destek olmaktadır. İçeriğindeki kafein, adrenalin hormonu salgılar. Böylece kalp ve dolaşım sistemimiz uyarılır ve daha fazla enerji yakımı sağlar.
Yaşam süremize doğrudan etkisi olduğunu söylemek doğru olmayabilir ama sağlığımız üzerindeki olumlu etkileri sayesinde etkilerini görmemiz mümkündür. Atina Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmaya göre her gün düzenli olarak Türk kahvesi içen kişilerin uzun yaşama oranının daha yüksek olduğuna işaret edilmektedir.
Sağlığımıza bu denli faydalı, sohbetlerimize keyifle eşlik eden kahvelerden sipariş etmek isterseniz ta!da!’yı ziyaret edebilirsiniz.
Kahvenin içeriğindeki antioksidan nedeni ile kalbe iyi geldiği pek çok araştırma ile ortaya konmuştur. Kahve içen kişilerin kalp ve lenf damarlarının iç yüzeylerindeki hücrelerin onarılması ile kalp rahatsızlığına yakalanma riskinin düştüğü ortaya konmuştur.
Günlük, düzenli olarak içilen kahve, karaciğer yağlanma oranının düşmesine katkı sağlar. İçerdiği kafein ile karaciğer yağlanmasına iyi gelir ve iltihabı azaltmaya yardımcı olur.
Yapılan araştırmalarda düzenli olarak kahve içmenin kalın bağırsak ve kolon kanserini %25, bağırsak kanseri riskini ise %45 oranda azalttığı görülmüştür. Meme kanseri ve pankreas kanseri riskini azalttığına yönelik çalışmalar da bulunmaktadır. Kahvenin faydalarından yararlanırken aşırı tüketiminden kaçınılması gerektiğini unutmamalıyız. Uzmanlar, kafein bulundurması sebebiyle günlük 3 fincandan fazla kahvenin tüketilmemesi gerektiğini belirtir.
Sahure Hanım Türk Kahvesi sohbetlerimize lezzet katan bir misafir olarak öne çıkar. Dostlarımızla keyifle Türk kahvemizi yudumlayarak anları güzelleştirebiliriz. Doğru oranlarda kahve tüketimi ile her an enerjik kalabilir, keyifli vakitler geçirebiliriz.
Et, balık, meyve, sebze, pirinç ve patates gibi pek çok gıda, katkı maddesi veya bazı baharatlar olmadan doğal olarak glutensizdir. Patates, pirinç, mısır, soya, fındık, manyok, amaranth, kinoa, karabuğday veya fasulye gibi glutensiz gıdalardan yapılan unları yemek güvenlidir. Ancak gluten içerebilecek birçok gıda bulunur. Glutensiz ibaresini karşılamak belirli standartları gerekli kılar. Üreticilerin ürünlerinden daha fazla gluteni ortadan kaldırmaya yönelik çabalarına rağmen glutensiz olarak belirtilmiş ürünlerden de gluten almak mümkündür. Ürünler, glutensiz ifadesi bulunmasına rağmen çavdar veya arpa bazlı bileşenler içebilirler. Bu nedenle bir şeyin glutensiz olup olmadığını doğrulamak için ürünün etiketine baktığımızdan emin olmalıyız.
Gluten ve Gluten İntoleransı Nedir?
Gluten, çok sayıda besinde bulunan bir proteindir. Bu protein, gıdaların şeklini korumasına yardımcı olur.
Glutensiz bir diyet uygulayabilecek kişiler arasında;
Bu kişilerin glutene karşı intoleransı vardır.
Çölyak Hastaları ve Gluten İntoleransı Olmayan Kişiler İçin Glutensiz Beslenmenin Önemi
Son yıllarda, çölyak hastalığı olmayan insanlar da glutensiz bir diyetin sağlıklı yaşam ve kilo vermeye yardımcı olabileceğine inanarak glutenden kaçınmaya başlamıştır. Glutensiz beslenmenin önemini aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
“Çölyak hastaları ne kadar gluteni tolere eder?” sorusunun cevabını şu şekilde verebiliriz: Çölyak hastalığı olan kişilerin, günlük gluten alımını 10-50 mg ile sınırlandırmaları tavsiye edilir. Bazı kişilerde eser miktarda gluten bile ciddi yan etkilere neden olabilir. Bunun için; gluten tüketimi, hastalığın seyrine ve doktor önerisine uygun olarak planlanmalıdır. Unutmamalıyız ki, beslenmemizden gluten kaynaklarını çıkarırken, diğer kaynaklardan yeterli besini almamız son derece önemlidir.
Gluten İçeren Yiyecek ve İçecekleri Nasıl Tanımlayabilir ve Bunlardan Nasıl Kaçınabiliriz?
Glutensiz bir diyet benimsemek, glutenle ilgili problemler için bilinen tek yoldur. tada! ürünlerinin çok çeşitli glutensiz ürünlerini, siz de şimdi inceleyebilir ve güvenilir bir şekilde bu nefis lezzetlerin keyfini hemen çıkarabilirsiniz.
Yeşil mercimek salatası, fosfat, demir ve lif kaynağı açısından çok zengindir. Dolayısıyla sindirim sistemine oldukça faydalıdır. Aynı zamanda diyabet hastaları için de tüketiminin uygun olduğunu ifade edebiliriz. Yeşil mercimek salatasının bir diğer faydası da kolesterolü düşürmesi ile birlikte kalp sağlığına iyi gelmesidir.
Tüm bunların yanında yeşil mercimek salatası, glutensiz beslenme çeşidinin vazgeçilmez tariflerinden biridir. Bu tarifin, vejetaryen ve vegan gibi beslenme türlerinde de uyumluluk göstermesi ile birlikte büyük ilgi gördüğünü söyleyebiliriz. Siz de bu sağlıklı salata çeşidinden yararlanmak istiyorsanız kolaylıkla deneyebilirsiniz.
Yeşil Mercimek Salatası Malzemeleri:
Yeşil Mercimek Salatası Sos Malzemeleri:
Sofraların En İyi Alternatif Glutensiz Yemeklerinden Biri Olan Yeşil Mercimek Salatasının Yapılışı:
Yeşil mercimek salatası hazırlandıktan sonra istenildiği vakitte tüketilebilir. Oldukça lezzetli ve aynı zamanda vitamin deposu olan bu tarif, sofralarınıza hem soğuk hem de sıcak bir ürün olarak sunulabilir.
Ta!da, benzersiz hazır yemekleri ile öne çıkar ve size pek çok glutensiz besini bulabileceğiniz seçenekler sunar. Bu yemeklerin arasında dikkat çeken seçeneklerden birinin de yeşil mercimekli karnıyarık ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Önemli bir lif kaynağı ve protein kaynağı olan mercimek ile patlıcanın eşsiz birleşimi, glutensiz beslenme düzenini tercih edenler için en lezzetli ve faydalı ürünlerden biridir. Bu yemeği vejetaryen beslenme düzenine sahip olanlar da rahatlıkla tercih edebilir. Ürünün hazırlanma süresi yaklaşık 4 dakikadır. Yapmanız gereken tek şey, ürünün paketinden çıkarıp, ocakta ısıtmak olur. Daha sonrasında ise rahatlıkla tüketebilirsiniz. İster soğuk ister sıcak! Siz de oldukça faydalı ve bir o kadar lezzetli olan bu ürüne, Tada! ile ulaşabilirsiniz.
Sonbaharın gelmesiyle birlikte güneş etkisini kaybetti, havalar ise soğumaya başladı. Mevsim geçişi dönemlerinde hastalıklara yakalanma riski daha fazla olur. Bu hastalıklardan birisi ise griptir. Gribe yakalandığınızda yan etkileri sebebiyle günlük hayatınızdaki işlerde aksamalar meydana gelir. Bu sebeple gribe yakalanmamak için önlem almak oldukça önemlidir. Bakterilerin çoğalmasını engellemek ve bağışıklığınızı kuvvetlendirmek için alabileceğiniz önlemleri bu yazıda bulabilirsiniz!
Çörek otu, pek çok faydası bulunan bitkilerden bir tanesidir. Pek çok rahatsızlığa iyi gelen çörek otu, gribe karşı önlem alma konusunda da yardımcı olur. Rahatsız olacağınızı hissettiğiniz anda çörek otu kürünü uygularsanız, bakterilerle savaşta başarılı olabilirsiniz. Bir çay kaşığı öğütülmüş çörek otu ve bir tatlı kaşığı kestane balını karıştırarak iki ay boyunca, düzenli bir şekilde sabahları aç karnına tüketmek bağışıklık sisteminizin daha iyi durumda olmasına yardım edecektir.
Mucizevi, şifa dolu bir meyve olarak adlandırılan nar antioksidan deposudur. Bu özelliği sayesinde pek çok rahatsızlığın tedavisinde kullanılan nar meyvesi grip tedavisinde destek olur. Antioksidan bakımından zengin olan nar, grip mikroplarını yok ederek bu rahatsızlığa karşı savaşmanızı kolaylaştırır. Nar, C vitamini bakımından zengin olduğu için aynı zamanda bağışıklığınızı da güçlendirerek sizi hastalıklara karşı dirençli hale getirir. Her gün içeceğiniz bir bardak nar suyu ile sonbahar ve kış aylarını daha rahat geçirebilirsiniz.
Eğer gribe yakalandıysanız, ilaçların yanında çeşitli çay ve meyvelerin yardımıyla bu hastalıktan kolayca kurtulabilirsiniz. Ihlamur, adaçayı, zencefil çayı; bağışıklığını güçlendirmekle kalmayıp gribin etkilerinin hafiflemesine de yardımcı olur.
Grip olduğunuzda, vitamin bakımından zengin olan meyveleri de tüketerek hastalıkla savaşabilirsiniz. Mandalina, portakal, elma, greyfurt, kivi, taze zencefil ve havuç gibi meyveler bu rahatsızlığa karşı direnç kazanmanızda oldukça etkilidir.
Tüm dünyayı etkileyen Koronavirüs ve gribin etkileri benzerlik göstermekte, bu hastalık zaman zaman karıştırılmaktadır. Bu sebeple, Koronavirüsten korunma yolları ile gripten korunma yolları aynıdır. Özellikle toplu alanlarda maske takmayı ihmal etmemeli, diğer insanlarla aranızda sosyal mesafe bırakmaya özen göstermelisiniz. En önemlisi ise, hijyen konusunda çok dikkatli olmalı; mikrop barındırabilecek yerlere temas eden ellerinizi sık sık temizlemeye özen göstermelisiniz.
Kaynaklar:
https://www.mynet.com/iki-ay-boyunca-kullananlar-gribe-yakalanmiyor-corek-otu-kuru-1179059-myyemek
https://www.hurriyet.com.tr/ege/gribe-karsi-nar-suyu-40040310
https://www.oxxo.com.tr/blog/mevsimin-taze-gundemi-gribe-iyi-gelen-bitkiler-ve-caylar
https://www.goldmaster.com.tr/blog/soguk-alginligi-ve-gripe-iyi-gelen-meyveler
Tahıl grubunda yer alan gluten, insan vücudunda çeşitli sindirim rahatsızlıklarına sebep olabilir. Arpa, buğday, çavdar gibi yiyecekler bulunan gluteni tüketmek bağırsak hassasiyeti gibi çeşitli rahatsızlıklar açığa çıkarır. Bu gibi sağlık sorunlarının önüne geçmek için glutensiz beslenme yöntemlerini deneyebilirsiniz. Tüketilen besinlerde glutenin bulunmadığı ya da minimum seviyelerde yer aldığı ürünleri tercih edebilirsiniz. Kinoa, pirinç, yulaf ve patates gibi besin gruplarında gluten bulunmaz. Dolayısıyla sindirim rahat ve hızlı bir şekilde gerçekleşmiş olur. Sağlıklı gıdaların tüketilmesi için belirli diyet metotları uygulanır. Oldukça kolay bir şekilde uygulayabileceğiniz bu yöntem doğal bir şekilde sürdürülür. Özellikle vücut içerisindeki zararlı yağların atılmasına ve şişliklerin inmesine yardımcı olur. Gluten diyeti uygulayarak vücudunuzdaki ödem ve şişkinliklerden kurtulabilirsiniz.
Gluten diyeti uygulayanlar için özel olarak üretilen besin grupları bulunur. Gluten hemen hemen tüm hamur işi gruplarında bulunur. Dolayısıyla gluten diyeti uygulayan kullanıcılar makarna ve ekmek ürünlerini tüketemez. Sindirimin aksaklığını bozmamak için glutensiz undan üretilen hamur işi tarifleri bulunur. Diyete uyum sağlayarak bu yiyecekleri tüketebilirsiniz. Aynı şekilde sebze ve pirinç tüketimini haftalık ve aylık süreçlerde artırmak gerekebilir. Sağlık ve düzenli sporla beraber vücut metabolizmasını düzenleyebilirsiniz. Gluten diyetinin yanı sıra hareket ile vücudun dengesini düzenlemek gerekir. Dolayısıyla diyet uygulayan kullanıcılar için özel olarak hazırlanan yürüyüş ve egzersizler bulunur. Glutensiz diyet programının bir diğer önemli aşaması hazır yemek tüketimini minimum seviyede tutmak ya da tamamen kesmek yönündedir. Hazır olarak pişen yiyecekler, glutensiz olarak hazırlansa dahi mutfak malzemeleri dolayısıyla çapraz bulaş riskini açığa çıkarabilir. Bu gibi durumlarda çölyak hastaları için ciddi sonuçlara sebebiyet olabilir.
Glutensiz beslenme özellikle sindirim bozukluğu yaşayanlar tarafında uygulanması gereken bir yöntemdir. Sağlamış olduğu metotlar aracılığıyla metabolizma düzene girer. Lezzet ve aroma bakımından kullanıcıların dikkatini çeken yiyecekler bulunur. Özellikle dışarıda güvenebileceğiniz glutensiz gıda ürünleri arasında Tada! glutensiz mercimekli karnıyarığı tercih edebilirsiniz. Pratiklik sağlayan hazırlanma aşamaları sayesinde ister ısıtarak ister soğuk olarak yemek mümkündür. Söz konusu yiyeceğin içerisinde koruyucu katkı maddesi bulunmaz. Aynı zamanda lif kaynağı olan bu yiyecek, maksimum iki dakika içerisinde ısınabilir. Tada! tarafından üretilen besinler, glutenli üretilen besinlerden tamamen ayrı olan fabrikada hazırlanır. Tada! Türkiye’nin ilk ve tek BRC glutensiz sertifikasına sahip olan ve İngiltere çölyak derneğinin lisansı ile üretilmiştir. Tada! ürünlerini, Migros marketlerde ya da Tada! online alışveriş sitesinde bulabilirsiniz.